FOÇA TEHDİT ALTINDA
Yıllar önce Yenifoça Burunucu'nda denize giriyorum. Saat 15.00 civarı. Gökyüzü hafiften kapandı ve yanık kokusu sardı çevreyi. Alman Sitesi tarafında yangın vardı. Hemen gittik yangın yerine. Bazen arkadaşlarımla gidip sohbet ettiğim, güzel vakit geçirdiğim o güzel sahil cayır cayır yanıyordu. Uzun uğraşılardan sonra yangın söndürüldü. Ama küçük koydaki ve yolun üstündeki ağaçlar tamamen yandı. Benim de yüreğim.
Aynı yıl Yenifoça Öğretmenevi'nin karşısındaki tepe yandı. Benim de canım.
Bir yıl sonra yine Yenifoça'da sıcak bir ağustos akşamı sünnet düğünündeyiz. İnsanlar gülüyor, eğleniyor. Elektrikler kesildi. Akabinde kesintinin orman yangını sebebiyle olduğu söylendi. Alize karşısındaki Yeşil Vadi yanıyormuş. Asker arkadaşımla hemen gittik. Yangın yeri dehşet yeriydi. Biz bu dehşetengiz görüntüye ve insanların 'Gitmeyin!' çığlıklarına aldırmadan yangına vurduk kendimizi. Kahraman itfaiyeciler, askerler, birkaç polis memuru ve halktan kişilerin çabasıyla yangın zor da olsa evlere sıçramadan söndürüldü. Biz yangından simsiyah çıktık. Ama yangına bir avuç toprak atmak bile mutlu olmamıza yetmişti.
Aynı yıl Azak Koyu'nun üstündeki taraçanın önünü yaktılar. Geçtiğimiz yıllarda Yenifoça'da eski oturduğum evin (polis lojmanları) çevresindeki ağaçlar yandı. 19 Ağustos 2006 akşamı Reha Midilli Kültür Merkezi'nde tiyatromuzun (Mavi Anka) şiir dinletisi vardı. Gösterimiz bittikten sonra daha selamlamayı yapamadan elektrikler kesildi. Sebep orman yangınıydı. Foça çöplüğünde başlayan yangın Mavi Deniz sitesine kadar inmişti. Yangın yerine gittik. En azından söndüren kişilere manevi destek olduk. Daha sonraki yıllarda İngiliz Burnu civarı yandı. Geçen yıl Koca Mehmetler köyünün karşısı ve askeriyenin fidanlığı (Opet karşısı) yandı.
Bunlar tanık olduğum ve duyduğum orman yangınlarıydı. Ya öncekiler... Foça'nın dev çam ağaçlarının yangınlarla yok olduğunu biliyoruz. Ancak anlatacaklarım orman yangınlarına rahmet okutacak cinsten.
Ben Foça'da çalışan Yenifoça'da oturan biriyim. Bu nedenle kah Yenibağarası'dan, kah sahil yolundan yolculuk yapıyorum. Geçenlerde Foça'ya gelirken arkadaşım ilk rampada ''Hocam, bak çamlar hep kurumuş.'' dedi. Gerçekten de çamlar ya tamamen ya da kısmen kurmuştu ve Foça'ya kadar tüm çam ağaçları aynıydı. Sahil kısmındaki ağaçlar da inceleme yaptığımızda aynıydı. Hastalık hemen hemen tüm çamları sarmış, tümünün dalları pamuklanmış, çoğu kısmen birçoğu da tamamen kurumuştu. Gerekli mercilere durumu ilettim. Belediye başkanımız durumdan haberdar olduklarını gerekli önlemleri alacaklarını belirtti. Ancak seçim atmosferinde bu ne kadar olabilirdi? İçim yine de rahat değildi. İktidar partisinin başkanıyla tesadüfen karşılaştığımızda Turgay TEZGİN abim ile kendisine durumu ayaküstü anlattık, şaşırdı. Ve mutlaka ilgileneceğini söyledi. Ben bunların sözde kalmamasını en kısa zamanda çözüm üretilmesini bekliyorum. Yoksa yarın çok geç olabilir. Foça yarımadasının bu felaketi yaşaması telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açabilir.
Sayın Kaymakamım, Sayın Askeri Yetkililer, sizlere de sesleniyorum. Bir an önce bu vehameti görün. Ve Foça'yı kurtarın bu hastalıktan. Bizler sizin her zaman yanınızdayız ve en büyük destekçiniziz. Bizim de yapabileceğimiz ne varsa sonuna kadar hazırız.
Foça'daki sivil toplum kuruluşları, dernekler, sanatçılar, entellektüeller ve Foça halkı! Belki farkındasınız, belki değilsiniz. Foça yarımadasının tüm çamları dolayısıyla bitki örtüsü tehdit altında. Yani Foça tehdit altında. Bir gariban köpek, bir kedi yavrusu için nasıl yüreğimiz sızlıyorsa aynı duyarlığı bu hasta çamlar için de gösterelim. Çamlarımızı kurtarırsak Foça'yı da kurtarırız ve o zaman gerçek Foçalı oluruz.
Saygı ve sevgiyle kalın.
|