ISSN 1308-8483
Thassos Adası, Kastro köyünün son durağı… / Işık Teoman
Işık Teoman    
  Yayın Tarihi: 25.8.2016    


Thassos Adası, Kastro köyünün son durağı…



Tatilimizi Yunanistan’ın Thassos Adası’nda (Taşöz) geçirdik. 4-20 Ağustos tarihleri arasında bir kampinge yerleştik ve çadırımız kurduk tatilin sonuna kadar da orada kaldık. Adanın dört bir yanını, hemen tüm köyleri gezdik, sokaklarını dolaştık evlere baktık, avluları ve bahçelerini hayranlıkla seyrettik.

Tatilin son günlerinde bir köy kalmıştı… O köye de gitmeye karar verdik. Kastro köyü adanın en zirvesinde bir köy, çevresi sık ormanlarla kaplı ama köy bozkır… Yaklaşık yirmi kilometrelik bir yolculuk sık çam ağaçlarının arasında sürüyor. Köy bizim Güneydoğu Anadolu’nun tipik köylerini andırıyor. Bozkırın ortasında taş evler, toprak yollar ve tek tük ağaçlar… Önce geri dönmeyi düşündük, o kadar yol teptik diye köyün içini ve çevresini gezmeye karar verdik.

Bir kilise ve ardında taş yapılı bir bina gördük. Kilise kapalı olduğu için taş binaya yöneldik ve onun da şapel olabileceğini düşündük. Taş yapının eni beş metre uzunluğu ise on metre civarındaydı, yüksekliği ise iki metre kadardı… Çatısı da taş ile kaplıydı ve çatıda bir baca vardı. Demir kapının açık olan penceresinden içeri doğru baktığımızda bir kemik yığını ile karşılaştık; kısa süre bir şok yaşadık ve ne olduğunu anlamaya çalıştık… Kapı birden açıldı ve içeri girdik, içeride tepeleme kemik yığını duvar diplerinde çelik ve ahşap kutular üzerinde ölenlerin fotoğrafları ve içinde kemikleri… Şaşkın şaşkın bakarak ne olduğunu öğrenmeye çalıştık…



Google’ye sorduk bir şeyler bulamadık. Gezinin son dört günü bu durum hep aklımıza takıldı durdu. Hüzünlendik, neden böyle olduğunu sorgulayıp durduk Ayşe ile birbirimize… Yaşamı sorguladık, yaşamın sonunu düşündük, kemikleri, kafataslarını düşündük, garipsedik ve İzmir’e döndük…

Sonra göz atarken yine o fotoğraflara baktım ve aklıma belediyede çalışma arkadaşım Teodora Hacudi’ye danışmak geldi… O da anlattı: bunun bir gelenek olduğunu ölünün üç yıl boyunca mezarda kaldığını ve sonra kemiklerinin çıkarılıp kutulara konulduğunu ve burada sonsuza kadar kaldığını söyledi. Anlatılanlar bizi aydınlattı. Ama uygulamanın ulu orta yapılması ve kapısı açık, kemiklerle ve kafataslarıyla yüz yüze gelmenin burukluğunu hala yaşıyorum. Bu uygulamanın daha çok Yunanistan’da yapıldığını da öğrendim; amaç yeni ölülere yer açmak… Yine de yaşamın sonu böyle mi olmalı bilemiyorum…














Işık Teoman

isikteoman@gmail.com


2101










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)