 
                
                
                Tayfun ÖZKAYA
  		
		  TEK ÜRÜN TARIMI ÇIKMAZDA
		  
		  
				    
  
 
 
		 	
			
		  
			  
	
Ülkemizde birçok çiftçi hemen hemen tek ürün yetiÅŸtiriyor. Sadece üzüm, kayısı, çay veya fındık gibi. Monokültür dediÄŸimiz bu olay bazı açılardan çiftçiye fayda saÄŸlasa da genel olarak çıkmaz bir yol. Bilgi veya ekipmanlar açısından tek ürün yarar saÄŸlıyor gibi. Ancak ürün pazarlamada, girdi kullanımında ve ekolojik açıdan çok sorunlu. ÖrneÄŸin AlaÅŸehir’de nerede ise sadece üzüm, Karaman’da elma, Malatya’da kayısı, Karadeniz’de fındık veya çay yetiÅŸtiriyorlar. Ürünü yakın bir bölgede, hele doÄŸrudan tüketiciye satmak imkânsız. Bu da çiftçileri aracıların eline düşürüyor. Karaman’da elma 30-40 kuruÅŸtan sofralık, 10 kuruÅŸtan meyve suyu için satılıyor. Hâlbuki manavda en az 2 TL. Bazı yerlerde 4 TL’ye kadar çıkıyor. Kuru üzüm de 3-3,5 TL’ye satılıyor. Bazı yıllar iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi sonucu, don, dolu nedeniyle ürünün nerede ise tamamı yok olabiliyor. Bu yıllar çiftçi kesin kaybediyor. Bazıları kısmen sigortadan para alabilse bile ertesi yıl bu defa primler artıyor. Ürün iyi olduÄŸunda bu defa aracılar fiyatı düşürüyor. Çiftçi gene kaybediyor. Üretim az da olsa çok da olsa çiftçinin kaybetmesi üzerine olay geliÅŸiyor. Tek ürün yetiÅŸtiren çiftçi yılın önemli bir bölümünde yapacak bir iÅŸi olmuyor. Karamanlı arkadaşım “bazı çiftçiler günde on saat tv izliyor, haberleri döne döne takip ediyorlar” demekte. İşlerin yoÄŸun olduÄŸunda ise dışarıdan iÅŸ gücü takviyesi kaçınılmaz oluyor. Bu sistem çiftçiyi yok olmaya doÄŸru götürüyor. Bir süre sonra meyve bahçeleri büyük ÅŸirketlerin veya kapitalist çiftçilerin eline geçiyor.
Girdiler sürekli pahalılaşıyor. Tarım zehirleri yoğun kullanılıyor. Çiftçi kendisini de zehirliyor.
Monokültür tarım yapan çiftçiler sebze, yumurta, süt vb. gibi gıda ürünlerini de dışardan alıyorlar.
Bu durumdan çıkış için ilk yapılması gereken her çiftçinin sebze, yumurta, süt vb. ihtiyacı için harekete geçmesi. Bunları da ekolojik yetiştirmesi. Hiçbir şey olmasa zehirlenmemiş olurlar, yıl boyunca yapılacak işleri olur.
Monokültürün azaltılması, yakın pazarlar için baÅŸka ürünlerin de yetiÅŸtirilmesi bir çıkış olabilir. Üretimde agro-ekolojik tekniklerin kullanılması ÅŸart. Daha açıkçası kimyasal gübre ve ilaçlardan önce uygulanan tarım tekniklerini yeniden uygulamak gerekiyor. Şüphesiz bu bilgiler çaÄŸdaÅŸ teknoloji ile desteklenerek uyarlanabilir. Bu ise çiftçinin sürekli pahalılaÅŸan girdileri satın almayıp bunları çiftçiliÄŸinden veya komÅŸularından saÄŸlaması anlamına geliyor. Yeterince farklı ürünler bir çiftçi veya bir köy tarafından üretildiÄŸinde bu ürünler köydeki, yakın kentteki pazarda satılabilir. Topluluk destekli tarım grupları ile ittifak kurulabilir. Monokültür ve endüstriyel tarımda (tarım kimyasalları kullanılarak yapılan tarım) ısrar etmek çiftçinin aracıların esiri olmaya devam etmesi anlamına gelir. Bütün bunlar için bir mücadele gerekir Bunlara ilk önce çiftçilerin karşı çıktığını “baÅŸka yol yok” dediklerini biliyoruz. Bütün aracılar, süpermarketler, gıda sanayii ve politikacıların çoÄŸunun da böyle bir deÄŸiÅŸime düşman oldukları son derece açıktır. Mücadele şüphesiz çok yönlü olacak. Politik alan da ihmal edilmeyecektir.
 
      
     
	  
       
Tayfun ÖZKAYA
       
        
		
	  			 
 
 
				 
				 
				 
				
   
		 	 
     
	
	 
	
	
	
	 
	   
 
				 
				 
				  
 
	    
	  		  
 
	      	    
 
"Tayfun ÖZKAYA" bütün yazıları için tıklayın...
 
 
            
 
			
        Ülkemizde birçok çiftçi hemen hemen tek ürün yetiÅŸtiriyor. Sadece üzüm, kayısı, çay veya fındık gibi. Monokültür dediÄŸimiz bu olay bazı açılardan çiftçiye fayda saÄŸlasa da genel olarak çıkmaz bir yol. Bilgi veya ekipmanlar açısından tek ürün yarar saÄŸlıyor gibi. Ancak ürün pazarlamada, girdi kullanımında ve ekolojik açıdan çok sorunlu. ÖrneÄŸin AlaÅŸehir’de nerede ise sadece üzüm, Karaman’da elma, Malatya’da kayısı, Karadeniz’de fındık veya çay yetiÅŸtiriyorlar. Ürünü yakın bir bölgede, hele doÄŸrudan tüketiciye satmak imkânsız. Bu da çiftçileri aracıların eline düşürüyor. Karaman’da elma 30-40 kuruÅŸtan sofralık, 10 kuruÅŸtan meyve suyu için satılıyor. Hâlbuki manavda en az 2 TL. Bazı yerlerde 4 TL’ye kadar çıkıyor. Kuru üzüm de 3-3,5 TL’ye satılıyor. Bazı yıllar iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi sonucu, don, dolu nedeniyle ürünün nerede ise tamamı yok olabiliyor. Bu yıllar çiftçi kesin kaybediyor. Bazıları kısmen sigortadan para alabilse bile ertesi yıl bu defa primler artıyor. Ürün iyi olduÄŸunda bu defa aracılar fiyatı düşürüyor. Çiftçi gene kaybediyor. Üretim az da olsa çok da olsa çiftçinin kaybetmesi üzerine olay geliÅŸiyor. Tek ürün yetiÅŸtiren çiftçi yılın önemli bir bölümünde yapacak bir iÅŸi olmuyor. Karamanlı arkadaşım “bazı çiftçiler günde on saat tv izliyor, haberleri döne döne takip ediyorlar” demekte. İşlerin yoÄŸun olduÄŸunda ise dışarıdan iÅŸ gücü takviyesi kaçınılmaz oluyor. Bu sistem çiftçiyi yok olmaya doÄŸru götürüyor. Bir süre sonra meyve bahçeleri büyük ÅŸirketlerin veya kapitalist çiftçilerin eline geçiyor.
Girdiler sürekli pahalılaşıyor. Tarım zehirleri yoğun kullanılıyor. Çiftçi kendisini de zehirliyor.
Monokültür tarım yapan çiftçiler sebze, yumurta, süt vb. gibi gıda ürünlerini de dışardan alıyorlar.
Bu durumdan çıkış için ilk yapılması gereken her çiftçinin sebze, yumurta, süt vb. ihtiyacı için harekete geçmesi. Bunları da ekolojik yetiştirmesi. Hiçbir şey olmasa zehirlenmemiş olurlar, yıl boyunca yapılacak işleri olur.
Monokültürün azaltılması, yakın pazarlar için baÅŸka ürünlerin de yetiÅŸtirilmesi bir çıkış olabilir. Üretimde agro-ekolojik tekniklerin kullanılması ÅŸart. Daha açıkçası kimyasal gübre ve ilaçlardan önce uygulanan tarım tekniklerini yeniden uygulamak gerekiyor. Şüphesiz bu bilgiler çaÄŸdaÅŸ teknoloji ile desteklenerek uyarlanabilir. Bu ise çiftçinin sürekli pahalılaÅŸan girdileri satın almayıp bunları çiftçiliÄŸinden veya komÅŸularından saÄŸlaması anlamına geliyor. Yeterince farklı ürünler bir çiftçi veya bir köy tarafından üretildiÄŸinde bu ürünler köydeki, yakın kentteki pazarda satılabilir. Topluluk destekli tarım grupları ile ittifak kurulabilir. Monokültür ve endüstriyel tarımda (tarım kimyasalları kullanılarak yapılan tarım) ısrar etmek çiftçinin aracıların esiri olmaya devam etmesi anlamına gelir. Bütün bunlar için bir mücadele gerekir Bunlara ilk önce çiftçilerin karşı çıktığını “baÅŸka yol yok” dediklerini biliyoruz. Bütün aracılar, süpermarketler, gıda sanayii ve politikacıların çoÄŸunun da böyle bir deÄŸiÅŸime düşman oldukları son derece açıktır. Mücadele şüphesiz çok yönlü olacak. Politik alan da ihmal edilmeyecektir.
Tayfun ÖZKAYA
"Tayfun ÖZKAYA" bütün yazıları için tıklayın...
