İNSANLIĞI İNSANLIĞA MIHLAYAN VİCDANDIR OLMAYANA HAYAT ÖYLESİNE HEYECANDIR
Aman efendim gözümüz yollarda kaldı, biz de tam sizi bekliyorduk. Evet, evet uzun süredir sizin ziyaretinizle onurlandırılmayı, inanın afiyette olmanızı, sevincimizi size anlatamayız.
Bakın sizi sarıp sarmalamak için hazırladığımız pamuklar bulut gibi sizi bekliyor. Yok, efendim, son an pamuğu olur mu hiç? Bir yeriniz incinmesin, kırılmasın diye hazırladık biz onları.
Gelincik şurupları ağzınızda bal tadı bıraksın diye hazırlandı, şu sütü de daha biraz önce başınızın üstünden uçan kuştan sağdık.
Bakın bunlarda analarımızın meşhur yarımşardan beş yedikleri yumurtalar, bu sebeple hindi yumurtası büyüklüğünde ama gördüğünüz gibi güne bakan çiçeği şeklinde maşallah.
Orta halı niye mi bu kadar büyük? Efendim siz halının üstündeki yumuşak tüylere, kök boyalardan elde edilen renklerin canlılığına bir bakın hele.
Hepimiz sizin için hazır ol da bekliyoruz, ağzınızı açmadan Çorum’un leblebisini, Elâzığ’ın küncülü gömmesini, Bursa’nın İskender’ini, Balıkesir’in höşmerimini getiriveririz önünüze.
Şimdi karıştırmayın siz o halının büyüklüğünü efendim, açmasaydınız keşke. Madem buradasınız biz diyoruz ki acaba sizin çevreniz geniştir, şimdi karıştırmayın o fotoğrafları. Bakın bir şey anlatmaya çabalıyordum ama bir dinleseniz hani bizi.
Ben kapatayım halının ucunu, şimdi bunca güzel hazırlanmışken suyu bulandırmaya ne gerek var değil mi efendim? Karalara bulanmış pelikan mı? Ha önemli değil dünyanın tükenen enerjileri oradan oraya taşınırken birazcık denizlere bulanmış O hadsiz pelikan da tutmuş oraya konmuş. Ne işin var senin petrol olan yerde, koskoca denizde değil mi efendim?
O sular size gelmez, dünyanın ta bir ucunda olup, bitmiş bizim bulunduğumuz nokta sağlam. Zemin kaya, rakım tam. Ne zelzele, ne sel bize uğramaz. E bize uğramayınca da, yani kaygıya korkuya ne hacet?
Maşallah maşallah sizde hiçbir şeyi unutmuyorsunuz nasılda bir anda gördüklerinizi tek tek hatırlıyorsunuz.
Korkunun gözlerimi var minik kız da, çocuk işte efendim bir zat fotoğraflamak istemiş o da neden bilinmez öyle dudaklarını kemirip teslim oluyorum, vurmayın beni der gibi poz vermiş. Abartmış, çok abartmış. Tabi hiç küçük çocuklar öldürülür mü? Haklısınız, haklısınız. Ama diğer çocukları gördünüz değil mi? Nasıl da mutlu mutlu baldırı çıplak ama hayatlarından memnun dünyada ne olup bittiğine bakıyorlar öyle bilgisayar ekranına. Yemek fotoğraflarına mı bakıyorlardır, yok yani sanmıyorum. Ben pek kemiklerini sayamadım ama siz ne derseniz haklısınız elbette.
Sepette kedi taşıyan adamın işi gücü yokmuş ki sel sularına kendini atıp kurtarmış onları. Aklınca kahraman olacak, oysaki bırak ölsünler. Sen kendinin kurtulduğuna bak, keyfine bak.
Gitmek mi? Ama niye? Kalınız efendim kalınız. Yeter ki halıyı kaldırmayınız. Yoksa ekmek elden, su gölden, renkli rüyalar içinde pek bir güzel hep birlikte yaşar giderdik yani.
Aman efendim, vurdumduymazlık olur mu hiç? Lakin üç günlük dünyanın biri gitmiş, birini şu an sizinle yiyoruz ki kalan son günü göz önüne aldığımızda çevremizde olup bitenler için ah vah ederek ziyan etmeyelim değil mi efendim?
Anlamadım. İçimde Tanrı mı varmış? Haşa efendim. Ha zaten o da yokmuş. İnsanlığın terkedildiği yerde duramaz mısınız? Ama neden? Bakın o kadar hazırlık, yeme içme, pamuklara sarılıp sarmalamalar… durun kafam karıştı Tanrı mı? Vicdan mı? Bali son sorumu yanıtlasaydınız. Gitmeyiniz efendim. Gitmeyiniz.
Getirin şu canım gelincik şerbetini, bir elim için yağ, bir elim için bal… Siz de gittiğiniz ile kalınız nasılsa izzeti ikramımız ile arzularımızı ikiletmeden yerine getirecek biri mutlaka gelecektir. Gidiniz efendim, gidiniz gittiğiniz yerde o kadar azsınız ki! Hadi hadi izzetü ikbal ile …
26.2.2017
arzudincer0@gmail.com
|