Minecraft Sunucuları, Minecraft Survival Sunucuları, Minecraft PvP Sunucuları, Minecraft Box PvP Sunucuları, Minecraft Skyblock Sunucuları, Minecraft Towny Sunucuları

   ISSN 1308-8483

Minecraft Sunucuları, Minecraft Survival Sunucuları, Minecraft PvP Sunucuları, Minecraft Box PvP Sunucuları, Minecraft Skyblock Sunucuları, Minecraft Towny Sunucuları

OHRİ OHRİ (OHRİD OHRİD) MAKEDONYA / Sebahattin Karaca
  Yayın Tarihi: 11.6.2017    


OHRİ OHRİ (OHRİD OHRİD) MAKEDONYA



Üsküp’ten yola çıktık

Makedonya’nın baş şehri Üsküp’ten kiralık araçla yola çıktık; ben, eşim, yol arkadaşımız Nesrin Hanım ve oğlu Deniz Bey ile birlikte. Deniz Bey, entelektüel, güngörmüş biri. Brüksel’de bir firmada mühendis olması sebebi ile daha 34 yaşında olmasına rağmen, dünyayı dolaşmış, birkaç dil biliyor. Yol boyu bize Ohri ile ilgili bilgi verdi.

Ohrid’e yolculuğumuz çok keyifli başladı. Yolda gördüğümüz her şeyi değerlendirdik. Kurdu kuşu, dağı taşı, doğanın dokusu, bitkilerin kokusu hoşumuza gidiyordu. Yol uzadıkça biz ilerledikçe, iyi ki gelmişiz buralara diyoruz. Her yere çiftlikler, köyler, tesisler kurarak, aldığımız keyfe espriler katıyoruz. İki buçuk saat yolculuktan sonra Ohrid’e varıyoruz.


Ohrid Çarşı

Ohri’ye daha fazla zaman gerek

Yola geç çıktığımızdan ve bu mevsimde de hava erken karardığından tez elden gezelim, dolaşalım dedik. Arabayı bir kenara atarcasına, ilk gördüğümüz otoparka bırakıp, düştük yollara. Ohri gölü, büyük ve büyüleyici bir göl. Gölün kıyısında kurulmuş, tarihi antik çağlara kadar giden Ohri şehri, en az gölü kadar etkileyici. Ağırlıklı olarak iki katlı binalardan oluşan Ohri, sokakları, caddeleri, meydanları, çarşı ve pazarı ile tam bir turistik şehir, hem de iyi korunmuş cinsinden. Hızlandırılmış bir tura başlamamıza rağmen daha yarıya gelmeden, bu güzel şehir için ayırdığımız zamanın çok az olduğu kanaati uyandı içimizde. “Keşke daha fazla zaman ayırsaydık“ diyerek pişmanlığımızı dile getirdik hepimiz. Anlatamam; olmaz bu kadar güzellik bir arada. Şehre girer girmez, göl ve gölün kuzeyinde bulunan kale ve gölün kenarında kurulmuş üç katı aşmayan yapılaşma ile doğası kurunmuş izlenimine vardık. Ohri, korunan rustik dokusundan dolayı, öylesine burcu burcu tarih kokmakta, insanın her şeye iki defa bakası geliyor. Dolaşırken, çarşının sokakları bildik Arnavut kaldırımı ile döşenmemiş; bölgeden çıkan kırmızı alacalı plaka plaka taş ile kaplı olması bambaşka bir hava katmış, çok ta güzel olmuş. Dükkanlar, bizim Kemeraltı Çarşısı’nda olduğu gibi, yan yana. Kuyumcular, dönerciler, lokantalar, giyim-kuşam hatta gelinlik satan dükkanlar bile, tıpatıp bizimkilerle aynı.. Lokantalardan mis gibi gelen Türk yemek ve böreklerinin kokusu. Harika bir meydan, meydanda 400 yıllık bir cami, hemen karşısında bir o kadar eski ve kullanılan bir kilise. Osmanlı mimarisi ile göz kamaştıran adı Meydan Restaurant olan tarihi bir mekan, sahipleri de Türk soydaşlarımız..



Şehir meydanında “Meydan Restaurant”

Meydan Restaurant’a yemek yemek üzere girdik. İçeride Türk Sanat Müziği çalıyordu. “Hoşgeldiniz” diye karşıladılar. Oturduk, mönülere baktık. Ağırlıklı olarak Türk yemekleri vardı. Hepsinden biraz tadalım, görelim diye, dördümüz de farklı yemekler seçtik. Hazırlanışından, sunuluşundan ve lezzetinden çok memnun kaldık. Sahipleri ve yanlarında bulunan birkaç soydaşımızla, kısa ama güzel bir sohbet yaptık.

Sağ olsunlar, bana Ohri’nin 400 yılını anlatan, muhteşem bir kitap hediye ettiler. Kitabı H. Yıldırım Ağanoğlu yazmış. Kitabın adı; “Ohri Halveti Hayâti Âsithânesi”. Şu anda olduğu gibi, hayat bazen güzel sürprizlerle doludur. Ben, Ohri ile ilgili, nereden, nasıl bilgi toplarım derken ,tam da yerine gelmişim. Aralarında Pir Mehmed Hayâti Halveti AsithaneTekkesi Şeyhzade Postneşi; Erol Şeh ve oğlu Mustafa’nın da bulunduğu, bu güzel insanlarla ilişkim, mail ve yazışma üzerinden de elbette devam edecek.

Kitaptan edindiğim bilgilere göre; Ohri şehri, 1. Murat zamanında, 1385 yılında Çandarlı Hayrettin Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Kaynaklar net olmasa da, Arnavutluk’un fethi için düzenlenen harekâtta üs olarak kullanıldığından, 2. Murat Han’ın üç gün, Fatih Sultan Mehmed’in ise iki gün kaldığından bahsediliyor. Şehir, 1912 -1913 tarihlerindeki Balkan Harbi sonrasında, Osmanlının elinden çıkmıştır. 23-25 Ekim’de, Osmanlının Batı Cephesi’nde bulunan Vardar Ordusu Sırplara yenilince, Ohri Sırp toprağı olmuştur. Daha sonra Yugoslavya toprağı olan Ohri, 1991’de bağımsızlığını ilan eden Makedonya‘nın sınırlarında kalmıştır.


Ohri Meydanı

Ohri’de gezerken, sevgili dostum Coşkun Dilme’den, sosyal medya üzerinden aldığım bir mesajı, yazmadan edemeyeceğim, aynen aktarıyorum:

“Sebahattin Bey, Türk tarihi için önemli olan yerleri geziyorsunuz. Yıllar önce Karaman / Taşkale’yi ziyaret ettiğimde, belediye girişinde şu yazıyı okudum, “Atatürk’ün ata dedesi, Miladi 1446’da padişah fermanı ile Taşkale’den Ohri’nin Cupa köyüne, Evlad-ı Fatihan olarak buradan göç etti.” Taşkaleliler kökleri ile özdeşleşmekten gurur duyuyor olmalılar. Şimdi ziyaret ettiğiniz Ohri civarındaki, ATATÜRKÜMÜZ’ün uzak akrabaları, köklerinin Taşkale’ye kadar uzandığının farkındalar mı acaba?”

Evet sevgili dostum, bir gün tekrar gitmek istiyorum Ohri’ye; gönlüm yapıştı, kaldı. Bu sefer yarım bıraktığım ne varsa, bir sonraki gidişimde tamamlayacağım. Belki o zaman, Büyük Önderimizin köklerine ulaşma fırsatını bulabilirim.


Aziz Yuanna veya Sveti Kaneo



Ohrid Meydan Restaurant




Sebahattin Karaca

sebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com

3082










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)