
Tayfun ÖZKAYA
FINDIK CUMHURİYETİNE Mİ DÖNÜŞÜYORUZ?
Güney Amerika’nın Kosta Rika, Honduras, Guatemala gibi ülkelerine hâkim olan ve en önemli ürünleri olan muzu ihraç eden bir United Fruits Company vardı. Bu ÅŸirket ÅŸimdi Chiquita Brands adını aldı. Çikita muzlarını satıyor. Åžirket Guetemala’da en büyük muz plantasyonlarına sahip ve ülkenin en büyük toprak sahibi. Nobel ödüllü Austrias’ın “YeÅŸil Papa” romanında bu ÅŸirketin yaptığı zulüm anlatılır. İşçileri düşük ücretlerle çalıştırır, grevlerini kan dökerek önlerdi. Bu ülkelere muz cumhuriyeti denirdi. Bugünlerde de Türkiye’de tarım ürünleri ihracatının %15’ini tek başına gerçekleÅŸtiren fındık için birkaç ÅŸirketin adı geçiyor. United Fruits gibi olmasa da Türkiye fındık pazarına İtalyan ÅŸirketi Ferrero’nun hakim olduÄŸu, piyasayı onun belirlediÄŸi ifade ediliyor. Hani ÅŸu Nutella’yı üreten ÅŸirket. Fındığımızın en büyük alıcısı. Kullanıyor ve dünyaya pazarlıyor.
Fiyatın düşürülmesinde rekoltenin yüksek gösterilmesinin de etkili olduÄŸu biliniyor. Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Tarım Bakanlığı’nın rekolteyi hasattan bir ay sonra açıklayarak çiftçinin eline geçen fiyatın düşmesine yol açtığını ileri sürüyor.
Bir kere neo-liberal bağımlıların inandığı gibi fındıkta serbest piyasa hiç var olmadı. Türkiye fındığında fiyatta belirleyici olan bu büyük alıcılardır. Åžimdi bu alıcılar artık ülkenin içindedir. “Türkiye fındıkta dünya borsasına sahip deÄŸil” sözleri bir ölçüde bu durumu anlatmaktadır. Ancak alıcılar az sayıda olduktan sonra iÅŸlemler Türkiye’de gerçekleÅŸse de bunun ülkeye ve çiftçiye ne yararı olacaktır. Fındık ülkemizde büyük ve güçlü kooperatiflerde ileri düzeyde iÅŸlense idi, çikolata gibi ürünlere dönüştürülseydi ve dışalımcıların karşısına çıksa idi bu takdirde ihraç fiyatları yüksek olurdu ve üreticinin de eline iyi fiyat geçerdi. Bunları saÄŸlayabilecek olan Fiskobirlik gibi kooperatifler vardı. Ancak ülkemizde bunlar yıllarca güçlüler lehine ve çoÄŸunluÄŸu liberal olan iktidarlarca arpalık olarak kullanıldı. Fiskobirlik de aynı kadere mahkûm edildi. Sonunda 2000 yılında Çiller Hükümeti Dünya Bankası’nın desteÄŸi ve yol göstermesi ile Tarım Satış Kooperatiflerini yok olmaya götürecek olan bir yasa çıkardı. O yıldan bu yana da Fiskobirlik geriletildi, yasa gereÄŸi desteklenmedi. O yüzden Toprak Mahsulleri Ofisi devreye sokulmaktadır.
Türkiye’de bu iÅŸin kaymağını yiyenler yıllarca fındığın fiyatının çok yükseltilemeyeceÄŸini çünkü rakip ürün olan bademin (çoÄŸunu da ABD üretiyor) buna izin vermeyeceÄŸini ve dünya talebinin bademe kayacağına nerede ise herkesi inandırmışlardı. Ancak bu iÅŸle ilgili herkesin hatırlayacağı gibi fındık alanlarımızda 2014’de görülen bir don olayı bu safsatanın o kadar da doÄŸru olmadığını adeta bir laboratuar deneyi gibi ispatlamış idi. Bu rakip ürün teorisi abartılıyordu. 2014 yılında üretici fındığı 22 liraya satmıştı. Hatta daha sonraki yıllarda televizyonda konuÅŸan eski Fiskobirlik genel müdürü Avrupalı alıcıların daha önceleri ileri sürdükleri aflotoksin konusunu hiç ele almayıp depolarda kalmış eski fındıklara bile itirazsız alıcı olduklarını açıklamıştı. Öyle söylendiÄŸi gibi çikolata üretiminde bademe falan da pek kayma olmamıştı.
Ferrero fındığı 9,25 TL’dan alıyor, TMO ise 10 TL’dan. Sorun rekoltenin fazlalığı falan deÄŸil. 2015’de 650 bin ton rekolte varken fiyat 17 TL idi. Az sayıda ÅŸirket alıma hakim olunca çiftçi eline geçen fiyatları da istediÄŸi gibi belirliyor. Devlet fındığa dekara 13 TL’lık bir mazot ve gübre desteÄŸi de veriyor ki bu son derece yetersiz. Dahası bu destek verilmese ne olacaktı? Muhtemelen ÅŸirketler fiyatta bu kadar bir artırıma gitmek zorunda kalacaklardı. Çünkü sürekli maliyetin çok altında ürün alırsanız sonunda ürün alamaz hale gelirsiniz. Bu da gösteriyor ki bu destek aslında ÅŸirketlerin kasasına dolaylı olarak gitmektedir. Fındık cumhuriyeti olmak istemiyorsak devlet kooperatifleri desteklemelidir. Dekara ödemelerden vazgeçip doÄŸrudan çiftçi eline geçen fiyatın yükselmesi için müdahale etmelidir. Bu onların ürün alabilmeleri için finansman desteÄŸi ÅŸeklinde de olabilir. Ürün çiftçi kuruluÅŸları elinde iÅŸlenmeli (çikolata dâhil) ve ihraç edilmelidir. Ürünün çok olduÄŸu yıllarda stoklama veya baÅŸka ürünlere iÅŸleme için devlet kooperatiflere finansman saÄŸlarsa fiyatın aşırı düşmesinin de önüne geçilebilir. Fındıktan baÅŸka ürünlerin kolaylıkla yetiÅŸebildiÄŸi Batı Karadeniz gibi bölgelerde baÅŸka ürünlere geçilmesinin bir proje ile saÄŸlanması daha istikrarlı bir piyasaya ulaşılması açısından yararlı olacaktır. Ama önce yabancı veya yerli tekellerin deÄŸil çiftçi yönetimindeki kooperatiflerin etkili olması saÄŸlanmalıdır. Yoksa Türkiye Cumhuriyeti deÄŸil fındık cumhuriyeti oluruz.
Yurt Gazetesi 22.9.2017
Tayfun ÖZKAYA
"Tayfun ÖZKAYA" bütün yazıları için tıklayın...
Güney Amerika’nın Kosta Rika, Honduras, Guatemala gibi ülkelerine hâkim olan ve en önemli ürünleri olan muzu ihraç eden bir United Fruits Company vardı. Bu ÅŸirket ÅŸimdi Chiquita Brands adını aldı. Çikita muzlarını satıyor. Åžirket Guetemala’da en büyük muz plantasyonlarına sahip ve ülkenin en büyük toprak sahibi. Nobel ödüllü Austrias’ın “YeÅŸil Papa” romanında bu ÅŸirketin yaptığı zulüm anlatılır. İşçileri düşük ücretlerle çalıştırır, grevlerini kan dökerek önlerdi. Bu ülkelere muz cumhuriyeti denirdi. Bugünlerde de Türkiye’de tarım ürünleri ihracatının %15’ini tek başına gerçekleÅŸtiren fındık için birkaç ÅŸirketin adı geçiyor. United Fruits gibi olmasa da Türkiye fındık pazarına İtalyan ÅŸirketi Ferrero’nun hakim olduÄŸu, piyasayı onun belirlediÄŸi ifade ediliyor. Hani ÅŸu Nutella’yı üreten ÅŸirket. Fındığımızın en büyük alıcısı. Kullanıyor ve dünyaya pazarlıyor.
Fiyatın düşürülmesinde rekoltenin yüksek gösterilmesinin de etkili olduÄŸu biliniyor. Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Tarım Bakanlığı’nın rekolteyi hasattan bir ay sonra açıklayarak çiftçinin eline geçen fiyatın düşmesine yol açtığını ileri sürüyor.
Bir kere neo-liberal bağımlıların inandığı gibi fındıkta serbest piyasa hiç var olmadı. Türkiye fındığında fiyatta belirleyici olan bu büyük alıcılardır. Åžimdi bu alıcılar artık ülkenin içindedir. “Türkiye fındıkta dünya borsasına sahip deÄŸil” sözleri bir ölçüde bu durumu anlatmaktadır. Ancak alıcılar az sayıda olduktan sonra iÅŸlemler Türkiye’de gerçekleÅŸse de bunun ülkeye ve çiftçiye ne yararı olacaktır. Fındık ülkemizde büyük ve güçlü kooperatiflerde ileri düzeyde iÅŸlense idi, çikolata gibi ürünlere dönüştürülseydi ve dışalımcıların karşısına çıksa idi bu takdirde ihraç fiyatları yüksek olurdu ve üreticinin de eline iyi fiyat geçerdi. Bunları saÄŸlayabilecek olan Fiskobirlik gibi kooperatifler vardı. Ancak ülkemizde bunlar yıllarca güçlüler lehine ve çoÄŸunluÄŸu liberal olan iktidarlarca arpalık olarak kullanıldı. Fiskobirlik de aynı kadere mahkûm edildi. Sonunda 2000 yılında Çiller Hükümeti Dünya Bankası’nın desteÄŸi ve yol göstermesi ile Tarım Satış Kooperatiflerini yok olmaya götürecek olan bir yasa çıkardı. O yıldan bu yana da Fiskobirlik geriletildi, yasa gereÄŸi desteklenmedi. O yüzden Toprak Mahsulleri Ofisi devreye sokulmaktadır.
Türkiye’de bu iÅŸin kaymağını yiyenler yıllarca fındığın fiyatının çok yükseltilemeyeceÄŸini çünkü rakip ürün olan bademin (çoÄŸunu da ABD üretiyor) buna izin vermeyeceÄŸini ve dünya talebinin bademe kayacağına nerede ise herkesi inandırmışlardı. Ancak bu iÅŸle ilgili herkesin hatırlayacağı gibi fındık alanlarımızda 2014’de görülen bir don olayı bu safsatanın o kadar da doÄŸru olmadığını adeta bir laboratuar deneyi gibi ispatlamış idi. Bu rakip ürün teorisi abartılıyordu. 2014 yılında üretici fındığı 22 liraya satmıştı. Hatta daha sonraki yıllarda televizyonda konuÅŸan eski Fiskobirlik genel müdürü Avrupalı alıcıların daha önceleri ileri sürdükleri aflotoksin konusunu hiç ele almayıp depolarda kalmış eski fındıklara bile itirazsız alıcı olduklarını açıklamıştı. Öyle söylendiÄŸi gibi çikolata üretiminde bademe falan da pek kayma olmamıştı.
Ferrero fındığı 9,25 TL’dan alıyor, TMO ise 10 TL’dan. Sorun rekoltenin fazlalığı falan deÄŸil. 2015’de 650 bin ton rekolte varken fiyat 17 TL idi. Az sayıda ÅŸirket alıma hakim olunca çiftçi eline geçen fiyatları da istediÄŸi gibi belirliyor. Devlet fındığa dekara 13 TL’lık bir mazot ve gübre desteÄŸi de veriyor ki bu son derece yetersiz. Dahası bu destek verilmese ne olacaktı? Muhtemelen ÅŸirketler fiyatta bu kadar bir artırıma gitmek zorunda kalacaklardı. Çünkü sürekli maliyetin çok altında ürün alırsanız sonunda ürün alamaz hale gelirsiniz. Bu da gösteriyor ki bu destek aslında ÅŸirketlerin kasasına dolaylı olarak gitmektedir. Fındık cumhuriyeti olmak istemiyorsak devlet kooperatifleri desteklemelidir. Dekara ödemelerden vazgeçip doÄŸrudan çiftçi eline geçen fiyatın yükselmesi için müdahale etmelidir. Bu onların ürün alabilmeleri için finansman desteÄŸi ÅŸeklinde de olabilir. Ürün çiftçi kuruluÅŸları elinde iÅŸlenmeli (çikolata dâhil) ve ihraç edilmelidir. Ürünün çok olduÄŸu yıllarda stoklama veya baÅŸka ürünlere iÅŸleme için devlet kooperatiflere finansman saÄŸlarsa fiyatın aşırı düşmesinin de önüne geçilebilir. Fındıktan baÅŸka ürünlerin kolaylıkla yetiÅŸebildiÄŸi Batı Karadeniz gibi bölgelerde baÅŸka ürünlere geçilmesinin bir proje ile saÄŸlanması daha istikrarlı bir piyasaya ulaşılması açısından yararlı olacaktır. Ama önce yabancı veya yerli tekellerin deÄŸil çiftçi yönetimindeki kooperatiflerin etkili olması saÄŸlanmalıdır. Yoksa Türkiye Cumhuriyeti deÄŸil fındık cumhuriyeti oluruz.
Yurt Gazetesi 22.9.2017
Tayfun ÖZKAYA
"Tayfun ÖZKAYA" bütün yazıları için tıklayın...