AT GÖZLÜKLERİNİ AT
Diyorum ki sınıfların ya da sınıflaştırmaların olmadığı bir dünya mümkün olsa. Tek düze demiyorum ama ayrıştırmadan yaşamak mümkün olsa.
Her gördüğümüz nesneye, her hisse bir isim vermek ve bir kalıba sığdırarak kişisel yaşam hapishanelerimizi oluşturmasak.
Örneğin içimizden bağıra bağıra şarkı söylemek geçiyorsa ve farz edin ki yol da yürüyorsunuz, siz bunu yaptığınız için apar topar kurulan sözlü ve gözlü mahkemelerde yargılanmasanız. Zira Ağustos böceklerine bir bakın onlar aşk şarkılarını mırıldanırken ve mevsimlerden sonbaharı ortalamışken hiç de bizlerin belirlediği kurallar çerçevesinde yaşamıyorlar kısacık ömürlerini.
Ya da soğuk grinin hüküm sürdüğü binalara bir bakın yaşam alanından çok, fazlaca büyük tabutlar gibi yükseliyorlar canım topraklarımızın üzerinde. Oysaki kuşlar nefeslerini ve dudaklarını (gaga yazmak istemedim hiç şaşırmayın) kullanarak ne eşsiz ve ne yer kaplamayan yuvalar kuruyorlar üstelik de toprağı hemen hemen hiç zapt etmeyerek.
Biz insanoğlu bilinmezliği bilinir hale getirmeye çalışırken ortaya çıkarttığımız sorunlarla mücadele eder hale geliyoruz her defasında. Ve bu hiçte arabamızın kapısının arızalanması sırasında kapı yüzünü söktürüp geri taktırırken birkaç vida ve plastik parçanın boşta kaldığını görüp “Bunlar ne usta?” diye sorduğumuzda "Onlar fazla " cevabı gibi rahat olamayacağımız bir durum aslında. Ne eksik ne de fazlayı kaldırmıyor yaşadığımız dünya.
Gün ışığına çaktırmadan eklenen hasat dolunayı gibi olmalıyız belki de kim bilir. Bir parça daha yaşama sevinci ile doğmalıyız nefes alarak uyandığımıza sevinerek. Bir parça daha varlığımız ile sömürmeden, yok etmeden ve bir varlıktan üstünlüğümüz ilan etmeden yaşamalıyız.
Yastığımızın altında kırmızı rugan pabuçlarımızı saklamış bir çocuk kalbi taşımalıyız varlığımızın bilmem kaç yıl sürdüğü hesabına girmeden bu topraklarda.
Teşekkür etmeliyiz. Teşekkür; yüzümüze gülen, bize gülmeyi anımsatan ve yaşatan her varlığa minnettarlıktan yüksünmeyerek.
Bir şarkı takılı dilimde birkaç gündür, yazınca neyin kafasında bu satırları yazdığımı daha net anlayacaksınız. Bazen geçmişten bir şarkı gelir ve bin nasihatten daha iyi ders verir insana. Söz ve müziği Bülent Ortaçgil’e ait şarkının sözleri şöyle;
Beni kategorize etme
Benle oynama
Yaftayı yapıştırıp
Bana isim koyma
Karikatürleştirme beni
İlahlaştırma
Tabulaştırma sakın tabulaştırma
Matematikleştirme beni çarpma, bölme
Toplama, çıkarma sakın beni hesaplaştırma
Mekanikleştirme beni otomatikleştirme
Yarıştırma sakın onla bunla karşılaştırma
Sıkıştırıp tıkıştırma beni depolaştırma
Duygularım yok oldu yüreğimi nasırlaştırma
Beni demoralize etme depolitize etme
Her işten kaçar oldum beni illegalize etme
Ben seni öyle sevdim öyle sevdim
Ben seni öyle sevdim böyle mi sevdim
Yargılamadan, ön yargılardan arınmış sevgi ile mayalanmış günlere “Merhaba”
10.10.2017
arzudincer0@gmail.com
|