BEN ÇOCUKKEN...
Ben çocukken babam, anneme emzirme koçu tutmamış.
Annem de beni yalancı memeyle kandırmış.
Yani ben, anne sütü almadım.
Tabii biraz büyüyüp de gerçek meme görünce afalladım.
Dişlerimin yamukluğu ve şaşkın bakışlarım ondandır benim.
Ben çocukken geri kalmış ülkeler sınıfındaymışız.
O yüzden, ergenliğe girmeden aşağılık kompleksine girmişim.
Bunu dert edip yemeden içmeden kesilmişim.
Öğretmenlerim, "İçin rahat olsun evladım, gelişmekte olan ülkeler arasındayız" diye teselli ettiler beni.
Mecburen inandım.
Orhan Gencebay'ın, "Bir teselli ver" şarkısını dinleyişim ondandır benim...
Ben çocukken ekmeğin üzerine salça sürüp yerdim.
Henüz, "Yemeğin salçalısı kadının kalçalısı" lafını duymamıştım.
Duyduğum zaman salçalı ekmek yemeyi bıraktım.
Ya salçalar değişti ya da ben.
Özlü sözlere olan aşırı merakım ondandır benim.
Ben çocukken, ailecek yazlık sinemalara giderdik.
Bilet parası, gazoz parası, çekirdek parası derken altımıza bir minder alamazdık.
Bu nedenle, tahta sandalyelerin çivileri popomuza batardı.
Yine de "Ah!" demez, perdeye bakarak hayallere dalardık.
Yaşa ve taşa oturmayışım ondandır benim.
Ben çocukken gazeteler kupon verirdi.
En çok kupon veren gazete evimize girerdi.
Kuponları kesmek ve biriktirmek benim işimdi.
Bu nedenle ben, haber değil kupon okurdum.
Kuponlarla aldığımız kitapları ve ansiklopedileri biblo olarak kullanırdık.
Kitap yerine maval okuyuşum ondandır benim.
Ben çocukken izlediğim filmler siyah beyazdı.
Ama insanları çok renkliydi.
Ve mutlu sonla biterdi.
"Son" yazmadan önce hep iyiler kazanırdı.
O güzel atlara binip giden, o güzel insanları sormayışım ondandır benim.
Ben çocukken...
|