Yaşıyormuş Gibi Yaşıyorum
Kendini var edemeyen bireyin yaşadığı ortama katkı sunamayışıyla başlayan çözülme/yabancılaşma sonucundaki ötekileşme realitesine vurgu yapan Abdülhak Şinasi Hisar’ın Fahim Bey ve Biz romanındaki Fahim Bey figürü ( ve ruh ikizleri) kişi, dönem ya da bir tiplemenin satiri olarak çoğul okunmayı hak ediyor.
Bir ölüm haberinden yola çıkarak kimi zaman bir musiki, kimi zaman hitabet, kimi zaman “kutsal kitap” üslubunda geçmiş zaman peşine düşen Şinasi Hisar, Fahim Bey’in isminin de yanlışlığından hareketle eserinde belli bir tipe yönelen ironi’yi ince ince işler. Fehim, Fehmi olması gereken isim nedense daha çok “vahim” sözcüğünü çağrıştıracak biçimde kullanılmıştır. Fehim sözcüğü “yüksek anlayış, zekâ” anlamına gelir ki bu durum Fahim Bey’in yaptıkları düşünüldüğünde ironiktir. Bir bekleyişten ibaret Fahim Bey’in, “optimizm ve pesimizm” etkisinde olduğu anlatıcı tarafından belirtilir. Fahim Bey’in “kurulmuş bir saat gibi tıkır tıkır işliyor” olması da ironi bağlamında irdelenmeli çünkü “yaşıyor” olmaktan çok “yaşamaya çalışan bir insan” gibi görünen Fahim Bey, silik ve dar oluşuyla daha çok “akrebi” durmuş ancak “yelkovanı” boş yere tıkır tıkır işleyen eski bir saate karşılık gelir. Toplumun yozlaşmış düzenine ayak uyduramayan “garip tipler sentezi” bu kişileri, mutlu çocukluk ile mutsuz erişkinlik arasında parçalanan sujenin, şizofreninin sınır boylarında gezinmesi olarak da okuyabiliriz.
(Sincan İstasyonu, Sayı: 85, 2016)
|