ISSN 1308-8483
İncirin tanesi çok para / Aşçı Fok<br>Nurdan ÇAKIR TEZGİN
  Yayın Tarihi: 20.3.2019    


İncirin tanesi çok para



Bir süredir günde bir tane kuru incir yiyorum.

Sizlerle de paylaştığım üzere uzunca süredir rafine ve yapay şeker içeren bütün tatlı gıdalardan uzak duruyorum. Hatta buna şekeri bol meyveler de dahil…

Aklınıza gelebilecek tüm tatlımsı yiyeceklerden arınmış bir yaşam şekline geçtim dersem doğru olur. Tabi bunun yanında hamur işleri ve kızartmalar da mutfağımı terk edeli çok oldu. Bendeniz Aşçı Fok Kırmızı et ve türevlerini yemediğim için, sebzelerin otların ve de baklagillerin cömert kucağında zıplayıp duruyorum.

Tamam, zaten vejetaryen olduğum için sebzeler benim doğal habitatım idi, evet de, ekmek, börek, çöreksiz, simitsiz, poğaça, kurabiye ve makarnasız bir yemek düzeni bağırsakların pek de hoşuna gitmiyor. Kefirdir, yoğurttur, bitki çaylarıdır filan zavallı bağırsaklarımın günlük işleyişine yetmiyor, yetemiyor.

Durum böyle olunca gün içinde doğal şeker barındırsa da bir tane incir veya kayısı veya birkaç dut kurusu imdadıma yetişiyor. Tabi hepsi birden değil sadece tek bir çeşidini çok kısıtlı olarak yiyorum.

Kendim için yiyorsam namerdim, her şey akıllı bağırsak sendromuna derman için!

Buraya kadar derdimi anlattığımı umuyorum. Bundan sonrası biraz önyargılı olabilir.

Geçen aylarda kilosunu 30 – 35 liradan satın aldığım kuru incirin birden bire 40 – 45 Liraya çıktığını görünce miktarı satın alma miktarımı azaltmaya başladım, hatta çabuk bitmesin diye yarım incir yer oldum!

Gün geldi bitti tabi, dün incir almaya her zamanki kuruyemişçime gittim; kilosu 50 Lira oldu demez mi? Haydi bakalım…

Satın almaktan hemen vazgeçtim. Can yoldaşım Turgay’ın ısrarı bile kâr etmedi. Jet hızıyla çıktım dükkândan. Çıktım da, incir de lâzım ne olacak?

Turgay, sırf ucuz diye kötü incir almamı istemediğinden ve de Tariş’e güvendiğinden, Tariş Satış Mağazası önünde aldık soluğu. Büyük bir hevesle incir reyonunu bulup süslü tahta kutuların, sepetlerin ve de mini poşetlerin içindeki kuru Aydın incirlerini seyretmeye koyuldum. Aaa fiyatlara takıldı gözüm ki; yarım kilosu 26 Lira, kilosu olmuş mu 52 Lira… Hayallah!

Hemen ters yüz geri çıktım Tariş’ten. Arkama bakmıyorum. Turgay ısrar ediyor alalım diye. Yok, olmaz diyorum 52 liradan incir almam, yaz gelsin o zaman!

Biraz sakinleyince “ben almam bari sen git al” deyip kafamı deve kuşu gibi omuzlarıma gömüp arabanın içinde adeta görünmez oluyorum!

Eve gelince paketin içindeki incirleri tek tek sayıyorum; bir adet incir 1.20 kuruşa geliyor. Pes.

Araştırdım organik incirin kilosu 75 ile 100 Lira arasında değişiyormuş. İncirin yetiştirilme şekli mi organik, kurutulup paketleme şekli mi bilmiyorum.

Aydın ovasının bereketli toprakları gözle görülür şekilde jeotermal istilası içinde, bölgenin mikro klimasını bozan jeotermal soytarısının incir ağaçlarına zarar verdiğini duydum bu doğru olabilir mi? Eğer öyleyse jeotermal klima ortamı hangi ağacın organik hangisinin sıradan olduğunu da mı tespit ediyor!

Ege bölgesinin boynu buruk meyvesi ata nine incirimize neler oluyor ya da olmuş? Veya geçmiş olsun mu demeli! Yazdıklarım incir çekirdeğini doldurmasa da Adem ile Havva’dan bu yana faydalı bir eleman olan inciri yok sayamayız demeye çalışıyorum.

Daha da Türkçesi niçin bu kadar pahalı?

Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN


www.ascifok.com


2425










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)