ISSN 1308-8483
BANA KİMSE SORMAZ / Hülya ÖZDOĞAN ÇAPA
  Yayın Tarihi: 7.3.2009    


BANA KİMSE SORMAZ

8 Mart 1857’de New York’ta 40 000 dokuma işçisi çalışma koşullarının iyileştirilmesi için grev yaptılar. Polis işçilere saldırınca, işçiler fabrikayı içeriden kilitlediler. Çıkan yangında 129 kadın işçi öldü. 1908’de New York’ta 15 000 kadın ‘’Ekmek ve Gül’’ sloganı ile direniş yaptılar. Ekmek; yaşama güvencesi, gül; daha kaliteli yaşam isteğiydi. 1910 yılında Alman Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin’in önerisiyle bu direnişte ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasına karar verildi. 1911’de Avusturya, Danimarka, Almanya, İsviçre’deki kadınlar; oy verme, seçme-seçilme, mesleki eğitim haklarını istediler..1917‘de Rus kadınları “Ekmek ve Barış” için grev yaptılar.

Bizde de ilk kez 1921’de kutlandı.1975’ten itibaren yaygın olarak kutlanmaya başladı. Bazı “malum dönemlerde” kutlamalara ara verildiyse de, ortalık sakinleşince, anlamından oldukça uzaklaşılmış olsa da artık hiç unutulmuyor. Unutulmuyor da… da sı var işte. Niye mi? Bir paragrafta özetlemeye çalıştığım tarihçesine bakarsak, “8 Mart” kadınlar için şanlı bir direniş öyküsü, kitle olarak var olma mücadelesi. Kapitalizmin temeli “artı değer”e karşı “iki kez sömürülmemek” için yapılmış kanlı bir savaşın öyküsü. Nereden bilebilirdim 70’li yıllarda, emek – eşitlik - özgürlük diye haykıran bir neslin şimdilerde “8 Mart” deyince; eğlence, hediye, romantik yemek, hatta göbek gibi bir curcunaya tanık olabileceklerini.

KADIN SORUNU oracıkta, öylece duruyor. Kadına karşı şiddet tarihi bir miras(!) olarak hala devam ediyor. Kızını dövmeyen dizini… Karnından sıpayı, sırtından sopayı … Kültürünü bugünlere biz taşımadık mı? 2009’da üniversite mezunu, çalışan kadınların üniversite mezunu kocalarından dayak yediklerini nasıl açıklıyorsunuz? Kadın Sığınma Evleri, Mor Çatılar oldukça ne kadar uygar olabiliriz? Daha yakın zamanlarda “kadınların en eski işinden” kazanılan servetle, en yüksek vergiyi ödeyen yine bir hemcinsimiz değil miydi? Küçücük kızları daha ergen olmadan evlendirmiyor muyuz? Olmadı fuhuş batağına atmıyor muyuz? Tecavüz, kadına terör silahı gibi kullanılmıyor mu bizde ve dünyada? Neden o kadar şaşırdık “Mutluluk”taki Meryem’in hikayesine? Ya Güldünya’yı öldüren töreye ne demeli? Taaaa 1923‘lerde başlayan okuma-yazma seferberliğine kattığımız kadın neferlerimiz 2009’da hala terhis olamadılar. Olanların hali de içler acısı. Otobüslerin gittikleri güzergahı sökenler, kar demeyip, kış demeyip o kanal senin bu kanal benim her sabah yollardalar. Bağıra bağıra tanımadıkları insanlara söylenip duruyorlar. Toplu halde ayağa kalkıp döktürüp, mikrofonu alınca kocasına, sisteme, komşusuna, yanında oturan birine verip veriştiriyor. Takıp takıştırıp, hoplaya zıplaya, “evi ve maaşı” olması önkoşuluyla kısmet avındalar. Devletinin sağlayamadığı sosyal güvenceyi kendisi sağlama peşinde. Okuyup yazamayan, okusa da anlamayan, yorumlayamayan ama yorgun kentli kadınlar artık onlar.

İşverenler işe eleman alırken, evli erkekleri tercih ediyorlar, düzenli hayatları olacağı için. Bekar bayanlar da tercih nedeni, aile sorumluluğu olursa performanslarının düşeceği hesaplanıyor. Ne zaman evlenecekleri, çocuk yapıp yapmayacakları da araştırılıyor. Kadın yönetici olma yolları kesiliyor, kariyer yolculukları engelleniyor (herkesin babası da A.DOĞAN değil ki). Onlar da kendilerini müziğe vurup ''çocukta yaparım, kariyerde'' diyerek şarkılar söylüyorlar. Şarkı dedim de...

BANA KİMSE SORMAZ , diyerek başlardı,

Çünkü adım kadın, dinletemem sözümü, derdi.

Bana herkes sahip, benim hiç hakkım yoktur,
Ben akıldan yoksun, ama vazifem çoktur.
Adem'in yediği elma hep benden mi sorulur?
Çünkü adım kadın, kadınım hükmüm yoktur.

diyerek biterdi sanki.

Eğer, hala Anadolu'nun bir yerinde, bir kadın bu şarkıyı söylüyorsa, 8 Mart'larda yapacak işimiz çookkk...


Hülya ÖZDOĞAN ÇAPA



1925










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)