ERDEM ÜLKESİ
Erdem ülkesini
Akılla fethedip
Kavram kalesini örerken
İmge dünyasından bir gülle yıkıldı burçların
Şimdi yalnız imparatorluğunda
Açmasını bekliyorsun yediverenlerin
Aklını tutabilirsen…
Öğrenmemiz gereken sonsuz şey varken, odaklanmamız gerekenlerin peşinde koşamadıysak, kendi küçük dünyalarımızda kalıpların arasında boğulurken, boğuşurken; kendimizi doğruları aramaya adadıysak, bulmaya çalıştığımız kıskaçlarla savaşan erdemlerimizi araya koyamadıysak, değersiz selamlarla kucaklaşınca biz olamadıysak, hislerimizin üzerini katranlarla sıvadıysak, gündelik sığ yaşamların, küçük anlamsız cümle gruplarının, insanların arasında sıkıştıysak, yarattığımız; bizden önce, bizle, bizden sonraki kaoslar içinde yapabilirliklerimizin cılız seslerinde ol'amadıysak, gözlerimizin göremediği, bilmediğimiz perdelerin, varolduğunu bile bilemeyeceğimiz dünyaların ardında yaşıyorsak, bizi biz kılan, insan yapan, vücutlaştıran güzellikle karşılaştığımızda kendimizi ona adayacağımız zaman gelmiştir.
Aklımız, tüm bu karmaşıklığın, sırlı bilinmezliğinde bize yeni kapılar mı açacak, yoksa aklımız bizi şaşırtıcı, şaşırtan yönleriyle duracak mı?
Aklımız, erişemediği hiç erişemeyeceği diyarlarda gezinmek gücünü bulacak mı?
Aklımız, yaşam gerekliliklerimizin sırtımızda bizi zincire vurmuş kamburları arasında kaybolmuş giderken, kaçmak mı olacak kaderimiz? Kara bulutların sinameki sarmallarında yuvarlanırken ve çuvallarken çırpınışlarımız duyulacak mı?
Ararken ebedi huzuru, içinde olduğumuzu sandığımız boyutlarını daha bilemediğimiz ahir dünyanın sırlarında, keşiflerimizin sığ darlığında, küçük bir ses bile olamayacağız ya sahi ışık olabilecek miyiz?
Bu çoklu bilinmeyenli denklemlerin çözümünü bulamadıysak, bulamıyorsak yardım alamıyorsak yalnızlığımız bizi hiç yalnız bırakmıyorsa, istesek de bulanık kalabalıklara karışamıyorsak, bu ucuz hayatların peşinde koşan müptelazedelerle ortaklaşamıyorsak, kurduğumuz kutsal yalnızlık imparatorluğunda hükümranız, hükümdar olmayı zaten hiç düşünmedik ki!
Hüküm verenlerin, onulmaz kurgusal yaşamlarında köle olmaya itildik!
İçimizde hissettiğimiz ilahi gücümüzü anlayabilsek, bu gücün ardından düşünmeden gideriz.
Bilinçdışı özgürlüğümüzün itkisiyle en sonunda aşık oluruz, yaşayamadığımız, yaşatılmayan, yaşanamayacakların tezahürü olarak ve böylece "kutlu anların hazlarında kaybolmak sonumuz " belki de başlangıcımız olur!
|