Eskiden Araba Yoktu
Bir varmış, bir yokmuş. O yokmuş, bu yokmuş. Eskiden araba da yokmuş, at arabası da yokmuş, taş arabası da yokmuş. Kimse, kimseye “Yürüüü taş arabasııı!” diye bağırmıyormuş. Çünkü henüz, o yuvarlak şey icad edilmemiş. Oysa Kars’ta, yuvarlak kaşar peyniri üretiliyormuş. Kaşar peyniri yerken, kimsenin aklına tekerleği icad etmek gelmemiş. Araba olmadığı için, yön bulma yeteneği güçlü olan eşekler çok kıymetliymiş. Dolayısıyla, navigasyona da ihtiyaç yokmuş. Çok zenginler, atlara binermiş; attan inip eşeğe binmezmiş. İstanbul- Ankara arası, deve kervanıyla on gün sürermiş. Tabii, kervanın başındaki eşeğin keyfine kalmış... Eşek bazen, develeri döndürüp dolaştırıp aynı yere getirirmiş. Vatandaş, “Benim kargom nerde kaldı?” diye sual edermiş. Telefon da yok, açıp sorsun... İnsanlar, haberleşmek için güvercin uçuruyormuş. Ancak güvercinler, nerede iş var, aş var oraya gidiyor ve bir daha dönmüyormuş.
Babamın da bir eşeği varmış, “Aii aii” şeklinde korna sesi çıkarıyormuş. Yaşlanınca, kornası bozulmuş. Babam onu sucukçulara satıp, ikinci el bir at almış. Ancak bu at, kilometrede bilmem kaç lira yakıyormuş. O zamanın parasıyla çok fazla tabii. Babam, “Olmaz böyle” demiş ve atımıza tüp taktırmış. Randıman almış mı? Hayır! Çünkü at, gaz kokusundan gıcık kapmış. Babam, “İçin rahat olsun, gaz kaçağı senden değil” demiş ama at anlamamış. At, üzerinde kim varsa fırlatıp atmaya başlamış. Durum böyle olunca babam kızmış, atı aldığı adama götürmüş. “Al atını yap tımarını” demiş.
Aradan günler geçmiş. Bir gün, Kars kaşarı ustası mandıracı Kâmil Kaşar, tekerlek peyniri elinden düşürmesin mi? Peynir, gayri ihtiyari tıngır mıngır yürümüş. İşte o anda, mandıracı Kâmil’in kafasında şimşekler çakmış. Yirmidört saatte, dört tekerlekli bir araba yapmış ve tekerlerine yuvarlak kaşar peyniri takmış. Bu arada, “Arabaya taş koydum civanım” şarkısını mırıldanmış. Mandıracı Kâmil, ne yazık ki arabasına patent alamamış. Bu olayı duyan Hans isimli bir Alman, koşup gelmiş. Bir adet paten karşılığında bu arabayı satın almış. Hans, “Siz arabayla uğraşmayın, biz yaparız; size satarız” demiş. İşte, ünlü Alman araba markaları böyle doğmuş...
Uzun lafın kısası, eskiden araba yokmuş; milattan sonra olmuş. Eskiden araba vardı da, biz mi binmedik?
|