DURUMUM HASSAS
Kalbimde kan lekesi, genzimde gül kokusu. Dert yandı, su tutuştu. Uzun lafın kısası, durumum hassas. Dokunma, belki ağlarım. Seni yazarsam iyiyim, yazmazsam çok kötü. Adını ne zaman cümle içinde kullansam şiir oluyor. Koca bir gökyüzü sığmış gözlerine, yedi renkli bir uçurtma uçuruyorum. Galiba, sevmem an meselesi. Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana, neylesin taze soğanı. Beni kendine bağlayacağına maaşa bağlasaydın ya...
Bugün, hikayeme ekleme yaptım roman oldu. Romanda bir adam, Beyoğlu’nda, kuzu kestane satıyordu. Hava kasvetliydi, başında kasket vardı. “Bunun kuzusu nerede?” diye sordu Kürk Mantolu Madonna. Kasketli adam, “Ne bileyim ben, Sebahattin’e sor” dedi. Bazı şeyler hayaldir, bazı şeyler ise gerçekten hayaldir. İnan bana, seni tahmin ettiğimden daha çok özlüyorum. Çünkü, Kürk Mantolu Madonna’yı hatırlatıyorsun. Oysa o, bizi tanımıyor. Tanısın tanımasın, insanlara karşı iyi niyetliyim. Öyle ki, bazen kendi kendime kazık atasım geliyor. Üzülme” dedin diye, üzülmeyecek değilim. Yiğidi gam, yiğidin dişini şeker çürütür. Gayriihtiyari, gayri safi millî gelirimizin düşmesine üzülüyorum.
Tespihte hata olmaz, püskülde hata olur. Ben “garibim” dedim, sen “gribim” anladın. Gidiş o gidiş... Meğer, çok sevmek iyi değilmiş. Çok seversin, üzerine titrersin, o seni tahrik oldu zanneder. Ben sana kıyamadıysam eğer, kıymanın pahalı oluşundan. Unutma, dünya içinde çürüdüğümüz bir yuvarlaktır. Fanları olan insanlar fani değildir. Burada yazdıklarımın, gerçek kişi ve kurumlar ile ilgisi yoktur. Kürk Mantolu Madonna hariç hepsi hayal ürünüdür. Benim canımı sıkan tek şey, portakal sıkma makinesi. Portakal suyu ikram edemedim ya sana, ona yanıyorum. Yani, iyi davranamadım sana. Sen bari kendine iyi davran. Bir sürpriz yap, çık karşıma ve “mööö” diye seslen. Öküzün tirene baktığı gibi bakayım sana...
|