En Parlak Güneşler Bile
I
uzun yoldan geldim
dineldim
dineldim
de
farımadım
bol ağılın çobanıydım
huzurda ilendiler bana
farımadım
filizlendi buğday başağım
suvattaydı o
suyun kalabalığıyla
kırın kalabalığıyla
suvattaydı
anasız babasızdı o
cellattı!
(avcı ne yaptın
hangi habis dudaklar
fısıldadı kulağına
tuzağını kurdun
bu kaçıncı yuva bozduğun)
II
sen
kesif cevhersin gökten inen
sen yoldaşsın gönderilen
gel
katran ağaçları devirelim seninle
gel
tufanı ateşi savuralım seninle
dineldim
dineldim
dineldim
de
farımadım
III
ufukta
nehir boyunca uçar turna kuşları
bizim için
katran kokuları taşır ester katarı
bizim için
geç kalmadı geldi kara günlerin çerçisi
geç kalmadı geldi güzel günlerin gecesi
dalımı ayaz vurdu
yağı geldi beni soydu
avcı tuzağını kurdu
kappi
kappi
dedim
ilendim:
sen soğukta ısıtmayan ateşsin
sen duvarsız kapısız sığınak
sen altındakileri ezen çatısın
sen uzun yolculukların susuz kuyusu
sen sahibini sıkan ayakkabı
sen deniz kumundan yapılmış binasın
ilendim
ilendim
ilendim
de
yetemedim:
bulaşık suları içkin
mezbele yiyeceğin olsun
yattığın yer sokak
durduğun yer duvar gölgesi olsun
sarı denizin kavuzlansın
toz evinde ışığın olmasın
avcı tuzağın boş çıksın
simli yüzün gülmez olsun
(Akatalpa, Sayı:226, Ekim 2018)
|