ARİF OLAN ANLAR
Arif olan anlar... Arif Bey, sözüm meclisten dışarı. Öncelikle konuyu sağlam bir zemin üzerine oturtmalıyız. Elbette minibüslerde kucak kucağa oturulmasına karşıyız. Dayatmalara ve dayanmalara prim vermeyiz. Yani kimsenin önünü kapatma anlamında söylemiyorum. Ön açık kalsın, on yıllık periyotlar haline arkamızı görelim. Dolayısıyla neticede nitekim benim söyleyeceklerim bundan ibarettir. Çünkü, benim bir hesabım yok.
“Sosyal medyada hesabım yok” demek, “bankada hesabım yok” demek değildir.
Eğerler ve meğerler üzerinden konuşmayalım. Eğerle meğeri evlendirmişler, nur topu gibi üçüzleri olmuş. Sonra...
“Biz bunlara bakamayız” demişler.
Ayıptır günahtır, bakamayacaksan niye yaptın? Anladık fırın kızgın, kürek düzgün olunca poğaçalar güzel çıkıyor. İyi güzel de, maya sağlam mı? Bizim alnımız açık, başımız dik. İstersen gel bir şaplak vur!
“Oh, çok iyi geldi Arifciğim. Bi şaplak daha rica edeyim” diyecek değilim.
Daha yolun başında otuz katlı hedefler koyduk. Milletimiz müsterih olsun, demokrasinin sahibi var. Eskiden bir Blue Jean reklamı vardı. O reklam yüzünden ben Blue Jean giymiyorum. Bir gün kafam kızdı, soğuk suya tuttum. Pantolonu değil, kafamı soğuk suya tuttum. Barajlarda su kalmadı. Eskiden bunun adı suistimaldi. Sulu İsmail şeklinde anlaşıldı. Komşularınla iyi geçin ama aradaki duvarları kaldırma. Duvarı kaldırırsan akraba olursun. Bundan ne bir küsüşme, ne de bir sevişme çıkarılmasın. İngilizce bir tabir vardır:
“Vat du yu du, yattı uyudu.”
Meselenin inceliği şudur... Ağlamak güzel şeydir ama, her yerde her zaman değil. Her yerde gaz çıkartabiliyor musun mesela. Onun gibi bir şey. Evet, demokrasi yarından daha güçlü olacak; o başka bu başka. Ne yazık ki, değerlerimize yabancılaştık. Aklımız fikrimiz Dolar’da, Yuro’da.
Adama “Neyin var?” diye soruyorsun.
“Dolarım çıktı!” diyor.
Elimde simit, yiye yiye gidiyorum. Saz çalan, güneş gözlüklü görme engelli biriyle karşılaştım. Adam, beni görünce çalıp söylemeyi bıraktı.
“Bi’lokma versene abi” dedi.
Bakmak ve görmek işte bu... Ben, bilebildiğim kadarıyla biliyorum da konuşuyorum.
“Nereden biliyorsun?” diyorsanız, onu bilmiyorum.
Bildiğim bir şey varsa o da şudur... Erkek zampara olmayacak ve asla zımpara yapmayacak. Her akşam çocuklarının başını okşayacak. Onları huzura kavuşturacak ve değerli olduklarını hissettirecek. Türkiye'de eskiden böyle şeyler yoktu. Gördüğünüz gibi hiçbir tepki olmadan oluyor her şey. Bize, şöle böle diyenler lütfen kendi muhasebelerini yapsın. Olmadı, muhasebe defterlerini yaksın. Biliyoruz ki, her şerde bir hıyarın teki vardır. Bu nedenle fazla düşünmeyelim, beynimiz aşınmasın...
“Haksız mıyım Arif Bey?”
|