ALLAH KORKUSU
Boşuna mı aldım marketten bunlara bunca şeyi? Salamı, sosisi, konservesini?
Ben hayatta yemem, hepsi işlenmiş gıda. Toprağı işlemeyi bıraktılar, gıdaları işleyip duruyorlar. Hazır tuhaf mamaları yiye yiye hayvanlar bile garipleşti, miskinleşti. Yerlerinden kalkmıyorlar. Yesinler içsinler yatsınlar, başka işleri yok. Her şey her an ayaklarının dibinde. Öyle ki bazen, yemek yemek için bile hareket göstermiyorlar. Bak şuna, getirdiğim mamalara bakmadı bile. İstifini bozmadan gözlerini usulca çekti benden. Ne oldu o enerjik hallerinize? Bunlar ya çok aç ya da çok toklar. Ya da başka mama istiyorlar. Aslında ben biliyordum aldığım yiyeceklere tenezzül etmeyeceklerini. Can korkusu işte, yanımda bulunsun istedim.
Eskiden köpeklerden korkmazdım. Validebağ‘da saldırıya uğradığımız günden beri durum değişti. Köpek havlaması duysam aklım gider. Yine kendimi unuttum galiba, durmadan konuştum durdum. Kuşlar gibiyim... Konuş konuş nereye kadar, arada bir sus ve karşındakini dinle. Neler anlatacak sana yer gök, bu canlar ve doğa. “Kuşlar gibiyim” diyorsun ama onların çeyreği etmezsin. Bak, biri öterken biri susuyor. Bazen neşeyle hepsi birden güler gibi şakıyor. Belki onlar da bana gülüyor, benim dedikodumu yapıyordur.
Kuşlar çok, çam ağaçları nasıl dolu bilsen. Çeşit çeşit, ses başka, ötüş başka... Ağaçlar ve kuşlar mutlu burada. Sana biraz daha yakın olunca, ben de mutluyum. Rüzgâr, ağaçların dallarından sıyrılarak sevgiyle okşuyor tenimi. Her yer senin sevdiğin gibi yemyeşil. Her gün içindesin yeşilin, kuş seslerinin. Sen de mutlusundur umarım, sırf bu yüzden. Çünkü, çok şükür toprağa olmasa da ölülere saygılıyız. İnşaat makinaları, cümle beton yığınları giremiyor buralara...
İnsanlar bazen gerçekten Allahtan korkuyorlar. Saygılıyız yaşayanlara değilse de ölülerimize. Kutsallarımız var... Toprak. Kutsalımız. Ama, bazen. Bazı yerlerde...
|