Necati Güngör ve “Bir Hikaye Yaz İçinde İnsan Olsun”
Öykücü, gazeteci, yazar Necati Güngör, ustalıklı Türkçesi ve iz bırakan öyküleriyle tanınır. Her yaştan okur, onun kitaplarını keyifle okur. O’nu bilirdim elbette ama, bizzat tanışmamız her Perşembe yaptığımız toplantılarımızda oldu. Zamanla dostluğumuz pekişti. Geçtiğimiz günlerdeki toplantımızda yine birlikteydik. “Bir Hikaye Yaz İçinde İnsan Olsun” başlıklı öykü kitabını, hem bana hem de Çeto lakaplı tiyatro sanatçısı/oyuncu Mehmet Tekkanat’a imzaladı. Kitabı, bir solukta okudum. Okuduklarımın zihnimde yarattığı çalkantının bir süre devam edeceğini söyleyebilirim. Mehmet Tekkanat’ın da, kitabı okuduktan sonraki görüşleri farklı değildi. Karikatür sanatçısı Mustafa Bilgin ise kitabı daha önce okumuş, çok beğendiğini belirtmişti. Abartmış olamayız! İlk basımı 2017 yılında yapılan “Bir Hikaye Yaz İçinde İnsan Olsun”, geçen süre içinde zaten 10. Baskısını yapmış. Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan kitabın kapak tasarımı Huban Korman’a ait. Kitap, insan ilişkilerini ve davranışlarını çocuk gözüyle anlatmakta olup, 10 öyküden oluşuyor. Kitapta yer alan öykü başlıkları şöyle: Dördüncü Gün, Nohut Dürümü, İnsanlık Gelip Çalar Kapınızı, Bu Ev Senin, O Benim Torunum, Bir Hikâye Yaz İçinde İnsan Olsun, Yürümek Yararlıdır, Sen de Bir İyilik Yap, Ablam ve Nişanlısı ve Annemin Arkadaşı.
Bilindiği gibi Güngör, çocuk öykücülüğünde usta bir dil, güçlü bir soluk. “Bir Hikaye Yaz İçinde İnsan Olsun” başlıklı kitabındaki öyküler, yalın ve sıcak dilinden süzülüyor. Betimlemeler belleği besliyor, hafızaya işlenen görüntüler okurun dikkatini hep canlı tutuyor. Öykülerde, genellikle mutlu ama düşündürücü sonlar dikkat çekiyor. Bir başka özellik ise, merak duygusu yaratmayı başarması. Daha ilk öyküde (Dördüncü Gün), merak duygusu sarıyor insanı. Mehmet Tekkanat da bu yöne değinmiş. Öykü, annenin arabasını çalmak üzere olan bir insana arabayı emanet etmesinden söz ediyor. Peki, araba geri gelecek mi? Mehmet Tekkanat, “Öyküyü okurken, içimden bir çok duyguyu arka arkaya yaşadım. İçimden n’olur arabayı getirsin diye yalvardım. Son cümlede müthiş bir huzur, bir sevinç kapladı içimi” diyor. Özetle Güngör, çocuk edebiyatını zenginleştirmeyi sürdürüyor.
Güngör, farklı sosyal çevrelerde yaşanan öykülerde, unuttuğumuz ya da unutmakta olduğumuz bize özgü değerlerimizi anımsatıyor. İnsani duyguları, aile bağlarını ve paylaşmayı ön plana çıkarıyor. İnsanın insana ihtiyacı olduğunu ve küçücük iyiliklerin bile büyük değişimlere neden olabileceğini vurguluyor. Üzüntü verici olaylar karşısında bir çıkış yolu ve umudun olduğuna işaret eden Güngör’ün öykülerinde biraz hüzün, bolca umut ve insan sevgisi var. Örnek mi?
“İnsana güvenmek, insandan umudu kesmemek basit bir şey değil...” - (Dördüncü Gün)
“İnsanlık ölmedi ya...” - (Nohut Dürümü)
“Umudu hep korumak, umudun ateşini canlı tutmak gerekir” - (İnsanlık Gelip Çalar Kapınızı)
“Demek ki hala insanlık yeryüzünden silinmemiş” - (Ablam ve Nişanlısı)
Bu arada, Güngör’ün öykülerdeki kıssadan hisseli anlayışa ve öğretici bakış açısına dikkat çekmek isterim. Kitaptaki öyküler hissettirmeden okuru bilgilendiriyor, ders veriyor. Yani, okurun anlatıdan çıkaracağı dersler var. Dersini alan okurun duygulanmaması mümkün değil.
“Nimet yerde kalmaz.” - (Nohut Dürümü)
“Sanata hiç sırtını dönme. Müziği hayatından çıkartma.” - (Bu Ev Senin)
“Aslında dolu gelen tabak boş gönderilmez ama... Yoksulluğun gözü kör olsun!” - (Bir Hikaye Yaz İçinde İnsan Olsun)
“Yürümek sağlık için gerekli.” - (Yürümek Yararlıdır)
“İyilik yapmak hepimizin borcu.” - (Sen de Bir İyilik Yap)
“Paranın gözü çıksın! El kiri, soyka!” - (O Benim Torunum)
Edebi ürünler bir toplumun yansımasıdır. Güngör’ün “Bir Hikaye Yaz İçinde İnsan Olsun” başlıklı kitabını, çocukların saf ve temiz kalplerine vurgu yapması açısında değerli buluyorum. Kitabı okudukça siz de, ortaya çıkan bir boşluğu doldurduğunu göreceksiniz. “Vaktiniz varsa” demeyeceğim, “vakit yaratıp okuyun” diyeceğim. Yazarın ifadesiyle, insanın maldan değerli olduğunu keşfetmeniz için...
|