ISSN 1308-8483
İKİSİ KARDEŞLER / Tülin DURSUN
Tülin DURSUN    
  Yayın Tarihi: 18.8.2006    


İKİSİ KARDEŞLER

     

2002 Ağustos

     

Baharım, Torunum, Zeyno Cankız!

     

Bugün sana yıllarca önce okuduğum, okumaktan hiçbir zaman da bıkmadığım Johann Wolfgang Goethe'nin ünlü " Faust"unun bazı kişiler tarafından nasıl günümüze uyarlandığını, bunu eyleme dönüştürdüklerinde ortaya çıkan tabloları anlatmak istiyorum.
     

Önce sana kısaca " Faust" hakkında özet bilgi vermeliyim.
Dr. Faust; Batı Halk Kültürü ve Edebiyatındaki en kalıcı efsanelerden birinin kahramanıdır.Söylenceye göre bir Alman astrolog olan Faust, bilgi ve güç elde etme karşılığında ruhunu şeytana satar. Olaylar bundan sonra gelişir.
     

Zeyno; unutma ki, doğumumuzdan başlayarak hepimizin içinde iyilikle-kötülük, akla-kara vardır. Bu ikilik hep çarpışır. Bu bizim içimizde çatışmalara, içsel hesaplaşmalara neden olur. Bunun sonucu olarak iyiliğin kötülüğe, kötülüğün iyiliğe ağır basması ile eleştirilen veya yüreklendirilen tarafın kendini göstermesi, açık ifade ile kandırılması bireyin kişiliğini ortaya koyması demektir. İster istemez hemen her birey etki altında kalabilir. Eğer iyi düşünce, duygu ve davranışlarımızdan kötüye doğru bir eğilim gösteriyorsak (veya bunun tam tersi durum) nelerin etkisinde kaldığımızı şöyle bir gözden geçirmemizde yarar var diye düşünüyorum.
     

İyi insanlar kötüyü, kötü insanlar da iyiyi bilmelidir. Yani gerçek iyiyi bilmemiz için kötüyü bilmemiz gerekir. Çünkü, her ne olursa olsun benliğimizin özü erdemdir. Yaşam kendiliğinden iyi veya kötü değildir. Yaşamı iyi veya kötü kılan biz insanlarız. Yaşam karşısında zor koşullara boyun eğmiyorsak, ruhumuzu yenmeye çalışan kötüyü de dizginlemeyi bilmeli, başarmalıyız.
Madem ki öz kaynağımız erdemdir; o halde, şeytan ne yaparsa yapsın; sağlam,iyilikle yoğurulmuş bir insan ona kanmaz.

     

Benim düşünceme ve deneyimlerime göre hemen her insan içinde şeytanla karşılaşmıştır. Şeytanla kendi arasında, kendi ile duyguları arasında ikilem yaşamıştır. Aslında Sevgili Zeyno, belki de bu insanın deneme-yanılmalarının kendisine kazandırdığı bir sonuçtur. Bunun değerini bir dahaki deneyiminde mutlaka anlayacaktır.
     

Yaşamda devamlı bir kovalamaca vardır. Mutsuzluk hep mutsuzluğu kovalar. Romantizmin ilklerinden olan ünlü yazar Chateaubriand; "Mutluluk ayağımıza gelen yuvarlak bir top gibidir. Ayağımıza geldiğinde de tekme vurup, uzaklara savurduğumuz..."demiştir. İçimizde yaşadığımız ikilemdir bu!
     

Yaşamak sosyalleşmekle, yani insanın ortak gücüne, becerisine katılmakla oluyorsa; aklımızın görevi de bu gücü ve beceriyi yararlı amaca yöneltmektir. İnsana mutluluk veren, tüm iyi niyet ve sevinç kapılarını açan bu amacı, vicdan dediğimiz soyut kavramda duyarız. Bu kapıları açtırmak bizim elimizde, bizim iyi donanımlı, insancıl bilincimizdedir.
     

Her insanın içinde biraz da olsa kötülük ve iyilik mutlaka vardır. Bazı uçlarda olan bireyleri katmazsak iyilik,kötülüklerden daha fazladır.
     

Gel Zeyno! Seninle önce kötü dediğimiz insanlara şöyle bir göz atalım.
     

Bu insanlar asıl içselliklerini, iç dünyalarını ortaya çıkarmazlar.Kötülüğü yaparlar belli etmezler. Duygularını yüzlerinden anlayamazsın. Konuşurken baskındırlar, etkileyicidirler. Bildikleri birkaç güzel ve okşayıcı sözle yanında bulunan, kendini idare edemeyen insanları bağımlı ve borçlu duruma sokarlar. Tehlike anında onları uzun saplı maşalarıymış gibi kullanırlar. Maşanın ateş tutan tarafında hep kandırılmışlar,bağımlılar vardır. Kendilerine bağımlı bu kişileri, kendi çıkarları uğruna, ölümlerine sebep olsa bile harcarlar.

Bu kişiler ya çok zengin ama cahil bir aileden, ya da çok fakir ve bilgi eksikliği olan guruplardan çıkar.Dikkat edersen Zeyno Can her iki gurubun ortak özelliğinin eğitimsizlik olduğunu göreceksin.

Çocuklukları hep özlemler içinde ve mutsuz geçmiştir. Arayışları genelde başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Kendilerini düşünce adamı gibi göstermeyi bilirler. Düşkünün yanındaymış gibi dururlar. Karşı cinsle ilişkileri zayıf ve başarısızdır. Genelde çok utangaç olurlar. Bunu hiç belli etmezler. İyi rolünü oynamak onlar için oyun içinde oyundur. Dini ve siyaseti her amaçlarında rahatlıkla kullanırlar. İçlerinde hep ikilem vardır. Sanki iki kişilikleri vardır. Mutluluğu yakalayamazlar. Belki içlerinde mutlaka var olan bir parça iyilik, kötülükten ayrılsa, kötülükle karşılaşmadan kendi yolunda yürüyebilse mutlu olacaklardır. Vicdanlarının sızlaması, pişmanlıklar , rezil olma duyguları her iki kişiliğin çarpışması sonucudur. Çünkü kötü kişilik pişmanlığı, vicdan dürtüsünü doğuracak bir davranışta bulunmaz. Bu tip insanlardaki maddi, manevi hırslar genelde sonları olur.

     

DEVAMI İYİ İNSAN NASIL OLUNUR?



Tülin DURSUN



1587










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)