ISSN 1308-8483
MÜSAİT YER / Zeynep KASAP
Zeynep KASAP    
  Yayın Tarihi: 9.7.2024    


MÜSAİT YER

Sanırım bu hafta kendimi çok yormuşum. Akşam erken yatmama rağmen sabah uyanamadım.

Saat dokuz olmuş, ben işe gitmek için yeni evden çıkıyorum. Saat dokuzda evden çıkıp binebildim minibüse. İşe geç kalacağım o artık kesin. Normalde yerimde oturamam telaş ve tedirginlik içinde iş yerine varana kadar içten içe çırpınırım. Halbuki çoğu insan umursamaz. Amaan der, ben burada üzülsem çırpınsam onlar orada bilecek mi sanki? Umurunda olmayacak sadece geç kaldığına bakacak.

Düşününce aslında vallahi haklılar. Sen geç kalmadığın için mahcupsun, tedirginsin, üzgünsün ve koştur koştur gelmişsin, nefes nefesesin kimse dikkat etmez. Etse bile umurunda olmaz. Onlar hep haklıdır ve haklı olduklarını ispat edebilmek için verecekleri bir cevapları hep vardır. Zamanında çıksaydınız efendim evden. Çıktım ama yolda kaza olmuş, treni metroyu kıl payı kaçırmışım. Sabah uyanmışım bir ağrım var, kalkamadım yataktan. Baktım iyi oldum, fırlayıp geldim ama geciktim tabi biraz. Aslında hep zamanında gelirdim…vs. Ne deseniz karşınızdaki duymaz bir kere. Sadece patron değil, diğer çalışanlar da şüpheli şüpheli bakarlar yüzünüze. Onlar bugün zamanında gelmiştir çünkü. Sizden daha fazla çalışmış olacaklar, ama bir saat ama yirmi dakika. Velhasıl hiç gerek yoktur geç kalınca koşturmaya. Bunu bildiğim halde yine de koştururum her seferinde.

Huylu huyundan vazgeçmez. Tabii nadiren de olsa herkesin bir boş vermişlik zamanı olur. Benim de bugün öyle oldu. Gayet sakin dingin ve huzurlu bir şekilde caddeye gelip bindiğim minibüsün en sevdiğim tarafına oturdum. Başımı camdan yana çevirip, usul usul etrafı seyrettim. Minibüs hızlı mı gitse, yavaş mı gitse, ışıklarda dursa mı, durmasa mı, ikide bir yolcu almasa mı diye düşünmedim. Ne zaman varırsa varsın aman bugün benim canım böyle…

Ben böyle yine bin bir iç sesle ama bu sefer pek sakince hayaller içinde gezerken gerçekle düşü karıştırıp, harman edip dışarıyı seyrederken, dolmuş da bugün benim gibi diye düşündüm birden. Herkes sakin, herkes boş vermiş ve herkes çok huzurlu herhalde çıt yok, bugün oh ne güzel derken, sessizlik içindeki o ses birden başımı camdan içeriye çevirmeme neden oldu.

Bir şey oldu mu? İyi misiniz? Ağrı sızı var mı? Nasıl düştünüz?

Yaklaşık altmış beş-yetmiş yaşlarında bir kadıncağız yerde, onun başında genç bir kadın üzgün gözlerle onu ayağa kaldırmaya çalışıyor. Hangi ara düştü bu kadın? Öteki kadın ne zaman geldi düşen kadının yanına? Niye hiç sesi çıkmadı düşerken? Bir ah bile duymadık yardıma koşan genç kadının sesini duyana kadar. Neden?

Bazı insanlar böyledir. Kimseyi rahatsız etmemek adına sesi çıkmaz kolay kolay. Düşer, hasta olur, canı yanar, yüreği kavrulur da gıkı çıkmaz. Çocuk doğuracaktır ne sancılar çeker de ah bile demez susar. Çeker çeker sessizce bir başına. Kimseleri rahatsız etmek istemez. Düştüğü her yerden kendi kalkar. Sessizce iyileşmeyi bekler.

O nedenle sessiz insanları ayrı bir severim, tüm ince düşünen insanları çok sevdiğim gibi. Yine bu sessiz insanlardan bazıları susar susar içine atar, dolar da en beklenmedik, en olmayacak insana gün gelir patlar. Bu kadında da öyle oldu.

Sessizce düşmüş, sessizce kalkacak, sessizce inip gidecekti ama minibüsten şoför, “Teyzecim niye oturmuyorsun, durunca kalkardın” dedi üzgün naif bir sesle. O an kadın birdenbire öfkeyle, “Sana müsait bir yerde durur musun dedim durmadın!” diye bağırıverdi. Şoför şaşkın bir an ne diyeceğini bilemedi sonra yine yavaşça ama deminki ses tonundan bir tık yüksek:

“Ablacım orası müsait yer mi? Düştün bak!” dedi.


Zeynep KASAP



1459










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)