ISSN 1308-8483
İKİSİ KARDEŞLER ( 2.bölüm) / Tülin DURSUN
Tülin DURSUN    
  Yayın Tarihi: 24.8.2006    


İKİSİ KARDEŞLER ( 2.bölüm)

İyi insanlara gelince; onların da birçok ortak özelliği var. Kendi içselliklerinin özünde inançları ve bu inançlara dayalı tabuları vardır. İnsana değer verirler. Hoşgörü onlar için çok önemlidir. Dünyaya, çevreye, topluma ve insana bakış açılarında yaklaşımlarında yalınlık ve sevgi vardır. Elbette onların da hırsları vardır. Genelde bunu bilgilenmek için kullanırlar. Kendilerine yapılmasını istemediklerini başkalarına asla yapmazlar ve yaptırmazlar. Her kültürden, her guruptan ve her toplumdan çıkabilirler. Eğitim ve bilgileri yetersizse kötülüklere kapıları açık olabilirler.

Zeyno kız! Bu iki özelliği yani iyi ve kötü insanı biraz da olsa belirttikten sonra, insana boş yere acı çektiren, insanın içinde hep var olan bu iki kavgacıyı birbirinden ayırmak gerekir. O zaman da karşımıza kaçınılmaz bir insanlık dışı davranışlar zinciri ortaya çıkacaktır. Kötü insanlar rahatça adam öldürecekler, hırsızlıklar artacak, yalan söylenecek, belki de cinsel yaşam sokaklara dökülüp insanlar tacizler karşısında toplu intaharlara bile gidecektir. Bu tablo istenmeyen bir kaos dramatizasyonudur. Bunun neticesinde iyiyi öldürmüş olmayacak mıyız?
İçimizdeki iyiliğin yanında kötülüğün de var olduğunun farkındaysak ne yapıp etmeli, iyiliği hep öne çıkarmalıyız.
İyi insan bir yerde, belki de doğru olmanın, saflığının bedelini kötülere inanmakla, onlarla savaşamamakla ödemektedir. Bunun için temel eğitimin aileden başladığını düşünüyorum. Özellikle annelerin bunda katkısı tartışılmaz. Bilginin olduğu, somut kavramların ispatlandığı bilinçte ikilem olmaz!
Büyüdüğünde Konfüçyüs'ün Düşüncenin Temelleri'ni mutlaka oku bebeğim. Konfüçyüs der ki;
" İnsancılığı seviyor ama öğrenmekten hazetmiyorsan; bu çılgınlığa yol açar. Bilgiyi seviyor ama öğrenmekten hazetmiyorsan; bu gevşekliğe kapı açar. Dürüstlüğü seviyor ama öğrenmekten hazetmiyorsan; bu eleştirilere kapı açıyor. Cesareti seviyor ama öğrenmekten hazetmiyorsan;bu düzensizliğe yol açar. Kuvveti seviyor ama öğrenmekten hazetmiyorsan; işte bu vahşete yol açar."
Bir toplumun işlerinin yürümesi; zeka ve duyguları bilinçle aktarılmış kültürle gelişmiş ve olgunlaşmış, eğitimli insanların katkısı ile olur.Biz büyüklerin görevi size bunları en iyi şekilde aktarmak, zeka ve duygularınızın gelişmesine, iyi yönde kullanılmasına yardımcı olmaktır.
Evde verilen ilk öğretiler, bazı toplumsal kurallar ve inançlar üzerine olmalıdır.Ancak bunlar asla baskıyla değil; çocuğun anlayacağı şekilde aktarılmalıdır. Özellikle din eğitiminde korkulara yer verilmemeli, mantıklı açıklamalarla, çocuğun yaşına uygun olarak verilmelidir.
Zeyno Bebek!. Benim her zaman söylediğim bir söz vardır.
" Çiçeğini bir, iki gün ara ile veya yarım saat sonra sulayabilirsin.Ama öğrenmek isteyen, soru soran çocuğa zamanında yanıt vermelisin. Bilgi gereksimini asla erteleme! Bunun için ilk hedef bir toplumda önce anne olacaklarından dolayı kız çocukların eğitimine öncelik verilmelidir."
Çok mu sıkıldın bebeğim? Bunları sabırla oku!Gelecekte seni yaşam denen büyük bir sınav bekliyor.
İnsanoğlınun var olduğu günden beri yeryüzüne nice Faust'lar geldi, geçti. Şimdi sana oturup tarih dersi verecek değilim. Okulda tarihi sana öğretmenlerin verecek. Her toplum, her ulus, her birey kendi Faust'unu kendi yaratır. Son yüzyıllarda bunlar çoğalmıştır. Neredeyse içimizdeki iyilikler, kötü tarafımızla yok edilmektedir. İyilik ve kötülük içimizde yaşattığımız, birbiriyle daima çatışan iki kardeşler.
Biz senin iyi insan olmanı diliyoruz. İçinde kötülük hiç doğmasın. Dünyamızın iyilere gereksnimi var. Sen de umarım onlar arasında yerini alırsın.

Unutma bebeğim! Kötülüğün dini, milliyeti, cinsiyeti yok. Önemli olan iyiliği ortaya çıkarabilmektir.
İçimizde yaşadığımız iyi ve kötü ikileminde, dış uyarıcılarla etkilenmeden yüzleşebiliyor ve kendimizi tanıyorsak,
Duygularımızı iyi yönetebiliyorsak,
Yalan söylememenin, teşekkür edebilmenin, yardım etmenin bir erdem değil de insanlığımızdan kaynaklanan bir görev olduğunu biliyorsak,
Kabul görmekle, onaylamanın farklılığını fark edebiliyorsak,
Birilerine bağımlı olmaktansa, sevgi ve saygıyla bağlı olmayı ve bu ikisi arasındaki ayırımı biliyorsak,
Öğrenmeyi, ufkumuzu genişletmeyi, olumlu değişmewyi amaç ediniyorsak ve ettiriyorsak,
Hemen her durumda karşımızdakine sempatiyle değil de, empatiyle yaklaşabiliyorsak,
Sağlığımız ve mutluluğumuzdan önce insanlık onurumuzun daha önemli olduğunu biliyorsak,
Özgürlüğümüzü savunuyoruz derken, başkalarının özgürlüğünü kısıtlayıp, haklarını elinden almıyorsak,
İlkelerimizi, fırsatlarımızı ertelemiyorsak,
Düşüncelerimizi kötülükle beslemek isteyenlere hayır diyebiliyor ve karşı koyabiliyorsak,
Bastırılmışlığın kuşattığı eylemlerimizi şiddete dönüştürmüyorsak,
Renklerden griyi de var sayıyorsak,
Varoluş çatışması yaşamıyorsak,
Yetişkin olmayı öğreniyorsak,
Kalıplaşmış düşüncelerden sıyrılabiliyorsak,
Genellemelerden kaçabiliyorsak,
Hırslarımıza kendimize ve başkalarına zarar vermeden ulaşabiliyorsak,
Duygularımızı doyurabiliyorsak,
Kendimizi kontrol edebiliyorsak,
Eleştiriye açık olabiliyorsak,
İletişim becerimizi en iyi şekilde kullanabiliyorsak,
Giysilerimizle değil; beynimizdekilerle ve davranışlarımızla ağırlanıp, uğurlanabiliyorsak,
Aynaya sıkça bakıp, kendimizle yüzleşebiliyorsak,
Karşımızdaki insana selâm ikramlarımızı bir gülümsemeyle sıcak bir şekilde sunabiliyorsak,
İstewmeyi biliyorsak,
Vermeyi arzulayabiliyorsak,
Elimizde olanların değerini biliyorsak....

Neticede Zeyno'cuğum insan gibi insan olmanın bize verilen en büyük dseğer olduğunu keşfetmişsek, dünya insanı olmuşsak, insan olmanın vize gerektirmediğini, bunun için de pasaporta ihtiyacımızın olmayacağını da bilmemiz gerekir.
Bize düşen görev; bu dünyada sadece iyi insanların değil, kötülerinde varlığını kabullenmek ve onları eğiterek, onlarla yaşamayı öğrenmektir.
Kötüler ve kötülük senden ırak dursun........


Tülin DURSUN



1717










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)