
Işık Teoman
Karlı buzlu havalar bizi terk etmeden
Nisan ayı girmeden, karlı buzlu havalar bizi terk etmeden, şöyle bir Abide’ye uzandık. Kütahya’nın Abide ilçesinden söz ediyorum. O kadar yolu ne için gittik biliyor musunuz? MeÅŸe odunu ateÅŸinde tavuk yemeye, hem de son karlı günlerin tadını çıkarmaya.

Abide'de meşe odunu ateşinde tavuk keyfini burada yaptık
Yol arkadaşım Engin Yavuz sabah erken saatlerde beni evin önünden aldı. Hiç oyalanmadan yola koyulduk. Kula’ya kadar mola vermedik. Kula’da bir köy kahvesine girdik kahvaltımızı ettik. Kula’ya gelinir de haftalarca bayatlamayan ekmeÄŸinden alınmaz mı? Hava buz gibi ama biz yine de çarşısında şöyle bir turladık. Odun ateÅŸinde piÅŸmiÅŸ köy ekmeklerimizi aldık. Seçim atmosferinde her yer toz duman ama, sanki Kula’da seçim yok gibi. Belki de bize öyle geldi. Kula’yı, leblebi diyarını geride bırakırken, bu yollardan yüzlerce kez geçip gittiÄŸimizi düşündük.

Kula çayı üzerinde tarihi bir köprü yağışlar yatağı su ile doldurmuş
Artık, virajdan sonra gelecek olan aÄŸacın türünü bile çok iyi biliyoruz. UÅŸak’a girmeden Abide’ye yöneldik. Önce Yenikent geliyor, ardından Abide, KurtuluÅŸ Savaşı’nın yaÅŸandığı en önemli bölge. Yenikent’te küçük bir kaza atlattık. Aracın bozuk olan far lambasını deÄŸiÅŸtirmek isteyen Engin Yavuz, arka tamponumuza kadar yanaÅŸan kamyoneti görmedi ve saÄŸa yanaÅŸmaya karar verdi. Arkamızdaki araç üstüme çıkmadan zor attık kendimizi yolun sağına. Aracın bakımını yaptırdıktan sonra Yenikent’ten çıkış yaptık.

Eski yapılar değerini bilen vatandaşlar bakımlarını iyi yapmışlar
İki-üç kilometre sonra Abide. Meydanı çok küçük. Esnaf da oraya toplanmış zaten. Bakkal, kahvehane, manav gibi satış yapan küçük alışveriÅŸ mekanları bulunuyor. Biz yıllardır meÅŸe odununda piÅŸen tavuk yemek için yol dönüşlerimizde buraya uÄŸruyoruz. İki kiÅŸi tıka basa tavuk yiyoruz karşılığında on lira ödüyoruz. O kadar. Ama çok lezzetli köy tavuÄŸu yediklerimiz. Sürekli gittiÄŸimiz tavukçu kapalıydı. Aynı iÅŸi yıllardır yapan baÅŸka bir mekan varmış yeni fark ettik ve çok ÅŸaşırdık. Tavukçu bizi çok güzel konuk etti. Tavuklarımızı atıştırırken kar yaÄŸmaya baÅŸladı ve dönene kadar da hiç durmadı. Karnımızı doyurduktan sonra mekan sahibini de yanımıza alıp Gediz’e bıraktık ve yönümüzü Emet’e çevirdik.

Örencik beldesinin tek caddesi
Emet’e girmemizle birlikte kar yağışı iyice hızlandı. Örencik beldesine geldiÄŸimizde yağış hızını kesti. Tarihi yapıların çok sayıda olduÄŸu Örencik’te sıcak çaylarımızı içtik, üç çaya 75 kuruÅŸ ödedik. Emekli maaşıyla buralarda insan zengin sınıfına girer. Çavdarhisar yolundan Simav’a yöneldik, önce Gölcük Yaylası’na uÄŸradık. Üzeri karlarla kaplanmış beyaz gelinlik giymiÅŸ gibiydi Gölcük Gölü. Hemen her mevsimde gelip kamp kurduÄŸumuz Gölün karlarla kaplı olması da ayrı bir güzellik katmış bölgeye. Hava kararmaya baÅŸlayınca Simav’a hareket ettik.

Gölcük karlar altında bir başka güzel
Eynal Kaplıcalarına uÄŸradık. Bu arada seralar o kadar çoÄŸalmış ki, yamaca doÄŸru tırmanmaya baÅŸlayacaklar yakında, öyle görünüyor. Simav’dan çıktıktan sonra kar yağışı yine hızını artırmaya baÅŸladı. Aracımızın süratini azaltmak zorunda kaldık. Hava da iyice kararınca ve kar yağışı tipiye dönünce yola 30-40 kilometre hızla devam etmek zorunda kaldık.

Sındıngı'ya kadar uzanan bölgede yoğun kar yağışı altında yolculuk yaptık
Yaklaşık üç saatlik bir yolculuktan sonra Sındırgı’ya ulaÅŸabildik. Sigara dumanından nefes alınamaz hale gelmiÅŸ bir kahvehanede çaylarımızı aceleyle içtik. Bu arada kar yağışı yerini yaÄŸmura bıraktı ve ardından soÄŸuk baÅŸladı. Akhisar üzerinden Manisa’ya ve evimize ulaÅŸtığımızda saat gece yarısına geliyordu. Bir gün içinde çok keyifli saatler ve farklı meteorolojik hava durumları yaÅŸamanın mutluluÄŸu hala beynimin bir kıyısında duruyor.

Engin Yavuz kamerası ile sürekli çekim yaparak güzellikleri yanında götürdü

Simav Gölcük

Simav Gölcük karlar altında

Yol üzerinde kavak ağaçları tomurcuklanmaya başlamış bile

Ayakta kalan tarihi yapılar

Gediz üzerinde tarihi yapılar

Örencik beldesinde tarihi bir yapı ve altında bakkal dükkanı
Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
Nisan ayı girmeden, karlı buzlu havalar bizi terk etmeden, şöyle bir Abide’ye uzandık. Kütahya’nın Abide ilçesinden söz ediyorum. O kadar yolu ne için gittik biliyor musunuz? MeÅŸe odunu ateÅŸinde tavuk yemeye, hem de son karlı günlerin tadını çıkarmaya.

Yol arkadaşım Engin Yavuz sabah erken saatlerde beni evin önünden aldı. Hiç oyalanmadan yola koyulduk. Kula’ya kadar mola vermedik. Kula’da bir köy kahvesine girdik kahvaltımızı ettik. Kula’ya gelinir de haftalarca bayatlamayan ekmeÄŸinden alınmaz mı? Hava buz gibi ama biz yine de çarşısında şöyle bir turladık. Odun ateÅŸinde piÅŸmiÅŸ köy ekmeklerimizi aldık. Seçim atmosferinde her yer toz duman ama, sanki Kula’da seçim yok gibi. Belki de bize öyle geldi. Kula’yı, leblebi diyarını geride bırakırken, bu yollardan yüzlerce kez geçip gittiÄŸimizi düşündük.

Artık, virajdan sonra gelecek olan aÄŸacın türünü bile çok iyi biliyoruz. UÅŸak’a girmeden Abide’ye yöneldik. Önce Yenikent geliyor, ardından Abide, KurtuluÅŸ Savaşı’nın yaÅŸandığı en önemli bölge. Yenikent’te küçük bir kaza atlattık. Aracın bozuk olan far lambasını deÄŸiÅŸtirmek isteyen Engin Yavuz, arka tamponumuza kadar yanaÅŸan kamyoneti görmedi ve saÄŸa yanaÅŸmaya karar verdi. Arkamızdaki araç üstüme çıkmadan zor attık kendimizi yolun sağına. Aracın bakımını yaptırdıktan sonra Yenikent’ten çıkış yaptık.

İki-üç kilometre sonra Abide. Meydanı çok küçük. Esnaf da oraya toplanmış zaten. Bakkal, kahvehane, manav gibi satış yapan küçük alışveriÅŸ mekanları bulunuyor. Biz yıllardır meÅŸe odununda piÅŸen tavuk yemek için yol dönüşlerimizde buraya uÄŸruyoruz. İki kiÅŸi tıka basa tavuk yiyoruz karşılığında on lira ödüyoruz. O kadar. Ama çok lezzetli köy tavuÄŸu yediklerimiz. Sürekli gittiÄŸimiz tavukçu kapalıydı. Aynı iÅŸi yıllardır yapan baÅŸka bir mekan varmış yeni fark ettik ve çok ÅŸaşırdık. Tavukçu bizi çok güzel konuk etti. Tavuklarımızı atıştırırken kar yaÄŸmaya baÅŸladı ve dönene kadar da hiç durmadı. Karnımızı doyurduktan sonra mekan sahibini de yanımıza alıp Gediz’e bıraktık ve yönümüzü Emet’e çevirdik.

Emet’e girmemizle birlikte kar yağışı iyice hızlandı. Örencik beldesine geldiÄŸimizde yağış hızını kesti. Tarihi yapıların çok sayıda olduÄŸu Örencik’te sıcak çaylarımızı içtik, üç çaya 75 kuruÅŸ ödedik. Emekli maaşıyla buralarda insan zengin sınıfına girer. Çavdarhisar yolundan Simav’a yöneldik, önce Gölcük Yaylası’na uÄŸradık. Üzeri karlarla kaplanmış beyaz gelinlik giymiÅŸ gibiydi Gölcük Gölü. Hemen her mevsimde gelip kamp kurduÄŸumuz Gölün karlarla kaplı olması da ayrı bir güzellik katmış bölgeye. Hava kararmaya baÅŸlayınca Simav’a hareket ettik.

Eynal Kaplıcalarına uÄŸradık. Bu arada seralar o kadar çoÄŸalmış ki, yamaca doÄŸru tırmanmaya baÅŸlayacaklar yakında, öyle görünüyor. Simav’dan çıktıktan sonra kar yağışı yine hızını artırmaya baÅŸladı. Aracımızın süratini azaltmak zorunda kaldık. Hava da iyice kararınca ve kar yağışı tipiye dönünce yola 30-40 kilometre hızla devam etmek zorunda kaldık.

Yaklaşık üç saatlik bir yolculuktan sonra Sındırgı’ya ulaÅŸabildik. Sigara dumanından nefes alınamaz hale gelmiÅŸ bir kahvehanede çaylarımızı aceleyle içtik. Bu arada kar yağışı yerini yaÄŸmura bıraktı ve ardından soÄŸuk baÅŸladı. Akhisar üzerinden Manisa’ya ve evimize ulaÅŸtığımızda saat gece yarısına geliyordu. Bir gün içinde çok keyifli saatler ve farklı meteorolojik hava durumları yaÅŸamanın mutluluÄŸu hala beynimin bir kıyısında duruyor.







Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
"Işık Teoman" bütün yazıları için tıklayın...