Felsefe ve İnsan
İnsan sorunu, birçok yönden, dolaylı ya da dolaysız, az ya da çok, bütün bilimleri, sanatın bütün alanlarını, hatta toplam kültür sistemini ilgilendiren bir sorun haline gelmiştir.
Hiç abartmadan, geçen yüzyılın sonlarında insanlar için birçok bakımdan yeni varoluş ve gelişme koşullarının meydana çıktığını söyleyebiliriz. Sözgelimi insanın eskimiş toplumsal örgütlenme biçimlerini, daha yetkin insancıl örgütlenme biçimiyle değiştirme denemesi gibi; ya da çalışma yaşamında meydana gelen değişiklikler, örneğin bilimsel-teknik devrim sürecinde üretici güçlerin gelişmesinin koşulu ve temeli haline getiren bir noktaya ulaşması; insanın doğal çevresiyle ilişkisinde birçok yönden yeni durumların ortaya çıkması; insanın varoluş ve gelişme koşulları ile biyo-sosyal bir varlık olarak yaşamındaki akılcı ve ahlaksal öğelerin önemini arttırmaya yönelik yeni olanakların yakın ilişkisi… vb. gibi.
İnsan kuşkusuz daha önceleri de bir dizi somut bilimin nesnesini oluşturuyordu. Örneğin antropoloji, biyoloji, fizyoloji, pedagoji, etik, tıp vb. Bugünse doğabilimsel bilgiler sisteminde yaşlılık fizyolojisi ve morfolojisi, yüksek sinirsel faaliyetlerin tipolojisi, insan genetiği, somatoloji ve ergonomi, aksiyoloji, heuristik, sosyal ekoloji gibi yeni disiplinler ve akımlar ortaya çıkıyor. Ayrıca sibernetik, enformasyon teorisi gibi teknik bilimler de insan sorununun araştırılmasına etkin bir şekilde katılıyor.
İnsan sorununun araştırılmasında felsefenin ve özgül bilimlerin ilişkisini, bilimci ve anti-bilimci olmak üzere iki karşıt görüş tarzı etkiliyor. Bir yandan özgül bilimlerin elde ettiği başarılar, bu özgül bilimlerin de insanla ilgili felsefi sorunların çözümüne katkıda bulunabileceğine dair pozitivist bir görüşün yaygınlaşmasına neden oluyor, öte yandansa anti-bilimciler bu alanda sadece “katışıksız” felsefi bilgi yöntemlerine izin veriyor ve bilimin sınırlılığını vurgulayarak, onun “gerçek” insan doğasına yabancı ve düşman olduğunu öne sürüyor. Oysa modern felsefi ve bilimsel araştırmalar, bu iki görüş tarzından birinin mutlaklaştırılmasıyla tek yanlı, yanlış bir insan imgesinin doğmasına yol açacak bir tehlikenin baş göstereceğini kanıtlıyor.
İnsan sorununa felsefi yaklaşım, insanı maddi-nesnel yaratıcı varlık olarak niteleyen, varlığının nesnel biçimlerini (ekonomi, devlet, bilim, sanat, din) yaratan faaliyetlerinin ve doğasının tüm yönleriyle araştırılmasını şart koşar. Felsefi yaklaşımın amacı, bu varoluş biçimleriyle öznel insan faktörünün birbirine bağlılığını, göreli bağımsız ama dönüştürücü etkileri açık gerçeklikler olarak insan yaratıcılığının somut tarihsel ürünleri diye göstermektir. Araştırma sürecinde insanın doğası, yaratıcılığının işte bu dışlanmış ürünleri halinde, sosyal ve kültürel eserlerinin somut biçimleri halinde belirir.
Bu nesnel-olanın felsefi açıdan incelenişi de aynı amacı güder: yani insanın yaratıcı olanaklarına, bu nesnel biçimlerin insani kaynaklarına ve varoluş temellerine tanıklık eden faktörleri ve işlevsel yanları ortaya çıkarmak. Buna uygun olarak felsefede insan sorunu, toplumsal gelişimine ve bireysel özelliklerine ait tüm öğelerin birliği içinde ve bunların göz önüne alınmasıyla anlaşılabilir sadece.
Felsefi insan anlayışı, demek ki ne biyolojik ne psikolojik ne de sosyolojik anlayışla karıştırılmalıdır. İnsan felsefi çözümleme bağlamında, bir dizi sosyal-psikolojik özelliklere sahip ampirik bir birey, yaşam koşullarının ve zamanın dışında var olan soyut bir tür olarak yer almaz. Felsefe insanı, türünün genel insani doğası ve uyum içinde belirli tarihsel bir dönemde düşünen ve davranan toplumsal bir varlık olarak ele alır.
Bu anlamda felsefe, insanın yeryüzündeki özel, geçici, özgül ve bu yüzden sınırlı, var olan ve tarihsel olarak geçici durumca belirlenen konumunu değil, genel konumunu, somut durumdaki türe özgü varlığını yansıtan bir insan tasarımı oluşturmaya çalışır. Felsefe, insanda tarihsel olarak gelişen türe özgü özelliğin anlaşılması, kavranılmasıdır; yani bireylerin psikolojik, sosyal ve tarihsel özellikleriyle ve ampirik varoluşunun somut koşullarıyla sınırlı kalmayan, onu tüm insan türünün yetkili temsilcisi haline getiren her şeyin anlaşılması, kavranılmasıdır.
oguzozugul@hotmail.com
|