Felsefe ve İnsan / Oğuz ÖZÜGÜL
Oğuz ÖZÜGÜL

Oğuz ÖZÜGÜL

Felsefe ve İnsan



İnsan sorunu, birçok yönden, dolaylı ya da dolaysız, az ya da çok, bütün bilimleri, sanatın bütün alanlarını, hatta toplam kültür sistemini ilgilendiren bir sorun haline gelmiştir.

Hiç abartmadan, geçen yüzyılın sonlarında insanlar için birçok bakımdan yeni varoluÅŸ ve geliÅŸme koÅŸullarının meydana çıktığını söyleyebiliriz. Sözgelimi insanın eskimiÅŸ toplumsal örgütlenme biçimlerini, daha yetkin insancıl örgütlenme biçimiyle deÄŸiÅŸtirme denemesi gibi; ya da çalışma yaÅŸamında meydana gelen deÄŸiÅŸiklikler, örneÄŸin bilimsel-teknik devrim sürecinde üretici güçlerin geliÅŸmesinin koÅŸulu ve temeli haline getiren bir noktaya ulaÅŸması; insanın doÄŸal çevresiyle iliÅŸkisinde birçok yönden yeni durumların ortaya çıkması; insanın varoluÅŸ ve geliÅŸme koÅŸulları ile biyo-sosyal bir varlık olarak yaÅŸamındaki akılcı ve ahlaksal öğelerin önemini arttırmaya yönelik yeni olanakların yakın iliÅŸkisi… vb. gibi.

İnsan kuşkusuz daha önceleri de bir dizi somut bilimin nesnesini oluşturuyordu. Örneğin antropoloji, biyoloji, fizyoloji, pedagoji, etik, tıp vb. Bugünse doğabilimsel bilgiler sisteminde yaşlılık fizyolojisi ve morfolojisi, yüksek sinirsel faaliyetlerin tipolojisi, insan genetiği, somatoloji ve ergonomi, aksiyoloji, heuristik, sosyal ekoloji gibi yeni disiplinler ve akımlar ortaya çıkıyor. Ayrıca sibernetik, enformasyon teorisi gibi teknik bilimler de insan sorununun araştırılmasına etkin bir şekilde katılıyor.

İnsan sorununun araÅŸtırılmasında felsefenin ve özgül bilimlerin iliÅŸkisini, bilimci ve anti-bilimci olmak üzere iki karşıt görüş tarzı etkiliyor. Bir yandan özgül bilimlerin elde ettiÄŸi baÅŸarılar, bu özgül bilimlerin de insanla ilgili felsefi sorunların çözümüne katkıda bulunabileceÄŸine dair pozitivist bir görüşün yaygınlaÅŸmasına neden oluyor, öte yandansa anti-bilimciler bu alanda sadece “katışıksız” felsefi bilgi yöntemlerine izin veriyor ve bilimin sınırlılığını vurgulayarak, onun “gerçek” insan doÄŸasına yabancı ve düşman olduÄŸunu öne sürüyor. Oysa modern felsefi ve bilimsel araÅŸtırmalar, bu iki görüş tarzından birinin mutlaklaÅŸtırılmasıyla tek yanlı, yanlış bir insan imgesinin doÄŸmasına yol açacak bir tehlikenin baÅŸ göstereceÄŸini kanıtlıyor.

İnsan sorununa felsefi yaklaşım, insanı maddi-nesnel yaratıcı varlık olarak niteleyen, varlığının nesnel biçimlerini (ekonomi, devlet, bilim, sanat, din) yaratan faaliyetlerinin ve doğasının tüm yönleriyle araştırılmasını şart koşar. Felsefi yaklaşımın amacı, bu varoluş biçimleriyle öznel insan faktörünün birbirine bağlılığını, göreli bağımsız ama dönüştürücü etkileri açık gerçeklikler olarak insan yaratıcılığının somut tarihsel ürünleri diye göstermektir. Araştırma sürecinde insanın doğası, yaratıcılığının işte bu dışlanmış ürünleri halinde, sosyal ve kültürel eserlerinin somut biçimleri halinde belirir.

Bu nesnel-olanın felsefi açıdan incelenişi de aynı amacı güder: yani insanın yaratıcı olanaklarına, bu nesnel biçimlerin insani kaynaklarına ve varoluş temellerine tanıklık eden faktörleri ve işlevsel yanları ortaya çıkarmak. Buna uygun olarak felsefede insan sorunu, toplumsal gelişimine ve bireysel özelliklerine ait tüm öğelerin birliği içinde ve bunların göz önüne alınmasıyla anlaşılabilir sadece.

Felsefi insan anlayışı, demek ki ne biyolojik ne psikolojik ne de sosyolojik anlayışla karıştırılmalıdır. İnsan felsefi çözümleme bağlamında, bir dizi sosyal-psikolojik özelliklere sahip ampirik bir birey, yaşam koşullarının ve zamanın dışında var olan soyut bir tür olarak yer almaz. Felsefe insanı, türünün genel insani doğası ve uyum içinde belirli tarihsel bir dönemde düşünen ve davranan toplumsal bir varlık olarak ele alır.

Bu anlamda felsefe, insanın yeryüzündeki özel, geçici, özgül ve bu yüzden sınırlı, var olan ve tarihsel olarak geçici durumca belirlenen konumunu değil, genel konumunu, somut durumdaki türe özgü varlığını yansıtan bir insan tasarımı oluşturmaya çalışır. Felsefe, insanda tarihsel olarak gelişen türe özgü özelliğin anlaşılması, kavranılmasıdır; yani bireylerin psikolojik, sosyal ve tarihsel özellikleriyle ve ampirik varoluşunun somut koşullarıyla sınırlı kalmayan, onu tüm insan türünün yetkili temsilcisi haline getiren her şeyin anlaşılması, kavranılmasıdır.


Oğuz ÖZÜGÜL

oguzozugul@hotmail.com



24 Mart 2009 Salı / 2359 okunma



"Oğuz ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...