Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara Devam!
Yine devam...
Genetiğiyle oynanmış organizma kaosuna devam diyorum zira; Bu konu çok önemli.
Yıllar önce İznik Gölü kenarında, çok uluslu Amerikan firması Cargil'in araziler kapatarak mısır işleme fabrikası kurmasına üç beş çevreci ve aklı başında birkaç milletvekili karşı çıkıp izin iptalleri ile uğraşmışlardı.
Halk o kadar bilgisizdi ki o fabrikanın yapılmasını umut ışığı gibi görmüş, bölgenin gelişmesi için fırsat olarak algılayıp sevinmişti ve arazilerini yüksek fiyatlarla satın alan Cargil'cileri tanrılaştırmıştı. Öyle ya; gelen hizmetti, paraydı, daha büyük plazma televizyondu, son model otomobildi, asfalt geniş yoldu, hamburgerciydi, süper marketti! Halk ne bilirdi İznik gölünün hiç olmadığı kadar kirleneceğini, bölgenin yer altı tatlı su kaynaklarının hızla tüketileceğini, Frankeştayn mısır tohumlarıyla kendi ırkını sabote edeceğini...
Ve ne yazıktır, sadece yeraltı suları ve gölün kirliliği gündemdeydi o vakitler, kimse GDO musibetini bilmiyordu. Ne gelirse başımıza bilgi yetersizliğinden, daha Türkçesi cahillikten geliyor. Ne acaip bir toplum olduk, sağlığımız ve ulusal gıda güvenliğimiz ABD, Dünya Ticaret Örgütü, IMF ve çokuluslu şirketlerin ellerine bırakılmış görünüyor ve üç beş çok sesi çıkan cengaver dışında kimsenin gıkı çıkmıyor!
İstisnalar yok mu? Var elbet, işte size bir mektup. Elektronik posta kutuma gelen Ercan KURTARIR'ın aşağıdaki mektubunu sizlerle paylaşmak istedim.
Merhabalar,
Yerel Tarımsal Üretim kaynaklarımızın iyi korunması, ülkemiz coğrafyasının bize bahşettiği harikulade genetik çeşitliliğin yok edilmemesi – fark edilmesi ve gıdada dışa bağımlılığın tamamen gündem dışı bırakılması kesinlikle GDO’lu tohum ve GDO’lu ürünlerin bu ülkenin tarlalarına ve sofralarına girmemeleri ile mümkündür.
Ülkemizde GDO’ları açık veya gizliden savunan, hatta tarımla ilgili tüm platformlarda bile yer alan ancak GDO’ların nasıl elde edildiğine dair somut bilgileri olmayan akademisyenlerin beklentisi GDO’ların zararlı olduğunu ispatlamamız şeklindedir.
Benim gibi düşünenler (örnek: www.dogader.org) için ise esas, GDO’lu tohumların, bunlardan üretilen bitkiler ve GDO içeren gıda ve yemlerin insan başta olmak üzere canlı sağlığı ve çevreye olumsuz hiçbir etkisinin olmayacağının ispatlanması gerektiği yönündedir.
En basit bir ilaç bile en az on yıl araştırılıp sayısız – tarafsız denemelerden geçmeden piyasaya sürülemiyorken GDO’ları kim araştırdı ? Onları laboratuvar şartlarında üreten tarımsal biyoteknoloji şirketleri.. Zararsızlığını kim iddia ediyor? Yine onlar.
Yani ortada ulusötesi şirketleri ve zengin ülkeleri çok daha zengin, bizim gibi tarımdan güç alan veya tamamen tarıma dayalı ekonomileri daha fakir yapacak sistemli bir gıda tekeli olma planı var, üstelik bu planı yapanlar dünya üzerindeki tahakkümleri ie doğal yaşamın sağlığını hiçe sayıyorken yalanları her gün ispatlanıyor. İlaç kullanılmadan ziraat diyorlar ancak gerçekte asla böyle değil, arıları öldürüyorlar (www.spiegel.de ), terminatör tohumları ile tüm toplumları kendi hırslarının kölesi yapmaya çalışıyorlar, üstelik Türkiye’de şeker pancarına darbe vurulup mısırdan şeker elde edilimi için yapılan tarım arazisi istilası (Cargill meselesi – ortakları GDO’cudur…) ve şeker pancarı üreticilerinin – fabrikalarının yok edilmesi gibi affedilemeyecek eylemleri var. Ve biz hala GDO’nun ne derece çok yönlü bir hainlik olduğunu anlatmakta güçlük çekiyoruz.
Sebebi gayet basit. Kafa bulandırmayı çok iyi beceren okumuş hainlerin başkalarının çalışma ve yayınlarını çalıp derleyerek kendi emeği gibi satması, böylece hem palazlanması hem de prestij(!) sahibi olması, bir yandan da bazı güç odaklarının maşalığını yapıp GDO’ya HAYIR diyen dürüst insanları bilim ve teknolojiye karşı gelmekle itham etmesi.
Eciş bücüş canlıların hatta insanların türemesini, arılar gibi hayatın sürekliliği için vazgeçilmez olan canlıların ölmesini, tarım üretimi dışa bağımlı - doğası katledilmiş zavallı ülkeler ile çevrili bir dünyayı, yani çocuklarınıza bir çöplük bırakmayı istemiyorsanız GDO – Genleri Değiştirilmiş Organizmaları ve bunları savunanları daha da geç kalmadan farkedin ve reddedin.
İyi tarım uygulamaları (GLOBALGAP) ve hatta organik tarım ile kotarılabilecek o kadar güzel bir dünyamız var ki, buna sadece gözünü hırs bürümüş canilerle onların yardakçıları ihanet edebilir.
Sessiz kalmayın dostlar.
Güzel günler,
Ercan KURTARIR
ercankurtarir@mynet.com
|