Prof.Dr.Serkan ODAMAN
TANIMLAYAMADIĞIM ŞEHİR
Çok ÅŸehir gördüm. Yurt içinde ya da yurt dışında. Åžehirlerde nereyi gezmeyi severim biliyor musunuz? Pazarlarını. Kendini ele verir ÅŸehir pazarcıların ve alışveriÅŸ yapanların arasında. Bir yanda benim ülkemin köy pazarları, halden gelmeyen meyvelerin sebzelerin satıldığı, o köylülerin kendine has ÅŸiveleri ve hoÅŸgörüleriyle, gönül zenginlikleriyle emeklerini sundukları köy pazarları, bir yanda Luxembourg’daki, davete gider edasıyla yürünen, çok şık giysilerin giyildiÄŸi, bana rahatsız edici derecede “temiz” gelen pazar yeri.
Bir de kokusu vardır ÅŸehirlerin. Bir yanda Strasbourg’daki beni yiyip bitiren, nedense herkesin hissetmediÄŸi ancak benim ÅŸehri terk etmeme kadar gidecek süreci baÅŸlatan tarif edilmez koku, diÄŸer yanda bu defa olumlu anlamda, tanımlayamadığım Foça kokusu. Bu kadar basit deÄŸil elbette. Evimden çıkıp belediyeye doÄŸru yürürken tam Miço’nun önüne geldiÄŸimde şöyle bir duruyorum. Meydanın kalabalığına doÄŸru ilerlerken tam o noktada bir esinti geliyor. Ardından o esintinin etkisiyle bir koku, deniz kokusu, tekne kokusu, balık kokusu, tümü karışıyor birbirine. Buna bir de rakı kokusu karışıyor, ne demiÅŸti Feride ÇiçekoÄŸlu “Suyun Öte Yanı”nda? Åžu anda yanlış hatırlamıyorsam: “Garson akÅŸam yemeÄŸi hazırlığında, ahtapot salatası, adabeyi buÄŸulama ve mutlaka rakıdır buralarda….”. Celep’te rakı, Foça’da rakı ve yetmiyormuÅŸ gibi Miço’nun önündeki teknelerde rakı. Bunlara bir de bu rakı kokusu karışınca, o koordinattan ayrılmak imkansız gibi oluyor.
İnsanları vardır ÅŸehirlerin. Paris’teki 72 milletten insan bir karakter verir ÅŸehre. İstanbul keza öyledir her büyük ÅŸehir gibi. Bunlar kocaman ÅŸehirler, biz yavaÅŸ ÅŸehri arıyoruz. Foça’nın yavaÅŸ insanlarını. Zaman durmuÅŸ gibi bazen Foça’da. EÄŸer akÅŸam bir çay içmek için yine meydana gelmesem ve orada ışın kılıçlarını almış, bisiklete binen çocukların telaşını ve hareketini görmesem, “tamam“ diyeceÄŸim, “ÅŸu oturan insanların siniri alınmış, bu kadar mı memnun bakılır”. Peki Foça’nın bu imbat insanları, bu yumuÅŸak huylu insanlar, neden yanıbaşımızdaki bir baÅŸka güzel ülkenin insanlarıyla daha yakın olamazlar? Midilli’den komÅŸularımız gelirken ve biz onları zevkle ağırlarken, neden bizler bir bilet kadar yakın deÄŸiliz onlara? Dün itibariyle İzmir-Atina uçak seferleri baÅŸladı, çok şükür ki bu derece yakın olan bir memleketle İstanbul üzerinden iletiÅŸime geçmek zorunda kalmayacağız, onlar gelecekler elbette, peki biz gidebilecek miyiz? Yine vizeler, yine paralar, yine sıkıntılar. Bu nasıl iÅŸ? YeÅŸil pasaportu bile kabul etmeyen komÅŸu.
İlk yazıyı yazmak zordur. Her ÅŸey içinizdedir, dolusunuzdur ve hepsini özenle anlatmak istersiniz. Bunu yaparken de kaptırır gidersiniz. Focafoca.com benim uzun süredir takip ettiÄŸim bir güzel alandı. Åžimdi sevgili Nurdan Çakır TEZGİN’in çaÄŸrısıyla arada sırada sizlerle bu içimdekileri paylaÅŸacağım. Keyifle ve bir Kıyı Egeli havasıyla. MERHABA…
Prof.Dr.Serkan ODAMAN
"Prof.Dr.Serkan ODAMAN" bütün yazıları için tıklayın...
Çok ÅŸehir gördüm. Yurt içinde ya da yurt dışında. Åžehirlerde nereyi gezmeyi severim biliyor musunuz? Pazarlarını. Kendini ele verir ÅŸehir pazarcıların ve alışveriÅŸ yapanların arasında. Bir yanda benim ülkemin köy pazarları, halden gelmeyen meyvelerin sebzelerin satıldığı, o köylülerin kendine has ÅŸiveleri ve hoÅŸgörüleriyle, gönül zenginlikleriyle emeklerini sundukları köy pazarları, bir yanda Luxembourg’daki, davete gider edasıyla yürünen, çok şık giysilerin giyildiÄŸi, bana rahatsız edici derecede “temiz” gelen pazar yeri.
Bir de kokusu vardır ÅŸehirlerin. Bir yanda Strasbourg’daki beni yiyip bitiren, nedense herkesin hissetmediÄŸi ancak benim ÅŸehri terk etmeme kadar gidecek süreci baÅŸlatan tarif edilmez koku, diÄŸer yanda bu defa olumlu anlamda, tanımlayamadığım Foça kokusu. Bu kadar basit deÄŸil elbette. Evimden çıkıp belediyeye doÄŸru yürürken tam Miço’nun önüne geldiÄŸimde şöyle bir duruyorum. Meydanın kalabalığına doÄŸru ilerlerken tam o noktada bir esinti geliyor. Ardından o esintinin etkisiyle bir koku, deniz kokusu, tekne kokusu, balık kokusu, tümü karışıyor birbirine. Buna bir de rakı kokusu karışıyor, ne demiÅŸti Feride ÇiçekoÄŸlu “Suyun Öte Yanı”nda? Åžu anda yanlış hatırlamıyorsam: “Garson akÅŸam yemeÄŸi hazırlığında, ahtapot salatası, adabeyi buÄŸulama ve mutlaka rakıdır buralarda….”. Celep’te rakı, Foça’da rakı ve yetmiyormuÅŸ gibi Miço’nun önündeki teknelerde rakı. Bunlara bir de bu rakı kokusu karışınca, o koordinattan ayrılmak imkansız gibi oluyor.
İnsanları vardır ÅŸehirlerin. Paris’teki 72 milletten insan bir karakter verir ÅŸehre. İstanbul keza öyledir her büyük ÅŸehir gibi. Bunlar kocaman ÅŸehirler, biz yavaÅŸ ÅŸehri arıyoruz. Foça’nın yavaÅŸ insanlarını. Zaman durmuÅŸ gibi bazen Foça’da. EÄŸer akÅŸam bir çay içmek için yine meydana gelmesem ve orada ışın kılıçlarını almış, bisiklete binen çocukların telaşını ve hareketini görmesem, “tamam“ diyeceÄŸim, “ÅŸu oturan insanların siniri alınmış, bu kadar mı memnun bakılır”. Peki Foça’nın bu imbat insanları, bu yumuÅŸak huylu insanlar, neden yanıbaşımızdaki bir baÅŸka güzel ülkenin insanlarıyla daha yakın olamazlar? Midilli’den komÅŸularımız gelirken ve biz onları zevkle ağırlarken, neden bizler bir bilet kadar yakın deÄŸiliz onlara? Dün itibariyle İzmir-Atina uçak seferleri baÅŸladı, çok şükür ki bu derece yakın olan bir memleketle İstanbul üzerinden iletiÅŸime geçmek zorunda kalmayacağız, onlar gelecekler elbette, peki biz gidebilecek miyiz? Yine vizeler, yine paralar, yine sıkıntılar. Bu nasıl iÅŸ? YeÅŸil pasaportu bile kabul etmeyen komÅŸu.
İlk yazıyı yazmak zordur. Her ÅŸey içinizdedir, dolusunuzdur ve hepsini özenle anlatmak istersiniz. Bunu yaparken de kaptırır gidersiniz. Focafoca.com benim uzun süredir takip ettiÄŸim bir güzel alandı. Åžimdi sevgili Nurdan Çakır TEZGİN’in çaÄŸrısıyla arada sırada sizlerle bu içimdekileri paylaÅŸacağım. Keyifle ve bir Kıyı Egeli havasıyla. MERHABA…
Prof.Dr.Serkan ODAMAN
"Prof.Dr.Serkan ODAMAN" bütün yazıları için tıklayın...
