Tülin DURSUN
Gİ-Dİ-YO-RUM İŞTE
Güneş derin uykuda. Az kaldı uyanmasına. İçimde daralmalar, Ay gecede dolaşıyor...
Zorlanıyorum artık bu yaralı yüreği taşımaktan. Yollara daha sert basıyorum. İntikam alıyorum kendimden.
Gücüm yaşamaya değil; yalnızca sevmeye yetiyor. Sevilecek kalmamış, sevilenler erken göçe zorlanmışlar. Yüce yücelendirmiş onları kanatlarıyla...
Bu öykünün sonunu bildiğimden midir bunca aymazlık, bunca yaşama duyarsızlık? Başladım, oynadım; bitiremiyorum. Perde kapanmıyor!
Farkındalıklarımın farkına varmam zamanımı alıyor. Çok geç!
Keşkelere dönüp, bakmayı yasakladım. Ce -cak larla uğraşmıyorum. Meli-malı kuralları gri yerine mor yükledim. Onları sevemedim. Se-sa lar geçmiş oldu.
Bilinmeyen, akla- hayale bile gelmeyen yolların yolcusuyken; gerçeklerin kahramanı olmak yordu beni.
Sen sıcacık koynundayken annenin, ben ağustoslarda buz kestim.
Onlarca yılı ayrı yaşadık aynı evde. Duygularımızı hoyratça savurduk başkalarına; dilimiz kemikleşti, lal olduk...
Sen bana, ben sana ulaşamadık. Odalarımızın rengi ak-kara oldu.
Hiç kimse olamadık birbirimize...
Åžimdi gidiyorum iÅŸte!
Taktım, takıştırdım sevda sözcüklerini yüreğime.
Gidiyorum bak?
Gidiyorum.
Gi-di-yo-rum
İşte...
18 Åžubat 2005 Oberhausen
Tülin DURSUN
"Tülin DURSUN" bütün yazıları için tıklayın...
Güneş derin uykuda. Az kaldı uyanmasına. İçimde daralmalar, Ay gecede dolaşıyor...
Zorlanıyorum artık bu yaralı yüreği taşımaktan. Yollara daha sert basıyorum. İntikam alıyorum kendimden.
Gücüm yaşamaya değil; yalnızca sevmeye yetiyor. Sevilecek kalmamış, sevilenler erken göçe zorlanmışlar. Yüce yücelendirmiş onları kanatlarıyla...
Bu öykünün sonunu bildiğimden midir bunca aymazlık, bunca yaşama duyarsızlık? Başladım, oynadım; bitiremiyorum. Perde kapanmıyor!
Farkındalıklarımın farkına varmam zamanımı alıyor. Çok geç!
Keşkelere dönüp, bakmayı yasakladım. Ce -cak larla uğraşmıyorum. Meli-malı kuralları gri yerine mor yükledim. Onları sevemedim. Se-sa lar geçmiş oldu.
Bilinmeyen, akla- hayale bile gelmeyen yolların yolcusuyken; gerçeklerin kahramanı olmak yordu beni.
Sen sıcacık koynundayken annenin, ben ağustoslarda buz kestim.
Onlarca yılı ayrı yaşadık aynı evde. Duygularımızı hoyratça savurduk başkalarına; dilimiz kemikleşti, lal olduk...
Sen bana, ben sana ulaşamadık. Odalarımızın rengi ak-kara oldu.
Hiç kimse olamadık birbirimize...
Åžimdi gidiyorum iÅŸte!
Taktım, takıştırdım sevda sözcüklerini yüreğime.
Gidiyorum bak?
Gidiyorum.
Gi-di-yo-rum
İşte...
18 Åžubat 2005 Oberhausen
Tülin DURSUN
"Tülin DURSUN" bütün yazıları için tıklayın...
