Gezgenler Heraklia (Bafa Gölü) Kampında
Her günün bayram tatili tadında olması düşleriyle yollara düşüp Bafa Gölü kıyısında Kapıkırı Köyü’nde kampımızı kurduk....
Dağlara, göllere, gökyüzüne hasret.... birkaç karışımsız, ehlisiz, peyzajsız çimlere ayak basmaya hasret.... Ağaç gölgesine, rüzgarda savrulan yaprağa hasret.... Nereye, neden, nasıl koşturduğumuzu düşünebileceğimiz zamanın dinginliğine hasret.... Sessizliğe hasret....
Üç gece evim olacak çadırımı kurdum çimenlerin üzerine... Gökyüzü ile aramda ince bir çizgi... Söğütün gölgesi... Önüm göl manzarası... sağ yanımda bir de nar ağacı.... sol yanım Heraklia'nın surları.... Latmos'un kayalarına sırtımı dayamışım... her yanım arkadaş meclisi....
Üç kayayı az kumsalı liman bellemeyi mi unuttuk nedir?... Tüm kargaşamız – karmaşamız - kavgamız küçük doğal bir yaşam adınaydı oysa.... Ya ezberimiz bozulmakta bu hız çağında yahut biz sığınaksız mı kaldık?....
Kralı çıplak görmedim hiç..... Çıplaklığımızı boyadılar çamurla.... Kraliçeyi de çıplak görmedim hiç.... Sürüp-sürüştürmüş, takıp-takıştırmış ardına gizlenmişti..... Çıplaklığımız mıydı zenginliğimiz yahut giyinikliğimiz mi gizlediklerimiz ?....
Gün yitmekte yapraklar arasında.... Seç beğen yıldızlardan gece boyunca.... Kutup yıldızı her zaman doğru yolu gösterir mi usta?..... Sabah yine doğacak gün....
Kırsal kalkınma söylemlerinin yaygınlaştığı bu günlerde köy turizminin geliştirilmesi de önemli tabii ki... Ama Şirince örneğinde olduğu gibi "köy" yaşamı içinde olduğumuzu hissetmeyi gözardı etmeden.... Emin Amcayla muhabbeti pek bir koyultamadıktan sonra... Köyün alt kahvesinde bağdaş kurup oturduğu o sedirin üzerinde her gelip-geçişte iki laf atıp, bir gülüşmek için tekrar tekrar gitmeli o köye....
Geçen kış Kapıkırı'ndaydım..... Bu amcamın esnerken, uyuklarken, horlarken bilumum fotoğraflarını çektim..... Bu kez uyanık yakaladım, emin olamadım, yine çektim..... Dilerim tekrar geldiğimde tekrar aynı kahvede tekrar esnesin, uyusun..... yeter ki yaşasın.....
Odun ateşinde çelik demlikte çay..... Böylesi keyifleri olan bir toplumda büyümek ne hoş.... İllaki o kahveye gidiliiiiir, herkeslerle selamlaşılıııır, o çay içilir..... Hasbıhal ediliiiir.....
Dilerim olacak..... dilerim tekrar olacak..... Kapıkırı Köyü'nün umutlandıran çözümü aşağıdaki fotoğraftır.....
Seferihisar’ın Bademler Köyü’ndeki köylülerin kurduğu, kendilerinin oyunu sahneye koyduğu, kendilerinin oynadıkları "Tiyatro Grubu" gibi yapılabilirlikleri duydukça "umut" tükenmiyor.....
Teyzemle bir kapı önü muhabbeti ki sormayın.... Yarın sabah (bayramın ilk günü) elini öpmeye gideceğim..... Baklava yemeğe davet etti.... Ben "teyze ben utanırım, ööyle kapıyı çal-ben geldim demeye" dedikçe, o azarlar gibi "kapıcıkta bekleyom bah, sabaya gelesin heeee" dedikçe nasılda sevgiyi hissediyor insan....
Köyün veletleriyle bir futbol maçı yaptık kiii sormayın... Çok hırslılar çooook.... "Pas veriveseneeee, atıvesene, koşuveseneeee" çığlıkları arasında öyle bir kaptırmışız ki kendimizi maça yanlışlıkla galip olduk.... Ertesi gün rövanşa gelecekler bizim kamp alanına.... Bir de tam bizim kale önünde gol pozisyonuna giren arkadaşlarına "gagtırıveseneeeee" diye bağırışmaları var kiiii...... Bizim kaleci de Dilan isminde bir genç kızımız.... Dilan da "Gagtırmayıverin gari leeeen" dedikçe çoook yorulduk çok.... İşte kültürlerin buluşması budur..... Onlar da biz de yorulduk..... Sırada gölde serinlemek var elbet..... Önceleri iç deniz olan, alüvyonlarla göle dönüşmüş yarı tuzlu Bafa Gölü’nde yüzmek pek bir ferahlatıcı.....
Tarihlerce bereketin simgesi olan narı ağacından koparıp yedik.... Kırmızının bereketi nedir beyazın nedir bilemem ama acaip tatlı.....
Gökyüzü, göl, ağaç altı v.s. dedik ya, kamp yaptığım hiçbir yerde hiç bu kadar çeşitlilik arz eden bir doğal zenginlik yaşamamıştım.... 5 M'li, maksili, hiçbir alış-veriş merkezinde bu kadar doğal ürün çeşidi ve hizmet anlayışı yoktur. O kadar yani.....
Gece güvenlikçimiz - gündüz arkadaşımız köpeğimiz....
Alış-veriş arabası yerine güzel gözlü eşşeğimiz.....
Şevki felan hakgetire.... Kumrumuz.....
Hayvanat bahçelerinde karşılaştığımız tavuklarımız.... Üzeri damgasız yumurta menbaımız.....
Benekli kedimiz... seyyar süt üretim merkezi.....
Bafa tropimize çeşni olsun baabından sürüngenimiz....
Köyün en çok şeker hasılatı yapan veleti Muhsin.
Latmos'un surlarında gözetleme kulesi....
İkiz yarımada manzarası....
Manzaranın içerdiklerinden
Güneş çoğu yerde aynı güzellikte batıyor... Güzel görmek istedikten sonra.....
Aracımı her gün yıkamaya-temizlemeye, besleyip-büyütmeye daha çok karar kıldım kiiiii büyüsün ve bir karavan olsun......
Euromos Zeus Tapınağı
Tapınak şirinleri
İasos Müzesi
İasos Meclis Binası
Helen (?) ve Kıyıkıyıcak'lı Müze görevlisinin oğlu
Bir çocuğun gücünün kurgusal belgesidir
Doğadan, tarihe; tarihten günümüze .....
Suyuna karışacağımız bir çok deniz
Yürürken kendimizi bulacağımız bir çok yolumuz var.....
Yollarda buluşmak üzere hoş kalın....
www.gunduzakagunduz.com
|
