PUERTO MADRYN
Bendeniz Patogonya yollarında. Tuhaf bir duygu. Dünyanın köşesine gidiyorum! Gitmeden önce hayal etmesi bile zordu!
Buenos Aires'ten yaklaşık yirmi saatlik bir yolculuktan sonra Puerto Madryn'e geldim. Otobüs çok rahattı. Adeta yataklı bir otobüs! Bu uzun yolculuktan sonra şehri keşfetme isteğim yorgunluğumu unutturdu. Burası sessiz ve sakin bir yer izlenimi yarattı. Patogonya'daki ilk durağım olan Puerto Madryn'deydim. Ancak etrafta bana pek de heyecanlandıracak bir şey yokmuş gibi gözüktü.
Puerto Madryn, 1886 yılında İngiltere'nin Galler bölgesinden gelenlerin keşfettiği Patogonya'da bir liman şehri. Bölgenin önemi barındırdığı farklı türdeki hayvanlardan kaynaklanıyor. Şehre yaklaşık 120 kilometre uzaklıktaki Peninsula Valdes Yarımadası üzerinde büyük bir milli park "Reserva Faunistica Peninsula Valdes" var. Bu park, deniz aslanları, fok ve penguenleri ile mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri. Darwin'in ayak bastığı yerlerde onun izini sürmek üzere yoldaydım.
Bu fotoğrafı, Puerto Madryn'de okyanus kıyısından çektim. Deniz kahverengi gözüküyordu. Işık ilginçti. Kumsal öylesine genişti ki deniz bana uzaktaymış duygusu uyandırdı.
Puerto Madryn'den
Puerto Madryn ve çevresi yarı çöl özelliğine sahip bir bölge. Peninsula Valdes yarımadası çok sıcaktı. Bunun yanı sıra çok rüzgar vardı. Fotoğraf makinemi elimde tutmakta zorlanıyordum. Bu yarım adada üç farklı gözlem noktası var. Bu gözlem noktalarından, deniz aslanlarını, fokları ve penguenleri izlemek mümkün. Bütün bu sevimli yaratıklar koruma altında oldukları için ancak yüksekten izlenebiliyor. Deniz aslanlarını izlerken bebeklik döneminin türlere göre çok da farklılık göstermediğini düşündüm. Yavru olanlar gerçekten çok sevimli idiler. Biz yaklaşık bir saat kaldık orada. Rüzgar ve güneş benim tüm enerjimi aldı.
Peninsula Valdes'de rüzgarla mücadele ederken... İlk defa bir kum fırtınasına tanık oldum.
Peninsula Valdes, Unesco tarafından dünyanın en değerli ekolojik alanı olarak ilan edilmiş. Mevsime bağlı olarak buraya bir çok hayvan gelip gidiyor. Bu yarımada, penguen, balina, özel bir yunus türü ve daha bir sürü hayvan için mevsimlik barınak oluyor.
Yalnız ve gururlu.
Denize sırtlarını dönmüşler belli bir nizam içinde sessizce bekliyorlardı. Bilmiyorum ne için? :))
Puerto Piramides, Peninsula Valdes üzerindeki tek yerleşim yeri. Birkaç kalınacak yer ve kafeden oluşan bu küçücük yerleşim yeri, balinaları izlemek için ziyaret edilmekte. Fakat benim gittiğim dönemde balinalar başka yerlere göç etmişlerdi. Haziran ayından Aralık ayının ortasına kadar balinalar bu bölgeyi mesken ediniyorlarmış.
Puerto Madryn ile ilgili diğer bir gözlem yerleşimle ilgili. Ben hayatımda gezmesi bu kadar kolay bir şehir görmedim. Caddeler, kareler halinde yerleştirilmiş. Bu küçük kentin içinde ilgimi çeken tek şey dağ malzemeleri satan dükkanlar oldu. Dünyanın ucuna doğru yol alırken bundan sonraki durak El Calafate, buzullar bölgesi.
Mart 2009