TORRES DEL PAİNE
Torres Del Paine, Puerto Natales'e yaklaşık iki saat mesafede bir milli park. Orman, göl, dağ, buzul... Neyle karşılaşırsanız karşılaşın büyülenmemek olanaksız.
Paine adı verilen dağ silsilesinin parka adını veren kuleleri. "Torres" İspanyolca’da "kule" anlamına gelmekte..
Bu park 1959 yılında milli park, 1978 yılında da Unesco tarafından "International Biosphere Reserve Network" olarak açıklanmış. Patagonya And Dağları’ndan bağımsız bir dağ grubu oraya adını vermiş. Üç kuleden oluşan bu dağ silsilesi iki boyutluymuş gibi gözüküyor. Büyüleyici bir görünümleri var. Karşısında dururken bile bu dağ silsilesinin gerçek olduğuna inanmak çok güç.
Gökyüzünü delen dağlar. Hiç bu kadar güzelini görmemiştim. Yalnız ve güçlü!
Büyüklük insanın aklına -en azından benim aklıma- estetik getirmez. Bu dağ silsilesi, büyük ama bir o kadar da kadar zarif. Gökyüzüne doğru sanki geriniyorlar. Anlatması çok zor. Ben çok etkilendim.
Magmadan meydana gelen bu dağ sırasının oluşumu peri bacalarının oluşumuna çok benziyor. Suyun ve rüzgarın aşındırması ile aldıkları biçim bana iki boyutluymuş duygusu verdi. Bu duygu da beni gerçeklikten uzaklaştırdı. Bu muhteşem park, Şili Devleti tarafından çok sıkı korunuyor.
Puerto Natales’de yaşayanlara ciddi bir iş imkanı doğuran bu parkta her türlü hizmetin çok pahalı olduğunu da söyleyebilirim. Torres Del Paine’de çok sayıda, zorluk dereceleri farklı olan yürüyüş parkuru var. Bunlardan en popüleri “w circut” diye adlandırılan parkur. Ben w’nun dörtte birini yaptım.
Bu milli parkta, mikro düzeydeki iklim değişikliğinden dolayı flora ve fauna çeşitlilik gösteriyor. Bu da çok heyecan verici. Yürüyüş boyunca büyük dağ silsilesi hep bize eşlik etti. Sanki bizi korumak istercesine! Çok sayıda gölün ve buzulun olduğu parkta daha uzun zaman geçirmeyi fazlasıyla isterdim. Bir rüyaydı orada olmak.
Torres del Paine'de kalmanın iki yolu var. Biri belirtilen kamp yerlerinde kamp yapmak, diğeri hostel benzeri yerlerde kalmak. Biraz daha lüks isteyenlere bu hostelleri öneririm ama çok pahalı olduğunu da ilave etmeliyim. Lüks deyince aklınıza neler getiririm bilmiyorum ama... Bu hostellerde, koğuşlarda ancak uyku tulumu kiralayarak uyunabiliyor. Ayrıca hostelin lokantasından da yararlanmak mümkün.
Torres Del Paine'de parkurlar arasında istasyonlar var. Parkuru öyle güzel organize etmişler ki her istasyona bir kez uğrayarak bu rotayı tamamlamak mümkün. Bazı istasyonlarda hostel ve kamp yeri bazılarında ise sadece kamp yeri var. Herkesin yükünü taşımak zorunda olması işin ceremesi. Ben Puerto Natales'te kaldığım hostelde yükümü bıraktım. Sadece yiyeceklerimi, çadırımı ve uyku tulumumu taşıdım.
Puerto Natales’e ilk geldiğimde kamp malzemem yoktu. Bunu nasıl organize ederim diye biraz tasalanmıştım. Ama her şeyin çok kolay organize edildiğini bir iki gün içinde anladım. Çadırdan kaşığa kadar her şeyi kiralama imkanı var. Puerto Natales sırt çantalıların önemli bir durağı. Bu kasabadaki pek çok yer sırt çantalılara hizmet vermek için sanki yarış içindeydi. Puerto Natales'de, doğada yapılan her türlü aktivite için gerekli malzemeyi bulmak mümkün. Bu işler için seyahat acentelerine gitmek yerine, kalınan hostelden çözüm bulunması daha akıllıca. Çünkü gerçekten çok yardımcılar. Ben kaldığım hostelde tanıştığım Fransız çiftle çadır kiraladım. Böylece bu turu daha ucuza getirme şansım oldu. Birbirimizi hiç tanımadan ortaklık kurduğum Claudie ve Laurent’le de çok iyi vakit geçirdim.
Claudie, Laurent ve bendeniz.
Yeni insanlarla tanışmak yolculuğun en keyifli yanlarından biri. Yeni insanlar tanıyor ve geride bırakıyorum. Bu herkes için böyle. Kimileri ile ilişkiyi sürdürmek üzere ilk adım atılmış oluyor. Dünyanın dört bir yanından insan tanımak büyük bir zenginlik.
Parkta karşılaştığım evli Fransız genç çiftten de söz etmek isterim. Onlar işi bırakarak dünya turu yapmaya karar vermişler. Elbette, öncesinde tüm hazırlıklarını yaparak. Bir yıldır seyahat ediyorlarmış. Bu genç çift, dünya haritası üzerinde zikzak çizmişler. Son durak Güney Amerika. İnsanın, hayallerinin peşinden gitmesi ne kadar güzel. Hem de çift olarak!!!! Bu da bana bir filmi hatırlattı “Hayallerinin Peşinde / Revolutunary Road”
Orada hayalleri olan ama bu hayallerin peşinden gidemeyen bir çiftin hikayesi vardı. Hayallerimizi gerçekleştirmekte para hep görünen engeldir. Öyle değil mi? Belki de gerçek engelleyici bizleriz. Ne dersiniz?
Bu son birkaç cümleyi yaklaşık altı aylık seyahatimi tamamladıktan sonra yazıyorum. Bu yolculuk sırasında birçok etkileyici yere gittim. Bunların arasında Macchu Pichu da vardı. Beni en çok etkileyen yer TORRES DEL PAİNE! Yolumu bir kez daha düşürmek isterim.
Nisan 2009