CHİLOE
Chiloe, Şili'nin en büyük adası. Çok yağış alan bu ada gerçekten çok yeşil. Ada üzerinde birkaç büyük yerleşim yeri ve etrafında çok sayıda küçük ada var. Ancud ve Castro benim ziyaret ettiğim iki büyük şehri. Tipik bir taşra.
Bu yeşilliğin içindeki rengarenk evler gerçekten çok sevimli. Fotoğraflarda çok güzel çıkan bu evler aslında birer gecekondu. Evler tahta ayakların üzerine oturtulmuş. Renkleri olmasaydı geride ne kalırdı bilmem! Karadeniz duygusu var burada.
Castro'nun renkli evlerine gelince. Oyuncak gibi olduklarını söylemek fazla olmaz. Okyanus kıyısında olanlar yüksek ayaklar üzerine oturtulmuş. Hayatımda hiç görmediğim bir gelgit olayına tanık oldum. Sabah suyun içindeki evler öğleden sonra karadaydı. Sabah yüzen kayıklar da öğleden sonra karaya oturmuştu. İlk defa gördüğüm için beni heyecanlandırdı.
Chiloe Adası, ahşap kiliseleri ile ünlenmiş. Yüz yıllık belki daha eski ahşap kiliseler var burada. Evlerin geniş pencere içlerinde dini objeler dekoratif eşya olarak çok sık kullanılmış. Her izole yerde olduğu gibi inanç sığınılacak birkaç şeyden biri sanırım.
Ahşap Kiliseler içinde en ünlü olanı Castro'daki iki kuleli kilise
İki kulesi olan kilisenin dışı kadar içi de çok etkileyici. Her şey ahşaptan yapılmış. Kolonlar, tavanlar... Müthiş bir işçilik. Daha önce Avrupa'da gördüğüm kiliseler kadar süslü değil ama çok etkileyici. Bu ağacın sıcaklığı olsa gerek. Bir başka not burada evlerin tavanları ve duvarları ahşap. Tek bir yerde soba yanmasına rağmen odalar soğuk değil.
Bu kiliseleri, yerli ve Avrupa’dan gelenler birlikte oluşturmuşlar. Chiloe adasının ziyaret edilmesinin nedeni çoğu zaman bu kiliseler.
Chionchi adasındaki kilise. 1700'lerde inşa edilmiş.
Buradaki ilginç şeylerden bir diğeri duvar resimleri. Çok renkli, çok yaratıcı. Kasabanın yaşayan bölümü gerçekten iç karartıcı. Burayı cazip hale getiren bu resimler.
Doğa çok güzel, kesif yeşilin içindeki eften püften renkli evler, insana masal kitaplarındaki çizimleri hatırlatıyor. Hani iç ısıtan. Evler bu coğrafyaya ait. Şimdiye kadar gördüklerim sempatikti ancak bende gecekondu duygusu yarattı.
Adanın geçim kaynağının çoğunluğunu balıkçılık oluşturuyor. Son derece değişik balıklar gördüm. Ama en gözde olanı benim sevmediğim somon balığı. Ayrıca midyelerin içini kurutarak ipe diziyorlar. Bunlar çorba yaparken kullanılıyorlar. Bu kurutulmuş midyelere limon ya da benzeri soslar katarak salatasını da yapıyorlar. Bana çok kötü göründü.:((
Kırmızı olanların dışındakiler kurutulmuş midye içleri.
Adanın cazibesinin bir başka nedeni deniz ürünleri. Fiyatlar, Türkiye fiyatları gibi. Arjantin'den pahalı. Yaklaşık 10 Amerikan Dolarına balık, salata, bir bira ya da bir kadeh şarap içmek mümkün.
Tütsülenmiş somonlar
Burada yaşayanlara gelince... Giyim, kuşam ve davranış biçimleri ile çok tanıdık. Gençler arasında convers giymek burada da çok popüler. Ergenlere gelince her yerde aynılar. Ağı düşük pantolonlar, zincirler, küpeler... Davranışları, pek çok yerde tanık olduğumuz gibi rahatsız edici! Bunun adı küreselleşme olmalı. Etiketleri aynı! Bu küçücük yerleşim yerinde bunu görmek şaşırtıcı aslında!
Bir başka gözlem kadınların dişlerindeki küçük altınlar. Altın diş gibi ama daha küçük. Birkaç kadında aynısını görünce onun da buraya ait bir özellik olduğunu düşündüm. Buradaki yerlilerin alışkanlıklarından gelmiş olmalı. Şili'de yirminin üstünde yerli grup var. Yerliler yaklaşık nüfusun %5’ini kapsıyor. Bu nüfusun içinde de yaklaşık %80’ini Mapuche'ler oluşturuyor. Uzun yıllar mücadele etmişler. Sonunda kendi topraklarında azınlık olarak yaşamlarını sürdürmeyi kabullenmişler.
Müzenin bahçesi.
Bugün tam dağılma saatinde okulun önünden geçiyordum. Çocukların ellerinde çok iyi bildiğim el işi çalışmaları vardı. Dünyanın öbür ucunda bunları görmek ilginç geldi. İnsan aklı ortak! Nerede olursan ol!
Bir başka gözlem de Arjantinli Şililiyi; Şilili Arjantinliyi Bolivyalıyı...... sevmiyor. Hani Kayserili iyidir öbürü kötüdür gibi.. Ülkelerin birbirine geçişi çok kolay olmasına rağmen birbirlerinden çok hoşlandıkları söylenemez.. "Bu milliyete değil kişiliğe bağlıdır" dediğimde kabul ediyorlar. Bana sorarsanız Arjantinliler daha güler yüzlü!
Adadaki hediyelik eşya dükkanlarına göz attığımda doğruyu söylemek gerekirse aklımın kaldığı bir şey olmadı. Amasra tarzı hediyelik eşya dükkanları. Hasır sepetler, hasırdan yapılmış kuşlar, hayalet ve cadı hikayeleri ile ünlenmiş bu adada cadı süpürgeleri, tahta yakılarak yapılmış dekoratif eşyalar, hediyelik eşya olarak satılıyor. Görmek sevimliydi.
Meşhur cadı süpürgeleri. Kim alır ki! Adanın yerlisi almayacağına göre...
Taşımak için de büyük görünüyorlar:))
Kaldığım hostelin sahibi Magdelan'ın mutfağı
Nisan 2009
Hostal San Sebastian, Erra Zurriz 301, 6000 Şili Pesos