Ceviz Kıralım!
Cevizin girdiği eve, domuz değil dinozor gribi bile giremez!
Taze cevizin son demlerindeyiz, diyeceksiniz ki niye son demini bekledin bu yazacakların için, haklısınız. Ne deseniz haklısınız geciktiğimin farkındayım. Ceviz kırmakla meşguldüm gibi yanıtı kabul etmeyeceğiniz için. Kırdığım cevizleri nasıl kullandım, ne gibi yeni keşiflerde bulundum buradan paylaşayım da, biraz olsun kendimi affettireyim.
Taze ceviz denilen ceviz türü, bildiğimiz kuru cevizin henüz kurumaya fırsat bulamamış halidir, ağzınıza attığınızda hafif mavru ve dili uyuşturan bir tat verir, çiğnerken daha elastıki bir kıtırlığı vardır ve çiğnedikçe süt gibi beyaz bir sıvıya dönüşür. Kurumuş cevize göre kalorisi ve yağ miktarı daha düşüktür. Bir adet orta boy taze ceviz 20-22 kaloridir. Ağustosun ortasından itibaren ekim ayı sonuna kadar hatta bazı bölgelerde kasımı da bulan bir hasat dönemine sahiptir. Ceviz, aslında ceviz ağacının meyvesi olarak geçer literatürümüzde ama, meyveden ziyade kuruyemiş olarak biliriz biz onu.
Benim derdim illa ki tazesinde. Ahh her şeyin tazesi körpesi sevilmez mi zaten!
Temmuz ayıyla başlayan taze nohut, taze badem, taze fındık serüvenimizin nihayetinde taze cevizle ödüllendirilmek benim gibi gırtlağına düşkünleri nedense pek sevindirir. Kuruyemişlerin henüz tazeykenki hallerini pek sevdiğimden, biraz hile yapıp taze cevizi kabuğuyla ıslatarak buzdolabında saklıyorum ki dışarıda kalıp çabuk kurumasın!
Cevizin insan sağlığına pek çok yararı var.
Son yıllarda popülaritesi yüksek çoklu doymamış yağ asitleri olan Omega 3 ve Omega 6' yı bol miktarda içermesiyle, ceviz başımızın tacı olarak hak ettiği yerde midir bilemiyorum ama; Omega 3 ve 6'ları bünyesinde barındıran besin yardımcısı takviye tabletler yüksek ücretlerle peynir ekmek gibi satılmakta. İnsanları anlamak zor! Her gün düzenli olarak o tabletleri bir bardak suyla yutmayı unutmazlar ama; üç adet ceviz, bir iki kayısı, üç beş badem gibi doğal antioksidanları kullanmayı eziyet sayarlar!
Oysa ki, cevizin gerçek faydaları idrak edilmiş olsaydı insanlar onu hiçbir öğününden uzak tutmazlardı. Cevizin insan beynine olan benzerliğinin farkındasınızdır. Tabiatta birçok meyve sebzenin fiziki yapısı, insan vücudundaki bazı organların fiziki yapısıyla bire bir benzerlik gösterir zaten, bu bana oldukça düşündürücü gelmiştir ve sorgulamama neden olmuştur. Cevizin insan beynine bunca benzerliği bize ne söylemeye çalışıyor acaba?
Cevizin fizyolojik yapısının benzerliğinin yanı sıra içeriğindeki vitaminlerle de beyin dostu olduğunu ben bilmiyordum yeni öğrendim. Ceviz, dışındaki yeşil kabuğu ile kafa derisini, sert kabuğu ile kafatasını, içindeki ince zar ile beyin zarını, meyvesi ile de beynin şeklini adeta bire bir yansıtıyormuş meğer!
Şekli ile beynin küçültülmüş bir modeli olan cevizin, Omega 3, Omega 6, A, B ve E vitaminleri ve folik asit ile lif yönünden zengin olmasının yanı sıra, gümüş iyonları beyin sağlığının koruyucusuymuş. Ceviz, beynin ihtiyacı olan gümüş iyonlarını içeren tek meyvedir diyor uzmanlar. Buyurun bakalım!
Ayrıca ceviz; kanın pıhtılaşmasını önleyip kan dolaşımını ve antialerjik özellik gösterip karaciğer fonksiyonlarını da düzenliyormuş, serum kolesterolünün azalmasını sağlayıp bağışıklık fonksiyonlarını da koruyup anormal antikor oluşumunu engelliyormuş. Taze ceviz, bütün bu faydaların en üst seviyesindeki halidir ve taze olarak tüketileceği süre azdır. İster taze ister kuru haliyle tüketelim ama mutlaka her gün soframızda cevize yer verelim. Cevizi kuruyemiş olarak tüketebileceğimiz gibi, yemeklerimizde, pilav, salata, sandviç, tatlı ve meyve salatalarımızda da zengin kullanım alanları yaratabiliriz.
Bir şölendir güz kahvaltılarımız bizim
Sabahları gözümü açtığım gibi, önce çiğ düşmüş sonbahar havasını koklarım verandama çıkıp, sonra havhavım Reis'le hasbihal ederiz birazcık ve hemen ardından ocağın üzerine oturturum emektar közleme tavamı.
Kırmızı, salçalık biber denilen yağ biberlerinden iki üç tanesini bırakırım tavanın üzerine ve taze taze közlerim, hemen üç beş tane taze cevizimden kırıp aceleyle ayıklarım. Çay demlenip kahvaltı masası hazır olduğunda ceviz, kırmızı biber ve beyaz peynir saltanatı artık başlayabilir. Bir de güz mevsiminin taze yapılmış salçalarının bu kahvaltıya eşlik ettiğini düşünebiliyor musunuz...
Muammara da yaptığım olur ama, çoğunlukla konuğum yoksa öyle alengirli işlere girişmem, ben çıplak tatları severim. Cevizi ve biberi ayıklayıp olduğu gibi iki dilim kepek ekmeği arasında beyaz peynirle bütünleştirmek nasıl oluyor bilir misiniz? Ekmek dilimlerinin arasına ister biber közlemesi ister taze biber salçası koyun zevkinize kalmış. Haa biraz da yeni sızılmış zeytinyağı damlatırsanız ekmeğinizin üzerine, aile efradınızın hane-i barkına domuz gribi değil dinozor gribi bile giremez vallahi!
Elbette bu anlattıklarımı çeşnilendirmek mümkün. Biraz kekik, biberiye, nane gibi baharatlardan da, taze yeşil çekiçke zeytininden de ekleyebilirsiniz ekmeğinizin arasına.
Domates, maydanoz, marul, roka, salatalık çeşitleriyle pek yakışıyor ama ikindi kahvaltısı yada hafif akşam yemeği öğünü olarak daha uygun gibi sanki. Bütün bu ekmek arası hikayesinin içine ceviz parçalarını daha da ufaltıp dövülmüş olarak da koyabilirsiniz. Kuru cevizi döverek kullanıyorum ama tazesi illa da parça halinde kıtır kıtır olmalı...
Çayınız nerede?
Bir de patlıcan közlemesiyle yaptığım bir lezzet var ki eminim biliyorsunuzdur. Patlıcan, kırmızı biber közlenip incecik kıyılarak bir diş sarımsakla iyice dövülür. Bu karışıma azar azar sızma zeytinyağı ilave edilir tıpkı mayonez yapar gibi. Sonra yedi sekiz kadar cevizin dövülmüşü ve istenilen baharatlar sırasıyla ilave edilir. Özellikle kimyon ve nane pek yakışır. Birer yemek kaşığı ev yapımı biber ve domates salçaları da konursa daha güzel olur. Hem kahvaltılık, hem mezelik...
Kırmızı biber ve ceviz ile yapılacaklar bitmez. Bu ikiliye zeytinyağı ve peynir ilave ettiğinizde hayal gücünüz sizindir artık. İster makarnalarda, ister kreplerinizde, kanapelerinizde, ister köftelerinizin yanında, nasıl isterseniz öyle. Afiyet olsun...
www.ascifok.com
|