BİRAZ ADRENALİN
“Death Road” Ölüm Yolu ya da Yungas Yolu adı verilen yol, 1995 yılında "Inter American Devolopment Bankası" tarafından dünyanın en tehlikeli yolu olarak ilan edilmiş. Bu yol, 1930 yılında Choco savaşı sırasında Paraguaylı mahkumlar tarafından inşa edilmiş. Death Road, kuzey Bolivya’nın Amazon bölgesine açılan birkaç rotadan biri. Bu yolun en tehlikeli kısmı 64 kilometre.
Sıra benim deneyimime geldi. Buraya gelmeden önce böyle bir rota olduğunu biliyordum. Gitmeyi hiç düşünmemiştim. Bana gereksiz bir macera gibi gözükmüştü. La Paz'dan bu yola bisiklet turları düzenleniyor. Adı da “gravity asisted riding on a bcyle”. Bu adın verilmesinin nedeni çoğunlukla yokuş aşağı gidiliyor olması. La Paz’da yükseklikle ilgili ufak tefek problemler yaşıyordum. Bir de böyle bir maceraya kalkışmak sorun yaratabilirdi. Ancak birkaç gün sonra yavaş yavaş bu turla ilgilenmeye başladım. Kaldığım hostelde nerdeyse herkes bu tura katılıyordu. Konuştuğum birkaç kişi zor olmadığını söyledi. Onların çok genç olduğunu unutmamam gerekiyordu. Benim de çok genç olmadığımı.. Ayaklarımın altı karıncalanmaya başlamıştı. Bu noktada farklı seyahat acentelerine gidip hem fiyat almaya hem de benim için uygun olup olmadığını sorgulamaya başladım. Konuştuğum kişilerin hepsi kolaylıkla yapabileceğimi söylediler. Evet artık kararımı vermiştim. Gidecektim!
Ancak vücudumu yüksekliğe hazırlamak için biraz daha zamana ihtiyacım vardı. Tüm gerekenler yapıldı. Güvenilir olduğunu düşündüğüm bir turizm şirketinden yerimi ayırttım. Doğru şirketi seçmek çok önemli. Fiyatlar çok değişken. Fiyatlar arttıkça kalite de artıyor. Yer ayırtmadan önce “kaç rehberin olduğunu”, ”bisikletlerin süspansiyon sistemini olup olmadığını” sormak çok önemli. Ben de bu bilgileri bu tura daha önce katılan insanlardan öğrendim. Bu bilgiler doğrultusunda kendimce uygun şirketi seçtim. Merak edenlere bir günlük tur 50 US$. Elbette bir gün boyunca bisiklete binilmiyor. Bisikletli kısmı yaklaşık üç saat. La Paz’a gidiş dönüş, kahvaltı ve yemek molaları derken tur bir günü kapsıyor.
Heyecanlı gün gelmişti. Karmaşık duygularla sabah erkenden hostelden ayrıldım.
Bir yandan heyecan duyuyor bir yandan korkuyordum. La Paz’a yaklaşık bir buçuk saat mesafede başlama noktasına geldik. Grubumuz içinde benim yaşımda insanların olması beni bir ölçüde rahatlattı. Neye yarar ki! Öyle bir yerde her koyun kendi bacağından asılır!
Giysiler, kasklar, eldivenler verildi. Sıra bisiklet seçimine gelmişti. Kendime uygun bisikleti seçtim. Bizden önce gelen grupların heyecanla yola çıkışını izliyordum.
Evet ve sonunda yoldaydım. Frenleri sıkıca tutarak yavaş yavaş yokuş aşağı kendimi bıraktım. İlerledikçe kendimi güven içinde hissetmeye başladım.
Diğer bisikletliler rüzgar hızı ile yanımdan geçiyordu. Bir yandan da fotoğraf çekiyorlardı. Gerginliğimi azaldıkça hızım artıyordu. İlk mola yerine vardığımda kendimi kuşlar gibi hafif ve eline sevdiği oyuncağı verilmiş çocuklar gibi mutlu hissediyordum. Fakat bu yolun en kolay bölümüydü. Yol asfalt olduğu için sorun yoktu. Trafik vardı ama çok yoğun değildi. Önüme bakmaktan manzarayı kaçırıyordum. Ancak durduğumuz zaman bu nefes kesici manzarayı izleme fırsatım oluyordu ama bu seferde gelecek parkurun nasıl olacağını düşünmekten kendimi alamıyordum. Grubun önünde ve arkasında rehberlerimiz vardı. Onlar bizi izlerken bir yandan da bizi fotoğraflamaya çalışıyorlardı.
Sonunda yolun ilk bölümünü bitirmiştik. İkinci bölüm en tehlikeli olan kısmıydı. Buna ilaveten asfalt değildi. Bu ikinci kısım kısa süre önce milli park olarak ilan edilmiş. Trafiğin olmadığı bir yoldu. Sadece bizi arkadan izleyen tur arabaları vardı. Yorulduğumuz ya da korktuğumuz da arabaya binme şansımız vardı. Bu oldukça rahatlatıcıydı. Yolun tehlikeli kısmında ilerlemeye başladım. Yol gittikçe daralıyordu. Yolun bir tarafı dağ diğer tarafı ise derin bir vadiye açılıyordu. Vadinin derinliğinin 3800 metre olduğu söylendi. Burada çok sayıda insanın öldüğü de belirtildi. Yolun tehlikesi arttıkça çekiciliği de artıyordu. İnanılmaz bir güzellik. Çok değişik bir bitki örtüsü, benim için çok heyecanlı olan bu bisiklet üzerindeki yolculuğu unutulmaz kıldı.
Yavaş yavaş kazandığım güvenimi kaybetmeye başlamıştım. Rehberimiz arabaya binmemi önerdi. Yol daraldığı gibi dağdan gelen küçük şelaleler, yolun ıslanmasına buna bağlı olarak kayganlaşmasına neden oluyor. Bu noktada arabaya bindim yoksa risk alacaktım.
Bir süre araba da gittikten sonra yol genişleyince tekrar bisiklete bindim. Turu keyifle bitirdim. Biraz yorucu biraz ürkütücü ama kesinlikle değen bir turdu. Sonunda Corocio adlı kasabaya vardık. Bu kasabanın yüksekliği 2000 metreden az. Dört bin metrenin üzerindeki bir yükseklikten 2000 metrenin altına gelmiştik. Adeta bu yolculuk boyunca dört mevsimi yaşamıştık. Sonunda ödülümüz, Karadeniz duygusu yaşatan sıcak bir kasabaydı. Lezzetli bir yemekle turu tamamladık. La Paz’a yeni açılan başka bir yoldan döndük. Uzaktan geçtiğimiz yola bakınca gerçekten ürkütücüydü!
Haziran 2009
|