TİTİKAKA
Titikaka Gölü kıyısına kurulmuş Copacabana’da, köylülerin hükümeti protesto etmek için yolları kapatması nedeniyle düşündüğümden fazla kaldım. Sevimli bir kasaba olduğunu söylemek mümkün. Ancak yüksekliğin beni çok yorduğu. Bunu çok kereler yazdım sanırım. Göl manzaralı otelim önce çok cazip gelmişti. Sonrasında otele gitmek için çok az tırmanmak bile eziyet vericiydi. Manzara yerine daha düz ayak bir yeri tercih ederdim ama artık yapacak bir şey yoktu. Neyse üç gün Copacabana’da bekledikten sonra mutlu haber geldi. Puno’ya geçebilecektik. Köylüler turistlere izin vermişti. Üç gün boyunca yollar açılacaktı.
27 Haziran sabahı yeni bir ülke diyerek yollara düştüm... Çok sayıda turist benim durumumdaydı. Bu arada eminim Peru’daki grevden dolayı Copacabana (Bolivya) halkı oldukça mutluydu. Çünkü orasını keşfetmek için bir gün yeterliydi. Hepimiz düşündüğümüzden fazla kaldığımız için cafelerde pineklemekten başka yapacak bir şey yoktu.
Gündüz kızgın güneş akşam aşırı soğuk, yükseklikle bir araya gelince kendimi çok iyi hissetmeme neden olmadı. Biraz daha orada kalsaydım cildimin rengi yerlilerin ciltlerinin renginden farklı olmayacaktı.
Evet! Sonunda Peru’daydık. Mutlu son! Kısa zamanda bunun mutlu son olmadığını anladık. Puno’ya varmıştık ama, pazar gecesi tekrar yollar kapanacaktı. Ne zaman açılacağına dair herhangi bir bilgi de yoktu. Ama Puno’daydım ve bunun tadını çıkarmalıydım. Puno, Titikaka Gölü kıyısında kurulmuş. Titikaka Gölü’ndeki ilginç adalara gitmek için önemli bir liman.
Titikaka Gölü, deniz seviyesinden 3810 metre yükseklikte, gemi taşımacılığının yapılabildiği Bolivya ve Peru arasında yer alan bir göl. Oldukça ilginç adalara ev sahipliği yapıyor. Bolivya tarafında “Isla Del Sol” ve Isla De La Luna” Peru tarafında “Yüzen adalar” ,“Isla Taquile” ve diğer adalar… Saydığım adalar değişik özellikleri ile oldukça popüler..
Titikaka adı Aymara diline ait iki kelimeden oluşuyor. “Titi” büyük kedi, “kaka” kaya anlamında. İki kelimenin tercümesi “Puma kayası”. Efsaneye göre ilk İnka Kralı “Isla Del Sol”de yani Güneş Adası’nda kedi başını andıran bir kaya üzerine çıkar. Aslında göl haritasına baş aşağı bakıldığında yatan kedi formu ayırt etmek mümkün.
Puno’dan tekneyle yüzen adalara gittik. Uros adı verilen bir topluluk yaşıyor bu adalarda. Geçmişte İnka’lardan kaçmak için teknelerde yaşıyorlarmış. Daha sonra kendi yaptıkları adaların üzerinde yaşamaya başlamışlar. Oldukça ilginç. Uros topluluğu Aymara dilinde konuşuyor.
Kadınlar inanılmaz güzellikte giysilerin içinde, uzun örgülü saçları ve örgülerin ucundaki renkli süsleriyle gerçekten görülmeye değer.
Uros, tortora adı verilen bitkinin kargılarını çapraz olarak bir araya getirerek adalarını ve teknelerini yapıyorlar. Bu bitkiden yapılmış teknelerin yanı sıra motorlu tekneleri de var.
Her adada birkaç aile yaşıyor. Çocuklarını Puno’ya okula gönderiyorlar. Soğuğa dayanıklı oldukları için onlara kara kanlı da deniyormuş. Kendilerini güneşin çocukları olarak da tanımlıyorlar. Aslında çok ilginçler.
Kendi geleneklerini sürdürüyorlar ama giysilerini Puno’dan satın alıyorlarmış. Çok sayıda turist ziyaret ediyor bu adaları. Onlara çok alışkınlar. Kendi el ürünlerini satıyorlar ziyaretçilere..
Moderniteyi reddetmiyorlar ama yaşamın çok zor olduğu bu adalar üzerinde yaşamaya devam ediyorlar. Anlamak çok zor! Toprak kaplarda yemeklerini pişiriyorlar. Muhtemelen bu kapları Puno’dan satın alıyorlar. Tuhaf bir tiyatro oyunu gibi! Temel besinleri, balık, avladıkları çeşitli kuşlar ve onların yumurtaları. Adalarını yaptıkları bitkinin tazesi hem meyveleri hem de sebzeleri.. Ancak patates ve benzeri şeyleri satın alıyorlarmış Puno'dan satın alıyorlarmış.
Yüzen adalar arasında kendi yaptıkları tekneleri ile ufak bir tur yaptık. Bu teknelerin büyüğü otuz kişi alıyormuş. Bizim de deneme şansımız oldu. Gerçekten oldukça kalabalık bindik. Çok rahat değildi ama farklı bir deneyimdi benim için.. Azıcık da ürkütücü. Çünkü kenarları yüksek değil.
Yüzen adalardan sonra geleneklerini değiştirmeden sürdüren insanların yaşadığı bir başka adayı ziyaret ettik. Taquile Adası. Puno’dan yaklaşık üç saat mesafede bir başka ada.. Erkekleri örgü ördüğü için “örgü ören erkekler adası” olarak da adlandırılıyor. Adada yaşayanlar, Quecha dilinde konuşuyorlar. Her ne kadar kendilerine dönük yaşasalar da fotoğraf çekmek istediğimiz zaman hemen elleri ile para işareti yapıyorlar. Yedisinden yetmişine.. Ancak çocuklar sempatiyle yaklaşıyorlar. Fotoğraf çektirdikten sonra hemen para istiyorlar. Aslında yaşlılar daha dürüsttü. Hiç olmazsa onlar para isteklerini baştan söylüyorlar. Bu adalarda bence bir arada kalmışlık söz konusu.
Taquile Adası
Kadınların rengarenk kat kat etekleri, şalları, erkeklerin örgü başlıkları gerçekten görülmeye değer. Erkeklerin giydiği şapkalar onların medeni durumunun da habercisi.
Bekar kızlar da şalları ile saçlarını kapatıyormuş. Onların da şallarının konumundan medeni durumlarını anlamak mümkün. Küçük erkek çocukları bile ellerinde örgü şişleri ile gezerek örgülerini örüyorlar. Orada bir eve konuk olduk. Geleneksel müzikleri eşliğinde ailecek dans ettiler.
O evde yemek yedik. Bulgurdan çorba yapmak oldukça yaygın. Mercimek çorbasını andırdı bana. Belki mercimekte vardı içinde. Diğer yemek ise Trucha balığı idi. Titikaka Gölü’nden yakalıyorlar. Titikaka Gölü üzerinde çok sayıda Trucha balığı çiftliği var.
Puno’dan aklımda kalacak olan, bu adalar. Şehir oldukça sıradan görünüyor. Ama meydanda haşmetli görünen bir kilisesi vardı.
Puno, Plaza de Armas ve muhteşem kilise
Peru’daki ilk durağım Puno idi. Bolivya ile karşılaştırdığımda standartların biraz daha yükseldiğini söylemek mümkün. Ada turu dönüşü grevin devam ettiği haberini aldım. Ani bir kararla rotamı Arequipa’ya çevirdim.
Haziran 2009