ISSN 1308-8483
BUENOS AİRES / Güzin TÜMER
Güzin TÜMER    
  Yayın Tarihi: 2.11.2009    


BUENOS AİRES

Mendoza'dan sonra yolculuğuma başladığım Buenos Aires'e geri döndüm. Mendoza, Buenos Aires arası yaklaşık otobüsle 12 saat sürdü. Soğuk bir pazar sabahında, Güney Amerika'daki evime dönme duygusu içinde Buenos Aires'e ulaştım. Terminalden hızla otobüs durağına doğru yürürken yanımdan geçen birkaç kişi "kaka" diyerek uzaklaştı. Sağımı solumu yokladığımda üstümde tuhaf bir şeyler olduğunu fark ettim. Birkaç kişi yardım etmek istercesine etrafımı sardı. Bu kadar çok iyi niyetli insan olamazdı. Kısa süre içinde anladım ki ufak bir hırsızlık çetesinin hedefi oldum. Yolculuğum süresince dikkatli olma konusunda epeyi deneyim kazanmıştım. Amaçları sadece hırsızlık olan bu insanlara yardım istemediğimi biraz yüksekçe bir sesle söyledim. Geldikleri hızla yok oldular. Böylece aylardan sonra tekrar geldiğim Buenos Aires'te hoş olmayan karşılama yaşadım. Kazasız atlatmıştım. Alica ve Daniel'in evine doğru yola koyuldum. Oradaki sıcak karşılama bana Güney Amerika'da evimde olduğum duygusunu yaşattı.

Buenos Aires, büyük parkları, geniş caddeleri ve medeni insan ilişkileri ile bir Avrupa kentini aratmayacak özelliklere sahip bir kent. Bu vasıflarından dolayı Güney Amerika'nın diğer ülkelerinde yaşayan insanlar için oldukça cazip. Bu nedenle Arjantin'in en çok göç alan şehirlerinden biri... Sabahın ilk ışıklarına kadar devam eden gece yaşantısı ve sunduğu olanaklar ile gençlerin de en çok tercih ettiği yerler arasında.

Yemek yemeyi, paylaşmayı, sohbet etmeyi, eğlenmeyi ve dans etmeyi seven insanların ülkesi olan Arjantin'de, Buenos Aires ülkenin kalbi olarak tanımlanıyor. Arjantin bir devlet, Buenos Aires de sanki başka bir devletçik gibi.. Siyasal olarak Amerikan modelini benimsemiş bu ülkede başkanlık sistemi var. Ayrıca eyaletler şeklinde yapılanmışlar. Bu nedenle Buenos Aires'e devletçik demek fazla olmaz.

Büyük bir çoğunluğu İtalyan göçmeni olan Arjantin'de hiç de azımsanmayacak ölçüde Arap topluluğu var. Arjantin'e göçler sadece Arap ve İtalyanlarla sınırlı değil Seferad'ları ve dünyanın her tarafından gelen Ermenileri de unutmamak gerek. İbranice de İspanya'nın adı Seferad demekmiş. Bu nedenle Portekiz ve İspanyol kökenli Yahudiler Seferad olarak tanımlanıyor.

Buenos Aires'te Türk yemeklerini özlediğinizde Ermeni lokantalarına gitmek en akıllıca yol. Gerçekten yemeklerimiz birbirine çok benziyor.

Buenos Airesliler kendilerini Avrupa’nın kuyruğu olarak görüyorlar. Ancak Arap, Ermeni ve Yahudi kültürüne biz Türklerden daha sıcak baktıklarını kolaylıkla söyleyebilirim. Şunu da itiraf etmeliyim ki Bolivya'dan göç edenler için aynı hoşgörüyü göstermiyorlar. Kirli yerleri "Bolivian corner", "Bolivya köşesi" olarak adlandırıyorlar.

Buenos Aires'te yaşayan insanlar "limanda yaşayanlar" ya da "liman insanı" anlamına gelen "Porteno(s)" olarak adlandırılıyor. Şehir Rio Del La Plata Irmağı’nın kenarına kurulmuş. Irmağın karşı kıyısında Uruguay yer alıyor.

Buenos Aires'te "Fileto Porteno" olarak adlandırılan bir desenden de söz etmek isterim. Bu desenle kolaylıkla her yerde karşılaşabilirsiniz. Liman insanlarının yarattığı desen, biçimleri ve renkleriyle yaşama sevinci verdi bana.



San Telmo daha önce de yazdığım gibi özellikle cumartesi- pazar gidilebilecek en gözde yerlerden biri. Büyük bir antika pazarı kuruluyor. İyi vakit geçirmek, tango dinlemek ve tango yapanları izlemek için iyi bir seçim. Bu fotoğrafı orada çektim. Ahşabın üzerine çizilmiş "Fileto Porteno" desenleri.



Pampa'da, yaşayan insanların ihtiyaç duyabilecekleri binicilikle ilgili aksesuarlar. Bu fotoğrafı ben San Telmo'daki antika pazarında çektim. Buna benzer çok tezgah vardı. Arjantin'de kırsal kesimde yaşayanlar için at oldukça önemli ama bu aksesuarları da satmak bir turistik numara olmuş.



Arjantin'de su satın almak istediğiniz de satıcıdan hemen bir soru gelir "gazlı mı?", "gazsız mı?" Büyük çoğunluğun tercihi gazlı sudur. Evlerde kullanılan, kısaca soda diyeceğim gazlı su, bu şişelere konuyor. Bu estetik şişeler, almayı istediğim şeylerden biriydi. Ama taşıma her zaman problem olduğu için almayıp fotoğrafını çekmekle yetindim. Bazen sofra şarabını da soda ile tüketiyorlar. Ben de denedim hiç de fena değildi.





Bu fotoğrafı "Abasto"adı verilen semtte çektim. Abasto, ünlü tango şarkıcısı Carlos Gardel'in çocukluğunun geçtiği yer...

Abasto, Buenos Aires'in turistik yerlerinden biri. Geçmişte orada büyük bir pazar olduğu söylendi. Bu pazardan her şey satın almak mümkünmüş. Bu semtin adı "Abasto", İspanyolca’da "sağlamak / elde etmek" anlamında. Geçmişte işçi sınıfının yaşamak için seçtiği bu semt şimdi oldukça pahalı. Elbette bugünkü önemi Carlos Gardel'in orada yaşamasından kaynaklanıyor. Carlos Gardel tango söylemeye burada başlamış. Bugün Carlos Gardel'in çocukluğunun geçtiği ev müzeye dönüştürülmüş.


Abasto'dan bir ev




Bir kent düşünün ki duvarlarına şarkı sözleri ve notaları yazılmış. İşte Abasto'da eski bir binanın duvarında ünlü tango şarkısı "volver'in" notaları.

Ünlü tango şarkıcısı Carlos Gardel'in, söylediği tangolar bir dönem dilden dile gezmiş. Tüm Güney Amerika'da çok sevilmiş olan Gardel 1933 yılında kırklı yaşlarının başında bir uçak kazası sonucu hayatını kaybetmiş. Ölüm yıl dönümünde birçok yerde anma törenleri düzenleniyormuş. Carlos Gardel şapkaları, bugün hala en çok satılan tango aksesuarlardan biri.


Carlos Gardel'in mezarı... Dünyanın her tarafından gelen ziyaretçilerin bıraktığı notlarla dolu olan bu mezar gerçekten ilginç. Ziyaretçiler Gardel'in eline yanan sigara bırakıyor.


Abasto'da, çok sayıda tango mağazası var. Carlos Gardel şapkaları, file çoraplar, yırtmaçlı elbiseler, ince topuklu abiye ayakkabılar ve birçok aksesuar satan bu mağazalar turistler için oldukça gözde yerler.. Bu yaşıma kadar topuklu ayakkabı giymeyen benim bile o çok kadın kokan elbiselerde ve ayakkabılarda gözümün kaldığını söyleyebilirim. İşte tango, Buenos Aires'te insanı bu denli etkiliyor. Her yaştan insan tango yapıyor. Çok sayıda milonga (tango yapılan yer) var. Buenos Aires'e gidip tango yapmadan gelinir mi? Elbette ben de bu işten nasibimi aldım. Ama oldukça başarısız olduğumu itiraf etmeliyim. Aslında tango Buenos Aires için iyi bir gelir kaynağı. Tango satıyorlar demek fazla olmaz.


Caddede tango


Sözü tangoda bağladıktan sonra biraz da tangonun tarihçesinden söz etmek isterim. Öncelikle tango, Buenos Aires'e özgü bir müzik. Rio Del La Plata Irmağı’nın kıyısında yaşayan insanlar yaratmış bu müziği. Böyle olunca bu ırmağın karşı kıyısında yer alan Uruguay'ı da bu müziğin vatanı olarak kabul etmek mümkün. Tangoyu, Arjantin'e farklı ülkelerden göç eden insanlar birlikte yaratmış. Bu müziğin ilk seslendirilmeye başlandığı yıllar 1890’lar... O yıllarda marjinal müzik olarak kabul edilmektedir. İlk zamanlar gitar, keman ve flüt eşliğinde yapılan tangolara bir Alman icadı olan, akerdeona benzeyen "bandaneonlar" eklenince daha etkili olmaya başlamış. İlk tango şarkılarının sözleri suç, seks, küfür, argo... içerikliymiş. Tango'nun çalındığı ilk yerler genelevler. O dönemde aşağı tabakanın eğlencesi olarak görülmüş. 1930'larda Carlos Gardel tangoları gençler vasıtasıyla genelevlerden çıkarak yavaş yavaş kent yaşamının içine girmeye başlamış. Bir süre sonra çok popüler olmuş.





Milongalar her yaştan insanın dans edebildiği yerler.



Karşılaştığım her yaşlı çiftin tango yapması ve haftanın bir ya da birkaç gecesi tango yapmak için milongalara gitmesi benim ilgimi çekti. Teyzelerin oldukça seksi görünen giysilerle yaşlarına aldırmadan ve önemlisi kadınlıklarını unutmadan dans etmeleri gerçekten görülmeye değerdi. Bunun yanısıra hangi yaşta olursanız olun tango dersi alma şansınız var Buenos Aires'te. Ben de iki kez tango dersi aldım. Heveslilerin yaşları yirmi ile yetmiş arasında değişiyordu.

Buenos Aires'te teyzeler amcalar televizyon karşısında pineklemek yerine bir gecede birkaç milonga gezerek gece yaşantısının tadını çıkarıyorlar. Hal böyle olunca çok sayıda yaşlıyı flört ederken görmek mümkün. Sanki bu durumuyla, Buenos Aires hiç yaşlanmayan bir kent görünümünde.



Bu arada sadece tango yapanlardan söz etmek haksızlık olur. Tango şarkıcılarını da hem izlemek hem dinlemek çok keyifti. Benim karşılaştığım tango şarkıcılarının büyük bir çoğunluğu yaşlıydı. Nasıl hissederek söylediklerini anlatmak imkansız.

Buenos Aires deyince, ilk akla gelen tango. Ancak Arjantin folk müziğini de çok sevdiğimi söylemeliyim. Buenos Aires'te açık havada Arjantin halk danslarını izleme ve şarkılarını dinleme fırsatım oldu. "Mataderos" adı verilen semtte, her pazar panayır kuruluyor. Kimisi orası için tipik olan (peynir, dulce de leche, çeşit çeşit peynir, reçel, deri akseuarlar, bıçak...) ürünlerini satıyor. Kimisi sahnede şarkı söylüyor. Etkileyici müziğin büyüsüne kapılanlar da, etrafındaki kalabalığa aldırmadan dans ediyordu. Ben orada çok keyifli vakit geçirdim.



Genç yaşlı herkes bu duygu yüklü otantik dansı yapıyordu. :))

Aldığım bir dans daveti ile kendimin dans eden insanların ortasında buldum.




Yöresel giysiler içinde olan insanların kıyafetleri de görmeye değerdi.




Arjantin'de düz ve ağaçsız yeşil alanlara "pampa" adı veriliyor. Pampa'da yaşayan erkek köylülerin adı ise "Gaucho", kovboyun Arjantin versiyonu olarak tanımlamak da mümkün. İşte bir goucho örneği... Goucho kültürü istilacı İspanyollarla orada yaşayan yerlilerin yarattığı bir kültür.

Mataderos'da ilginç şeylerden bir diğeri tamamen pampaya özgü bir oyun olan "La Sortina"yı izlemekti. La Sortina, atla oynanan, binicilerin yükseğe asılmış bir halkayı ellerindeki kancalı çubuklarla almaya çalıştıkları bir oyun.


"La Sortina"


Alicia ve Daniel, bana pampa ve pampa yaşamını göstermek istediler. Birlikte onların Pampa'da yaşayan arkadaşlarını -Graciala ve Hugo- ziyaret ettik. Pampa Arjantin için çok tipik olan çayırlık alan. Ben "Pampa'da keşke ağaç olsaydı" diye söylediğimde onlar "bana ağaç olsaydı pampa olmazdı" diye cevap verdiler. Onlara "yaşamak için neden pampayı seçtiklerini sorduğumda" ufku görmek için pampayı tercih ettiklerini söylediler.


Pampa'da gün batımı



Başka bir fotoğraf yine Pampa'dan...



Alicia, Graciala ve bendeniz Pampa'ya gitmek için yola çıkmadan önce..



Daniel, Hugo ve yine bendeniz..


Buenos Aires'teki hoşluklardan bir başkası doğum günümü orada kutlamamdı. Daniel, Alicia ve ben aynı yılın aynı ayında doğmuştuk. Üç kişilik doğum günü pastamızı hazırlayan Alicia'nın annesi Haydee'ye buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Hiç unutmayacağım bir anı oldu benim için.


Doğum günümüzden!


Mısır yaprağı ile pişirilen bir yiyecekten söz ederek yazımı bitireyim. Yiyeceğimizin adı Tamal.




Mısır yaprağından yapılmış bir paket. İçindeki malzeme bu yaprakların içinde pişirilmiş.



Mısır yaprağının içindeki ana malzeme ezilmiş mısır. Bunun yanısıra peynir, kırmızı biber sanırım biraz da yağ var. Kumpirin mısır versiyonu gibi gözüktü bana.


Buenos Aires'e ikinci kez gittiğimde hissettiklerim ilkinden oldukça farklıydı. Aidiyet duygusuna benzer bir duygu hali içindeydim. Güvenle geziyordum. Ara sıra kaybolmak keyif veriyordu. Çok sayıda insanla tanıştım. Buenos Aires'e farklı bir gözle baktım. Farklı gözle bakmamın en önemli nedeni Alicia ve Daniel idi. Yaklaşık bir ay Daniel ve Alicia ile kaldım. Gerçekten onlarla hoş vakit geçirdim. MUCHOS GRACIAS ALICIA & DANIEL :)))) İlk gördükleri insanları, selamlaşmak için öpen, ortak bardaktan mate içen bu önyargısız insanların vatanını çok sevdim. Galiba Buenos Aires'i biraz daha çok..


Güzin TÜMER



6891










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)