BAHAR DEDİKLERİ BUYMUÅž DEMEK Kİ…<br>(sevda kırığı ellerim) / Özgür HANCIOÄžLU
Özgür HANCIOĞLU

Özgür HANCIOĞLU

BAHAR DEDİKLERİ BUYMUÅž DEMEK Kİ…
(sevda kırığı ellerim)




Karşıdan geliyorsun iÅŸte. Åžehrin trafiÄŸi durdu sanki, tüm kornalar sen çalıyor alabildiÄŸine. Yüksek binalar huzurunda eÄŸiliyor, aÄŸaçlar savrulup yapraklarını yoluna seriyor. Bastığın asfalt çimene bürünüyor, her yan taptaze nergis kokuları… Sen yaklaşırken serinleten rüzgarınla her ÅŸey uzaklaşıyor ve besbelli kıskanıyor güneÅŸ yüzünü. EÅŸarbının moru deÄŸerken mahcup çehremin alına, ortamızdan koskoca bir gökkuÅŸağı seriliyor alemin çatısına, salına salına…

Nice gül yüzlü bebekler açtı yaşama gözlerini, gözlerini bana çevirdin diye. Şöyle bir gülümsedin ve kent yeniden oluk oluk akmaya başladı caddeye. İsli bacalardan rengarenk çiçeklerin tüttüğüne, bulutların konfetiler yağdırdığına ilk kez şahit oluyorduk ve ilk kez herkes birbirine yol verme telaşında.

Kırmızı bir çift babet, masalsı ayaklarında. Yere yüzünü süren eteÄŸinin cepleri tıkabasa hayallerimle dolu. Bana gelen adımların ete kemiÄŸe bürünmüş, kan olup akıyor kentin ana arterlerinde. Bana her bir adım geliÅŸinde nergisler açıyor uzak parklarda. Civar evlerin balkonlarında sardunyalar yüzüne göz sürme yarışında. Sen bana geliyorsun ve kimbilir hangi uzak limanlardan hangi isimsiz gemiler açılıyor denizlere, olanca hasret yüküyle…

Ellerimde bir telaÅŸ ki tarif edemem. Sana dokunmanın özlemiyle kurumuÅŸ güneÅŸ yanığı, sevda kırığı ellerim. Ellerim göğsümde boÅŸluÄŸumu dinliyorum. İçimdeki boÅŸluÄŸa ismini öğretiyorum, her nefeste sen çınlıyorsun… Dinmeni bekliyorum. YaÄŸmurlar gibi dindirmeni özlüyorum gönlümün kurak tarlalarını. Ellerim göğsümde, ellerimde bir ÅŸaÅŸkınlık ki tarif edemem...

Yanından geçtiÄŸin bahçe duvarının kenarında biriktiriyorum ceplerinden düşen hayallerimi. Hayallerim öylesine kırık ki... DinlediÄŸimiz sözsüz ÅŸarkıları, yarım kalan kitapları ve ışığa kavuÅŸmayan gecelerimizi anımsıyorum adımların kısalırken. Kahramanı olduÄŸumuz filmlerin dekorunda deÄŸmiÅŸtin ilk gözlerime, bana kendimi önemli hissettiren gözlerinle. Bilmem hatırlar mısın, yatağın kıyısındaki su dökülmüştü de üzerimize, ansızın çekmiÅŸtin kirpiklerini karanlıktan. Öylece gülümsemiÅŸtin şükrettiren duruluÄŸunla. Ve ben her gece kıyısız denizlerin ortasında uyuduÄŸumu ilk kez iÅŸte o an hissetmiÅŸtim. Üzerime gözlerin dökülmüş ve ben huzurlu susuÅŸlar eÅŸliÄŸinde sonsuz bir aÅŸka dalmıştım…

Geldin iÅŸte. Durdun önümde saniyenin bilmem kaç milyonda biri kadar zamanda. Koskoca bir hayat durdu sanki karşımda. Otomobiller durdu, yayalar, kediler, saatler, ışıklar; ne varsa durdu iÅŸte… Bir maÄŸrur kadın dikildi kentin ruhsuz meydanına. Gözlerime derin mavilikler oturdu, gözlerinden gemiler yüzdü ÅŸehirlere. YüreÄŸin ellerimde. Ellerini uzattın. Benimkiler nerdeydi Tanrım? Bir ÅŸaÅŸkınlığın ortasında debelenirken verdim sana hiç kullanmadığım sol yarımı. Yoksa kalbim miydi ışıklar arasından uzanan? Işıldadı mavi gözlerin, güneÅŸ sardı dört bir yanı, yaÄŸmurlar yıkadı içimdeki tüm boÅŸlukları. Bahar dedikleri buymuÅŸ demek ki! Bugüne dek hiç rastlamadığım eÄŸri büğrü sözcükler çıkardım sol yanımdan ve bıraktım maviliklere, gözlerine. İncecik bileklerinle sımsıkı tuttun sevda kırığı ellerimi. SuskunluÄŸum avuçlarında. Yutkundum, yeni yaÄŸmurlar taşıdım göz pınarlarıma. Sendin iÅŸte ellerimde, konuÅŸkan sessizliÄŸim. SustuÄŸum her bir sözün, yazdığım her satırın mutlak sahibi...

Ürkek bir öpücük fısıldadın sol yanağıma. Yanağımdan yağmurlar indirdi göğsüme, besledim içimdeki boşluğu. Yanağımdan güvercinler yükseldi, yer gök gözlerine boyandı. Öyle ki şehir artık büsbütün maviydi! Her yanı kızarmış ekmek kokuları sardı, anneler çocuklarını çağırdı. Sen giden her bir çocuğa bir şeker verir gibi döndün sol yanından sana kızgın güneşe. Gölgende kuruttum yalnızlığımı ve umutlarımı yerlerden toplayıp ha gayret girdim koluna. Bacaklarım tutmuyordu aşka. Yürüdük ve durduk. Sonra yine yürüdük, yine durduk. Kolundan düşüp saçlarının sarısına tutundum. Gözlerini göğsüme bastırdım ve açıldı gönül gözüm. Hiç böyle bakmamışım ben hayata. Sevda kırığı ellerim, rüzgarının taşıdığı yağmurlarla ıslandı ve yanağımdan yükselen tüm güvercinler dönüp yüreğimin saçaklarına sığındı. O an kendi kalbimin sesini dinledim güvercinlerin göğsünden. Saçının her bir telini tek tek okşadım, yeni baştan öğrendim nefes almayı. İçimdeki boşluk dile geldi, bana beni sevdiğini söyledi. Bahar dedikleri buymuş demek ki!..


Özgür HANCIOĞLU

ozgur.hancioglu@hotmail.com



4 Kasım 2009 Çarşamba / 2241 okunma



"Özgür HANCIOĞLU" bütün yazıları için tıklayın...