Yaşamla Yüzleşmeler
Sizi bilmem ama ben, “insan okuduğu kitaplara bazen geri dönmeli” diye düşünürüm. Sayfalarını kontrol etmeli, kenarına, köşesine aldığı notları hatırlamalı. İşte böyle günlerin birinde kitaplarımı karıştırıyordum ki, sayfalarının arasından bir kağıt parçası düştü. Kısa ve özlü cümlelerden oluşan, yaşam üzerine yazılmış kısacık notlar vardı üzerinde. Kendimi, kendime anlatabilmek için yazdığım, yüreğimin yansıması olan damıtık düşünceler yumağını elimde tutuyordum. Nerde, ne zaman yazdığımı hatırlayamadım. Kargacık burgacık harflerle alelacele yazılar bu notlar beni düşünmeye yöneltti. Örnekleri aşağıda, sizlerle paylaşmak istedim.
İnsan, onunla baştan kaybedilmiş bir savaşa girer, yorgun düşer, teslim olur ve ölür. İşte yaşamların özü budur.
***
Her insan küçük bir kent karesinde, kendine ait bir büyük dünya yaratır.
***
Ölüm, yaşamın sonu değil, sonucudur.
***
Sevgiye dönüşmeyen her ten çılgınlığının ömrü kısa sürer. Sekse dayanan her sevda patlaması sonunda, bir ayrılık hüsranıdır insanları bekleyen. Bir de seksi tüketmek var. O yat kalk serüveninin, saniyelik zevk sarmalında yok olup gidivermek.
***
Kimi insanların tüm yaşantıları alışkanlıklardan ibarettir. Ben alışkanlıklarımdan korkarım.
***
İnsanın yaşı ilerledikçe yeni deneyimlere daha da doymak bilmez bir gözle bakıyor. Belki de insanın kısıtlı zamanını doldurma çabasının bir sonucudur bu.
***
Hangi yanımız daha gerçek?.
***
Kalabalıklar içinde yalnız olmak bir tercihtir.
***
Neden ölümden korkarız?. Gelecekteki planlarımızı gerçekleştirme şansımızın kalmamasından mı?, bizi sevenleri üzeceğimizden mi? Yoksa ölümden sonra başımıza ne geleceğini bilmediğimizden mi?.
***
Yeni kavramı, “ben bunu kabul edebilir miyim?” sorusuna verdiğimiz yanıtta saklıdır.
***
Kaç insan felsefenin olmasa bile hikmetin eşiğinde olur?. Kaç insan kendi kendine dışardan bakar?. Kaç insan kendine ayna tutar?. Kaç insan Sokrat’ın “Kendini Bil ” sözünü hatırlar?.
***
İnsanoğlu bıkmadan usanmadan, kendisi ile dünya arasında bir ilişki kurmaya çabalar. Bu acı dolu bir süreçtir. Çünkü yaşam, kargaşadan uyum yaratma çabalarıyla sürer, gider.
***
Evrim çıplaklıktan bugüne kadar geçen süre değil mi?. Adem ile Havva her şeyden önce çıplaklıklarının farkına vardılar ve çok utandılar. Çünkü, kavradılar ve birbirlerinin farkına varmanın zevkli yolunda ilerlediler. Bugün o günün çocukları hala bu yolda ilerleme yolundalar.
***
İnsan doğduğu kentte nerelidir?.
***
Nicedir toplumumuz bir sağırlar diyaloğu yaşıyor. Göründüğü kadarıyla yaşayacak da; hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Çünkü ya susuyoruz ya da kim kimin dediğini anlamıyor. En çok da seyirciyiz. Her türlü değere taşralı olmak, her şeye seyirci kalmak, karışmamak günümüzün yükselen değerleri oldu. Sözün özü, değerlerimiz talan edildi.
erol.cinar@doruk.net.tr
|