ÇAYDAKİ DEM, SEVGİDE SICAKLIK / Zeynep Ayşe EDİRNE
Zeynep Ayşe EDİRNE

Zeynep Ayşe EDİRNE

ÇAYDAKİ DEM, SEVGİDE SICAKLIK



      Sabahın ilk saatleriyle birlikte balkonda oturup çayımı yudumlarken, insanlar dikkatimi çekti.

      Bir koÅŸuÅŸturmaca, bir telaÅŸla herkes bir yerlere gidiyordu. Kimi iÅŸine, kimi ofisine, kimi yaya, kimi araçlarıyla... Ama, fark ÅŸu ki; kimi gönüllü, kimi gönülsüz, kimi bıkkın, kimi piÅŸman, kimi hızlı, kimi yavaÅŸ. Ama gidiyorlar iÅŸte bir alışılagelmiÅŸlikle.

      Aklıma Rasim Güler’in ''Gidiyorum'' adlı ÅŸiirinin sözleri geldi.

      Gidiyorum yanaklarımdan süzülen yaÅŸlarla, yorgun
      Gidiyorum zifiri karanlığın içersine bir sürgün gibi.
      Sakla sevdamı kanayan yüreÄŸinde
      Gidiyorum canımın içi, gidiyorum kara sevdam.
      Dalgalı denizler gibi çılgın sevdamı sana bırakarak...


      Sevgisini bırakmış bir yerlerde ÅŸair de gidiyordu. Demek ki geliÅŸlerin sonunda gidiÅŸler olmalıydı. İşe gidenler kazanmak için, sevgiye gidenler yaÅŸamak için gidiyorlardı. Åžartsız sevgiyi yakalamanın yolu, eleÅŸtirmen yanımızı yok etmekten mi geçer acaba? Düşündüğümüz, söylediÄŸimiz yada yaptığımız her ÅŸey bir bumerang gibi bize dönmüyor mu? Öfkeliysek, eleÅŸtiriyorsak, saldırıyorsak, kıskanıyorsak, karşıdan bize dönecek ÅŸey de aynı duygular olmayacak mı? Oysa insanları yargılamadan kaçınırsak ve onlara sevgi ile yaklaşırsak, bize geri gelen de sevgi olacaktır hiç kuÅŸkusuz. Sevgi beraberinde bağışlayıcılığı da getirir. Bağışlayıcılık ise baÅŸkalarında ve kendimizde sadece sevgiyi görmemizi saÄŸlar. Bağışlamayan zihin, geçmiÅŸ ve geleceÄŸi aynı görür, deÄŸiÅŸime karşı direnir. GeleceÄŸin geçmiÅŸten farklı olmasını istemez. Bağışlamayan zihin, her zaman kendisini suçsuz, baÅŸkalarını suçlu bulur. Bu durumda mutlu olmak mümkün mü? Oysa mutluluÄŸun anahtarı bağışlayıcılıkta deÄŸil midir? Özgür olmak aynı zamanda fiziksel duyularımızın sınırlarına boyun eÄŸmemektir. Özgürlük, sevgiyi herkesle paylaÅŸmakta özgür olmak demektir. Bunun için aklımızı yeniden eÄŸitip, sevgiye baÄŸlantılı olarak disipline etmek zorunda deÄŸil miyiz? Ancak o zaman özgür olabiliriz. Yalnızca sevgiyi zihnimizin yönetmeni seçtiÄŸimizde, sevginin gücünü ve mucizelerini tadabiliriz.

      Birey olarak, iliÅŸkilerimizi baÅŸarısızlığa iten ÅŸey içimizdeki sevgi yokluÄŸu deÄŸil mi? Çünkü, biz aslında kendimizi sevmiyoruz. DoÄŸal olarak baÅŸkalarına da sevgi veremiyoruz. Ancak sevmeyi öğrenerek iliÅŸkide huzur bulabiliriz. Sevginin gözü karadır, sevgi yücedir, sevgi korku tanımaz. Ama kalıplara da sığmaz. Sevginin nitelikleri de vardır elbette, tür tür, boyut boyut. Sevgiye sahiplenerek, iliÅŸkilerimizin yapısını ve niteliÄŸini de deÄŸiÅŸtirebiliriz. Böylece daha saÄŸlıklı, daha uzun, daha nitelikli iliÅŸkilere sahip olmaz mıyız?

      Ben bunları düşünürken çayım da soÄŸumuÅŸ. Oysa bazı tatlar vardır ki lezzetini tadından, ısısından, kıvamından alır. Ama sevgi de, dostluk da tıpkı bardağımdaki çay gibi olmalı.

      Hem demli, hem sıcak...


Zeynep Ayşe EDİRNE




30 Nisan 2007 Pazartesi / 2670 okunma



"Zeynep Ayşe EDİRNE" bütün yazıları için tıklayın...