Güzellik Kavramı Üzerine / Erol ÇINAR
Erol ÇINAR

Erol ÇINAR

Güzellik Kavramı Üzerine



“Sıcak bir aÄŸustos günü, bir adam İstiklal caddesinde dalgın dalgın yürümektedir. Elleri cebinde bu adam aniden bir afiÅŸin yanında durur. Birçok insan için sıradan olan bu reklam afiÅŸinde bulunan kadına dikkatlice bakar. Kadının yüzünde incecik bir tül vardır. Yüzünün girinti ve çıkıntıları neredeyse belirsizdir. Adam afiÅŸe bakarken, mesajı verilmek istenen ürün ile ilgili diÄŸer imgelerde dikkatini çeker, hatta reklamın kurgulaması hoÅŸuna gider. Kafasını kalabalığın yürüdüğü caddeye çevirir ve aklında özel bir düşünce olmadan, oyalanmak amacıyla yürümeye devam eder. Birden bire reklamdaki kadın, afiÅŸten dışarıya adım atar ve caddede yürümekte olan bu adamın bir adım önüne geçer. Kadın koyu renk bir takım elbise giymiÅŸtir. Elinde küçük, süslü bir çanta tutmaktadır. Belde daralan ceketi, her adım atışıyla kalçalarını öne çıkaran, hatta yürüyüşünü kısıtlayan dar eteÄŸiyle kadın, kalabalık içinde yalnızlık çeken adamın hayallerine eÅŸlik eder. Adamın gözleri siyah naylon çorabın içindeki bacaklardadır. Adam, kadının yüzünü hala görmemiÅŸtir. Kadının giydiÄŸi topuklu ayakkabıların çıkardığı tik tak sesleri, gürültülü caddenin içinde çoktan kaybolmuÅŸtur. Kadın hızlı adımlarla kalabalığın içinde uzaklaşır, gider. Adam istese de yetiÅŸemez kadının hayaline.

Rüyada gibidir adam. Tek gördüğü, yüzü olmayan bir siluet, zarif bir figürdür. YaÅŸadığı bu durum belleÄŸindeki güzellik imgelerine ait ne varsa, hepsini, bütün çaÄŸrışımlarıyla anlık olarak anımsamıştır……”

“İstanbul’da Bir Yalnız”
isimli öykü çalışmasının giriÅŸinde yer alan bu paragraflar dizisi kimilerine göre “eril bakış” açısıyla yazılmış ve edilgen konuma getirilen kadını basitliÄŸe indirgenmiÅŸtir. Hatta kadının güzellik imgeleriyle iliÅŸkilendirilmesinden, yalnızca bu yönüyle ön plana çıkarılmasından memnun olmayanlar da çıkacaktır. Çünkü güzellik kavramı çoÄŸu kadın için bir sorun, hem de günlük ciddi bir sorundur. GüzelliÄŸi bir kadının deÄŸerinin tek ölçütü olarak görmek özünde aÅŸağılayıcı bir durumdur. Konuyu fazla dağıtmamak adına, bu yazımızda kadını yalnızca diÅŸil güzellik imgesiyle iliÅŸkilendirilmek bize kolaylık saÄŸlayacaktır.

Özellikle Batı dünyasında hiçbir kadın güzellik kavramından kaçamaz. Güzellik, kadının küçüklüğünden itibaren engellenemez bir biçimde kadına ya atfedilecek ya da ondan esirgenecektir. Eğer kadın güzelliğe sahip değilse, onu elde etmeyi umar ve çabalar, eğer güzelliğe sahipse onu bir gün mutlaka kaybedecektir. Peki ama güzellik tam olarak nedir?.

Roland Barthes “Güzellik gerçekten açıklanamaz” derken, bir kadında güzel olduÄŸu düşünülen ÅŸeyin, tarihsel dönemler ve kültürlere göre deÄŸiÅŸtiÄŸini, tam olarak tanımının yapılamadığını bize söylemek ister. Hatta Barthes’ın söylediÄŸini günlük olaylarla özleÅŸtirirsek, hani bir güzelliÄŸi belirtmek için insanlar aralarında “Venüs kadar güzel!” tanımlamasını yaparlar ya iÅŸte bu özünde bize ÅŸu soruyu sorar. “ İyi ama Venüs ne kadar güzel?, kendi gibi mi?”.

Güzel’in göreceli bir kavram olması, onun “ne olduÄŸu” ya da “ne olmadığı” noktasında tartışmalara neden olabilmektedir. Güzel’in içinde neler vardır, neler var olmalıdır gibi sorulara yanıt vermek hiç de kolay deÄŸildir. Platon güzellik ile ilgili “ölçü, iyi ve güzelin tamamlayıcı ilkesidir” derken, Aristoteles “GüzelliÄŸin en önemli biçimleri, düzen ile simetri ve kesinliktir”. Der. Aziz Augustinus’a göre ise “güzellik, birleÅŸtiren sayı ilkesidir. Burada sayı aynı anda hem matematiksel orantı, hem ritmik düzen, hem de parçaların uygunluÄŸudur”. Batının güzellik kavramına ölçü ve düzen kavramlarını dahil etme eÄŸilimindeki bir baÅŸka düşünür Kant ise “ÅŸekil verici bütün sanatlarda temel ÅŸey olan güzellik tasvirin açıklığını temsil eder” der. Tolstoy ise; “Öznel bir bakış açısıyla, biz, bize özel bir tür zevk veren ÅŸey’e güzellik diyoruz. Nesnel bir bakış açısıyla ise güzellik, bütünüyle mükemmel olan ÅŸey’dir ve biz onu yalnızca öyle kabul ederiz. Aslında her iki güzellik kavramı da tek ve aynı ÅŸeye varır. Şöyle ki, bir çeÅŸit zevk almak söz konusudur. Bir baÅŸka deyiÅŸle güzellik, bizde herhangi bir arzu uyandırmadan, bize zevk veren ÅŸeydir”.

Felsefi tanımlar böyleyken şimdi de güzellikle ilgili günümüzün çağdaş sanatçıları nasıl yorum yapıyor? Ona bakalım. Fotoğraf sanatçısı Gillian Laub, "Güzellik kişinin ruhundadır. Onun sakinliği, merhameti ve huzurudur" demektedir. Bir diğer Fotoğraf sanatçısı Bridget Fair ise, "Güzellik güvendir. Güzellik gülen bir yüzdür. Eksik yanların için isyan etmeden doğuştan sana verilen her şeye şükretmektir Güzellik, hayata tutkuyla bağlı olmaktır; anı yaşama becerisidir. Güzellik sakinliktir; sıcaklık, güç, bilinç, merhamet ve saygıdır. Güzellik bilgeliktir." demektedir.

Görüldüğü gibi güzelliÄŸin tek, belirgin, kabul geçer bir tanımı yok. Bu tespiti en iyi Freud “Uygarlığın huzursuzluÄŸu” kitabında açıklar. “Estetik bilimi, güzelin duyumsandığı koÅŸulları inceler ancak güzelliÄŸin doÄŸası ve kökeni konusunda bir açıklama getirememiÅŸtir; her zaman olduÄŸu gibi bu baÅŸarısızlık, bol miktarda içi boÅŸ ve çınlayan güzel sözle örtülmüştür. Ne yazık ki psikanalizin de güzellik hakkında söyleyecek pek bir ÅŸeyi yoktur”.

Güzel kavramının sorgulandığı tüm zamanlarda, her ne kadar insan yorumlama ve anlayış biçimlerine göre farklı deÄŸerlendirmeler yapsa da, güzellik ile ilgili temelde birleÅŸilen asgari olgular vardır. Bu asgari ortaklıklar, estetik bileÅŸenlerin varlığı ile, izleyicisinin belleÄŸinde olumlu düşüncelere neden olur. Åžimdi şöyle bir düşünsek; içimizde, ruhumuzun derinliklerinde, düşünsel dünyamızı ve estetik deÄŸerlerimizi olumlayan ve onaylayan “güzel” bir kadını izlediÄŸimiz zaman, gözlerimizdeki gizemli ve haz dolu gülücüğün varlığını hangimiz yadsıyabiliriz? . İnsan keÅŸfettiÄŸi güzelliÄŸe ait parçacıkları, ahenkli bir bütün içerisinde birleÅŸtirerek, kendi kafasında var olan güzellik kavramını oluÅŸtururken, bununda peÅŸinde koÅŸar. Ama kadının arkasında her zaman kadının güzelliÄŸine iliÅŸkin sorunun yöneltilmesi gereken bir imge vardır. “……….kadar güzel” .


Erol ÇINAR

erol.cinar@doruk.net.tr



21 Aralık 2009 Pazartesi / 2602 okunma



"Erol ÇINAR" bütün yazıları için tıklayın...