ISSN 1308-8483
HAYVANLAR RAHAT ETTİ, SIRA BİZDE / Prof.Dr.Serkan ODAMAN
  Yayın Tarihi: 27.12.2009    


HAYVANLAR RAHAT ETTİ, SIRA BİZDE

Aslında Karşıyakalıyım, ancak eş durumundan kış aylarında Alsancak’ta oturuyorum. Yaz aylarında ise elbette Foça’da. Gerçi Karşıyaka ile fiziksel bağlantım daha 11 yaşındayken kesintiye uğramıştı, zira Saint Joseph’te okumaya başlayınca her sabah ve her akşam vapur yolları gözükmüştü bana ve diğer Karşıyakalılara. Ne yalan söyleyeyim, bundan hiç de şikayetçi değildik, çünkü vapur seyahatleri bizim için son derece eğlenceli geçerdi, üstelik o yıllarda büyük vapurların alt katları da açıktı ve orada futbol oynama imkanı da vardı! Bir başka deyişle, akşamları Karşıyaka’da olmakla birlikte, gerek hafta içi gerekse de hafta sonu tüm vaktim Alsancak’ta geçiyordu. Yıllar sonra ise ikametgahım Alsancak oluverdi.

Çocukluk günlerimde Fuar zamanı çok önemli bir dönemdi. Gündüz Fuar’a gitmeyi hiç sevmezdim ama geceleri bambaşkaydı Fuar benim için. Gündüz sadece Hayvanat Bahçesi keyif verirdi bana. Mesela tren vardı o yıllarda Fuar’da. Onunla Fuar turu atmadan asla eve dönmezdim. Ülkelerin birbirinden renkli ve eğlenceli tanıtımları da beni fazlasıyla cezbederdi. Hala Lozan Kapısı’ndan girildiğinde ve sola bakıldığında görülen “Pakistan” yazısını hatırlıyorum. Ne çok ülke gelirdi o yıllarda, her biri birbirinden farklı ve etkileyiciydi benim için. Yemeği özellikle Palmiye Restaurant’da yemek isterdim. Oradaki çevirme piliçlerin tadı ise hala damağımda. Hele makarna zamanları. Benim için adeta bir tören gibiydi. Dondurma çok sevmeyen bir çocuktum ama istersem sadece Göl Gazinosunun yanında Sütsan dondurma yerdim. Paraşüt kulesine hiç özenmedim, sadece izledim yıllar boyunca. Babam için ise en büyük sorun arabayı nereye park edeceğiydi. Demek ki park sorunu hep vardı o bölgede. Namık Kemal Lisesi’nin imdadımıza yetiştiğini hatırlıyorum. Bu demek oluyor ki giriş kapımız 26 Ağustos kapısıydı. Elbette gazinoları ve tiyatroları da unutmam mümkün değil. Kimleri izlemedim ki o yıllarda.

Sonraki yıllarda arkadaşlarımla Fuar günleri başladı ama alışkanlıklar değişmiyordu. Tren ise artık yoktu Fuar’da. Tam da bu dönemde makarna yedikten sonra tuzluğun kapağını gevşetir ve bizden sonra aynı masaya oturan kişinin kocaman bir tuzluğu tabağa boşaltmasını izlerdik. Nedense bu yıllarda trenle Fuar’a gitmek gibi bir alışkanlığımız vardı. Belki de Fuar’ın içindeki eksikliği, dışında tamamlıyorduk. Karşıyaka İstasyonu’nda biner, Basmane Garı’nda iner ve bu defa Basmane Kapısı’nı kullanırdık Fuar’ın. Ancak Fuar değişiyordu, gazinolar ve tiyatrolar yok olmaya başlamıştı, her tarafı ağır bir arabesk ve pop dalgası sarmaya başlamıştı. Fuar eski Fuar değildi.

En sonunda olan oldu ve Fuar adeta bitti benim için. Askere gittiğimde Bandırma’da Fuar turu düzenlendiğini görünce hiç heyecanlanmadım, zira Bandırmalıların gitmesine değecek bir şey yoktu artık İzmir Fuarı’nda. Bu sırada ben de artık Alsancak’ta, hem de Fuar’ın yanıbaşında oturmaya başlamıştım ama içeriye hiç girmiyordum. Ne var ki son dönemde Fuar yine değişince ve İzmir “Fuar” için bir şeyler yapmaya çalışınca, hele bir de arabalar Fuar’ı terk edince yeniden, bu defa oğlumu gezdirmek için Fuar’a gitmeye başladım. Binaların azalması, araçların olmaması son derece olumluydu ama benim Fuar hayalim bambaşkaydı.

Madem ki benim çocukluğumdaki gibi kalma ihtimali yok, o halde Fuar gerçek bir dinlenme ve spor alanı olmalı. Öncelikle Fuar sokak değildir, bu nedenle ücretli olmasında yarar olduğunu düşünüyorum. Diğer yandan, güvenlik zaafı hala devam ediyor, birçok kişi hala yalnız başına spor yapmaya gidemiyor. Spor alanlarında hala spor yapmayan bir kalabalık var. Hele bir de çocukluğumdan beri zevk almadığım Lunapark’ın yanından geçerseniz, kendinizi bir Arap ülkesinde zannedersiniz. Burası mı çağdaş ve Batı’ya açılan kapı İzmir? Halbuki çok çok hafif bir klasik müzik bizlere eşlik etse Fuar’da gezerken ya da spor yaparken, Lunapark’ı daha müsait bir yerlere götürseler ya da bu müzikler çalmasa dönme dolap dönerken, atlı karınca göbek dansı müziğiyle dönmese, bazılarının çalıların arasında hala içmesine ya da uygunsuz işler yapmasına izin vermeseler Fuar’da, “İzmir Sanat” benzeri yeni mekanlar olsa, tenis sadece Tenis Kulübü’nde oynanmaktan çıksa, iyi restaurantlar açılsa, hoş kafeler bulunsa, elbette semaverle çay da içsek eskisi gibi, velhasıl Fuar bambaşka olsa. Hayvanları aldık Doğal Yaşam Parkı’na götürdük, rahat etti zavallılar, biz de rahat etsek. Ne güzel olurdu değil mi?


Prof.Dr.Serkan ODAMAN



1986










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)