NİCE YILLARA
Yeni bir yıl aralandı.. Ne çok şey yaşadık kalan kapı ardında.. Doğumlar, ölümler, mutluluklar, kayıplar ya da kazançlar.. Umutlar umutsuzluklar, dostluklar, ayrılıklar.. Sessiz gözyaşları, bol köpüklü kahkahalar..
Zaman sürükleniyor. Zaman mı sürüklüyor ardında bunca yaşanmışlıkları, ya da yaşanılmış sandıklarımızı.. Hayattan bir yıl daha gönderiyoruz geri dönmezliğe, sonsuzluk ambarına. Günler su gibi akıp gitti, katık edip ayları.. Bazen gözyaşı bulaştı haftalara, bazen de mutluluğa koştu akreple yelkovan.. Sandığımıza istifledik eskiyen her takvim yaprağını..
Yeni ve eskinin arasına sıkışıp kaldık.. Yeni yıl arifelerinde heyecanla yolunu gözlediğimiz postacımızın çantasından ellerimize düşen yılbaşı kartları vardı eskiden.. Üzerinde simlerle kaplanmış bacası tüten evler olurdu, bir de kar yağardı ince ince.. Zarfı açtığımızda elimize bulaşırdı simler. Şimdi ‘sms’lere takıldı kutlamalar, bacası tütmüyor kartlardaki evlerin..
Büyük bir şölenle karşılamaya hazırlanırken yeni yılı, geçirdiğimiz hiç güzel günler olmamışçasına yüzüne bakmayız giden yılın.. Coşkular onu uğurlamaya değil gelecek olanadır.. Ve o değneğine yaslanıp, kırgın dönüp gider arkasını.. Bir yıl daha bitti, ömürden gitti.. 365 sayfalık yeni bir öyküyü okuma zamanı şimdi...
|