İm / Azime AKBAŞ YAZICI
Azime AKBAÅž YAZICI

Azime AKBAÅž YAZICI

İm



    kırılmış aynada kalan
    Ã§ocuk gölgesiydi zaman

    ilkyaz çiçeÄŸe durduÄŸunda
    anne kokulu bir mayıs sabahına
    ÅŸair im doÄŸurdu
    bundandır yosun kokmam


    GüneÅŸli bir mayıs sabahına uyandığında iyimser yanına yaslandı özlemlerinin. Güzel ÅŸeyler olacaktı. Yastığında anneler doÄŸuruyordu çocuk gözleri. Bedenine tüm olumlu düşüncelerini yükledi ve gerinerek kalkıp yatağının kenarına oturdu. Evde hiç ses yoktu, anlam veremedi. Çocuklar uyuyor olmalıydı, lavaboya doÄŸru sürükledi ayaklarını, yüzüne buz gibi su çarptı, saçlarını ıslattı, diÅŸlerini fırçaladı. Yıllardan beri bu alışkanlığını hiç ihmal etmeden sürdürüyordu. Aynada gürültülü gözlerini izledi bir süre. Yüzü, yaşına raÄŸmen tazeliÄŸini koruyordu, tekrar su vurdu yüzüne ve gülümsedi gözlerine. Bazen yorgunluÄŸun her hücresini esir aldığını düşünür ve betonlaşırdı bedeni. Çok yoÄŸun tempolu çalışma hayatının kıyısından köşesinden ayırıp biriktirdiklerini çocuklarıyla paylaşır, onlarla çocuk olur, acı ve karanlıktan sıyrılırdı.

    — Anne kokuyor bu sabah, dedi usulca.

    Kahvaltıyı hazırlayıp çocukları uyandırmalı ve tatil gününün tadını çıkarmalıydı. Garip bir hüzün sol yanını yakıyor, boÄŸazına bir ÅŸeyler düğümleniyor ve gözlerinde biriken denizleri öteliyordu. MutfaÄŸa doÄŸru yürüdü. Koridorda, Vanilya bütün miskinliÄŸiyle halıya yayılmış derin uyumaktaydı. Sessizce yanından geçti Elmas. Ah evet anneannesinin ismini koymuÅŸtu ona annesi. Ama hiçbir zaman kendini ‘elmas’ gibi hissedemedi. Kömür gibi karanlık ve koyu sokaklarında ömrünün, hep huzuru düşledi. Sadece huzuru.

    — İnanamıyorum, bu ne güzel bir kahvaltı sofrası böyle…

    Ã‡ocukları, saklandıkları mutfak kapısının arkasından çıkıp annelerinin boynuna atıldılar ve sevgiyle sarıldılar ona. Elmas mutluluk ve ÅŸaÅŸkınlık arası duygular arasında gidip geldi bir an. Gözlerinde biriken denizler deli dalgalar gibiydi.
    Nazar ve Can erkenden kalkmış, bu mis kokulu anneler günü sabahında biricik anneleri için hazırlık yapmışlar ve masanın ortasına onun çok sevdiÄŸi eflatun gülleri yerleÅŸtirmiÅŸlerdi.
    Kahvaltılarını sıcacık sevgilerine sarılarak güle oynaya yaptılar. Elmas kendini yalnız hissetmiyor inadına çoÄŸaldığının farkına varıyordu.

    Gözleri zeytin tabağında uzun bir yolculuÄŸa hazırlanır gibiydi…

    Uzun ve derin gölgelerine sığınarak gözlerinin mavi aldanışlar denizinde uzandı köpüklere. Uzaktan martılar aynı bildik seslerinin dışında çığlıklanıyor, köpüklerin arasında bir var bir yok oluyorlardı. Ellerinde bir avuç çakıltaşı ile en uzun yolculuÄŸuna hazırlanan kırmızı saçlı çocuÄŸun gözlerinde papatyalar büyüyor, anemonlar renkleniyordu.

     “Balonum dede, mavi balonum senin yanında mı ÅŸimdi? Ben sana bir avuç çakıltaşı versem, balonumu bana verir misin dede?”

    Sakin minik dalgalar ince kum tanelerini sürükleyerek geri çekiyor tekrar kırmızı saçlarına takıyordu küçük kızın. Uzun ve sarı kirpiklerinde biriken tuz canını yakıyordu.
     “Mavi balonumu özledim. Bir bayram sabahı bileÄŸimden uçup bulutlara doÄŸru yola çıkan balonumu. Sonra dedem de gitti bulutlara. Åžimdi birlikte olmalılar. İkisini de özledim ak martı.”

    Ã‡Ä±ÄŸlık çığlığa haykırmaya baÅŸladı deniz. “Kırmızı saçlı kız, düşürme gözlerini, bütün mavi balonları getireceÄŸim uykularına.” Martılar baÅŸlarını ve kanatlarını hızla sallamaya baÅŸladılar ve bilinmedik bir diliyle evrenin, gökyüzünü kapladılar.

    Uzandı yüzükoyun, sıcacık kum yanaklarını yaktı. Gözlerini kapattı her ÅŸeye. Ayaklarına dokunan deniz usul usul ninnilendi. Ağır bir uyku yaladı kirpiklerini, saçlarını rüzgâr okÅŸadı, sırtını güneÅŸ.

    Yüzlerce mavi balonun içinde kahkahalar atarak koÅŸuyordu papatya tarlasına. Dedesi uzaktan el sallıyor ve gökyüzünü iÅŸaret ediyordu. Başını kaldırdı, bulutlar mavi birer balon olmuÅŸ, dans ediyorlardı.

    GüneÅŸ sırtını, kumlar yanağını yakmaya; deniz ayaklarını okÅŸamaya devam ediyordu.

    Ertesi sabah kumsalda yürümeye çıkanlar sönmüş bir mavi balonun yanında bekleÅŸen birkaç martı gördüler. Martıların dilinde bilinmedik bir ÅŸiir, kirpiklerinde kırmızı ve kum…

    Elmas gözlerini kuruladı ve kül elleriyle zamanın zeytin tabağını dolaba kaldırdı. Delice bir anne kokulu akÅŸama doÄŸru yola çıkmaya hazırdı.


Azime AKBAÅž YAZICI

www.azimeayazici.blogspot.com



3 Ocak 2010 Pazar / 2298 okunma



"Azime AKBAŞ YAZICI" bütün yazıları için tıklayın...