ZAMAN / Zeynep Ayşe EDİRNE
Zeynep Ayşe EDİRNE

Zeynep Ayşe EDİRNE

ZAMAN



      Üyesi olduÄŸum bir dergi, geçtiÄŸimiz aylarda bir ek verdi; ''KAİNAT'' eki. Dört dergi sayfası büyüklüğünde. Siyah zemin üzerinde, binlerce irili ufaklı yıldızlar, yıldız kümeleri, parlak topluluklar.

      Kainat içinde toplu iÄŸne başı gibi görünen bir galaksinin büyütülmüş hali. Parlak bir merkezin etrafına serpiÅŸtirilmiÅŸ, binlerce belki de milyonlarca parlak noktalar. ''İşte'' diyordu bilim adamları, ''o noktalardan biri bizim güneÅŸ sistemimiz. Yani, güneÅŸ ve etrafında dönen dokuz gezegen ki, bunu bile tam çözebilmiÅŸ deÄŸiliz.''

      Bilim adamları yeni bir gezegenin varlığından söz ediyorlar bugünlerde. Milyonlarca senedir dünyamız güneÅŸin etrafında dönüp duruyor. YaÅŸlı dünyamız diyoruz ya siz ona bakmayın, o kadar da yaÅŸlı deÄŸil. Biliyor musunuz? GüneÅŸ sistemimizde galaksi etrafında dönüyormuÅŸ ve bir turu iki milyon senede tamamlıyormuÅŸ. Bugüne kadar daha beÅŸ tur atmışız. Yani panik yapacak bir ÅŸey yok ortada.

      Yine bilim adamlarının söylediÄŸine göre, yetmiÅŸ bin galaksinin varlığı söz konusu. Yani bir o kadar güneÅŸ, bir o kadar dünya var demek. Galiba oralarda bir yerlerde yaÅŸayanlar da var.

      Hadi gelin dünyamıza dönelim ÅŸimdi. Son arkeolojik çalışmalar sonunda, İzmir tarihinin 7500 yıl öncesine kadar dayandığını görüyoruz. Yani tahminen, İzmir ve civarından yüz nesil geçmiÅŸ günümüze kadar. Son üç yada dört nesil öncesini zor biliriz. Kimler gelmiÅŸ geçmiÅŸ bu dünyadan. Hala nasıl yapıldığı çözülememiÅŸ piramitleriyle Ramses ve Firavunlar geçmiÅŸ. Amazonlar kah Karadeniz'de, kah Ege'de at koÅŸturmuÅŸlar. Güzel Helen uÄŸruna Ege'mizde Hektor/Odissea birbirlerini yemiÅŸler.

      Foça'mıza bakıyoruz, yedi medeniyet kalıntılarına bugün bile rastlıyoruz. Foçalı atalarımızın yelkenleriyle Akdeniz'i geçip Marsilya'yı kurduÄŸunu övünerek anımsıyoruz. Daha yakın tarihe baktığımızda Kanuni Sultan Süleyman'ı, bir çaÄŸ kapayıp yeni bir çaÄŸ açmış Fatih Sultan Mehmet'i, Barbaros Hayrettin PaÅŸa ve Piri Reis'i, her yerde eserlerine hayranlıkla baktığımız Mimar Sinan'ı görüyoruz. Bir de ATATÜRK'ümüz geçti bu dünyadan. ''Ne olurdu biraz daha yaÅŸasaydı'' diye düşünmeden edemiyorum.

      Biraz daha günümüze yaklaşırsak, Eski Foça ve Yeni Foça'nın daha yüz yıl öncesinde bugünden daha kalabalık, daha canlı olduÄŸunu hayretle görüyoruz. ÖrneÄŸin Sayın Kemal Anadol'un Büyük Ayrılık adlı kitabında belirttiÄŸi gibi:
''Foça'da o yıllarda 16 şarap ve rakı imalathanesi, 46 adet meyhane varmış. Ve yine o yıllarda iki Osmanlı mektebi, 2 muallim 93 talebe, buna karşın 3 Rum mektebi, 8 muallim 895 talebe.''

      Zaman nasıl geçmiÅŸ deÄŸil mi? Ortalama yetmiÅŸ seksen yıl olan insan hayatı ne kadar kısa. Kainata baktığımızda, galaksi'ye baktığımızda bu kadar kısa bir zaman dilimi için, koskoca bir ömür diyebiliyoruz.

      Åžimdi de koskoca ömür dediÄŸimiz zamana bakalım mı? İnsanoÄŸlu zamanı nasıl harcıyor. İlk beÅŸ on seneyi saymayalım, kendi irademiz dışında geçiyor o seneler. AÅŸkı, sevdayı, tutkuyu ve arzuyu o senelerden sonra tanıyoruz. Tanıyoruz da, öğrenmemiz çok uzun sürüyor. İyi hoÅŸ da tam öğrenen de yok gibi sanki. Hangimiz Mevlana gibi sevebiliriz, sevgimizi Yunus gibi dile getirebiliriz? Zamanı ne kadar hoyratça harcıyoruz. Hırs denen illete bulaÅŸmayanımız var mı? Hırsımızın kurbanı oluyor, ömrümüzün güzelim yılları.

      Günümüzde her ÅŸey zehirliyor bizi dostlar, her ÅŸey zehir zemberek. Besinlerimiz hormonlu; etimiz, sütümüz,
suyumuz, yumurtamız... Hangi birini sayalım? Televizyon zehir saçıyor. (Biri bizi gözetliyorlar, dans yarışmaları, ses yarışmaları, alaturkalar, pop starlar)

      Neyse, konuyu dağıtmayalım. Zaman acımasızca geçiyor. EÄŸer geriye dönüp baktığımızda içimizi aydınlatacak, yüreÄŸimizi biraz daha hızlı attıracak anılarımız eserlerimiz varsa; ne mutlu bize.

      Bakın sevgili NAZIM nasıl özümsemiÅŸ zamanı. Çok ÅŸey anlatan bu dizelerle de noktalayalım yazımızı.

İçeri düştüğümden bu yana
On kez dolaştı dünya
Güneşin etrafında.
Bana sorarsan bir ömür,
Güneşe sorarsan, adam sendee.

İçeri düştüğümde
Bir kurşun kalemim vardı,
On günde tükeniverdi.
Kaleme sorarsan bir ömür
Bana sorarsan Laf'ı güzaf...


Zeynep Ayşe EDİRNE




28 Mayıs 2007 Pazartesi / 2488 okunma



"Zeynep Ayşe EDİRNE" bütün yazıları için tıklayın...