KİTLE SANATI / Oğuz ÖZÜGÜL
Oğuz ÖZÜGÜL

Oğuz ÖZÜGÜL

KİTLE SANATI



Kitle sanatı medyası son teknik geliÅŸmelerin ürünüdür; kitle iletiÅŸim araçlarında sundukları eserler(!) mekanik yöntemlerle üretilir ve rasgele herhangi bir durumda tekrarlanabilen etkilerin üretilmesine elveriÅŸlidir. KuÅŸkusuz her tablo ya da müzik parçası yeniden üretilebilir, ama bunlar yeniden üretilmeleri için tasarlanmaz; kitle sanatı, sinema ve televizyon eserleri ise yalnız yeniden üretilmekle kalmaz, üstelik mekanik yeniden üretim anlayışıyla yaratılır ve yeniden üretilmek üzere imal edilir. Bu eserler tüketim metalarının sanayi karakterini taşır ve “eÄŸlence sanayisi” denilen kategoriye kolaylıkla dahil edilebilir.

Sanayi üretimi, mesafe koyucu mekanikliğin özelliklerini ve de kişiliği ortadan kaldıran homojenliği beraberinde getirir. Her toplumun kültürünün birleştirici bir etkisi, taşıyıcılarının ve araçlarının bireysel farklılıklarını kısmen dengeleyen bir etkisi vardır; modern kitle kültürü ise düzleştirici, törpüleyici etkilerde bulunur, bireysel duruşların ve başarıların özel kurallarını, değerlerini eşitler, tesviye eder. Geçmişin yığınsal olmayan toplumunda bireylerin ve özel grupların koruduğu özgürlük, televizyon izleyicisine aygıtı açmak ya da kapatmaktan başka bir seçenek bırakmayan bir buyurganlığa boyun eğer. İzleyicilerin isteklerini mazeret göstermek gülünç bir bahane haline gelir.

Egemenler için yaratılan sanat tarih boyunca hiçbir zaman özerk ve özgür olmamıştır. Egemen ideolojilerin ve geleneklerin baskısı zaman zaman artmış ya da azalmıştır, farklı bireylerin ve grupların sırtına yük olmuştur. Günümüz kitle toplumunda ve kitle kültüründe şimdi biçimler ve formüller egemendir; bu biçimlere ve formüllere, emredilenler ve ücret alanlar gibi emredenler ve ücret ödeyenler de bağımlıdır. Demek ki egemenlik, gücü elinde tutan tek tek bireylerde değil, sistemlerdedir ve bu bireyler bile sistemlerin hizmetindedir.

Kendiliğindenlik ve maddi koşullar arasındaki diyalektiğin sonucu olan ideolojiler ve gelenekler, taşıyıcılarının durumları üzerinde egemenlik kurar. Popüler sanatta başlangıcından bu yana hissedilen uysal gelenekçilik kitle kültürü sanatında ağır basar ve etkili olur. Geçmişteki gelenekçilik her çeşit yeniliğe ve buluşa açıktı, kitle kültürünü üretirken yararlanılan mekanikçi ilke ise doğru seçimin ya da bulunacak çözümün nasıl olması konusunda açık kapı bırakmaz.

Tarih öncesi dönemler ve halk sanatının doÄŸuÅŸ koÅŸulları bir yana bırakılırsa, sanat eserleri hep birer meta olarak üretilmiÅŸtir; çünkü bu eserler sanatçının kendi ihtiyacı için deÄŸil, genellikle bir alıcı için yaratılır. Sanat eserlerinin bugünkü anlamda “meta” haline gelme süreci adım adım ilerlemiÅŸtir. Belirleyici adım ise, alıcı ile sanatçı arasında yeni bir iliÅŸkinin ortaya çıkması, yani sanatçının genel olarak alıcıyı ÅŸahsen tanımaması olmuÅŸtur. Sanatın tam anlamıyla meta haline gelmesi, sanat eserlerinin, sanayinin kitlesel üretimine uygun olarak üretilmesi ve piyasaya sürülmesiyle baÅŸlar. Kitlesel üretim çağında popüler sanat da kolayca ve çabucak tüketilen metalar gibi ve elden geldiÄŸince kısa sürede üretilir, ticari ve rasyonel biçimler alır. Bu tür bir pratiÄŸin en önemli koÅŸulu modelin standart hale getirilmesidir. BaÅŸarının gizi, sınanmış örneklerin saptanmasıdır, kazanç umudu vaat ettiÄŸi sürece bunlara baÄŸlı kalınmasıdır, verimliliÄŸinde azalma tehlikesi baÅŸ gösterince de vazgeçmektir. Sanayide verimlilik, üretimi standartlaÅŸtırma ölçüsüne baÄŸlıdır ve bu durum insan faaliyeti alanındaki yabancılaÅŸmanın kaynağıdır; buna baÄŸlı olan ÅŸematizm sanatta yabancılaÅŸmayı teÅŸvik eder.

Sanat tüketicilerinin heterojen bileşimi ve neredeyse sınırsız kapsamı kitle sanatının niteleyici özelliğidir. Sinema ile televizyon izleyicileri gerçi toplumun hemen hemen her katmanından oluşur, ama izledikleri programlar aynı değildir; hoşlandıkları şeylerde değerli ve ilginç buldukları nitelikler de aynı değildir. Sanata ilgi duyanların sayısı arttıkça ve bu ilgi bağdaşmaz bir hale geldikçe sanat tüketicileri giderek hatları belli olmayan bir kitleye dönüşür. Kitle büyüdüğü zaman kitlenin içgüdülerinde ve ilgisinde ortak olan noktayı daha alt düzeyde arama zorunluluğu doğar.


Oğuz ÖZÜGÜL

oguzozugul@hotmail.com



31 Ocak 2010 Pazar / 2582 okunma



"Oğuz ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...