
Zeynep Ayşe EDİRNE
ARDINDAN
8.15 vapurunun dışında oturuyorum. Turnikelerden telaÅŸla koÅŸuÅŸan kalabalık. ÇoÄŸu iÅŸine gitmekte. Bir düdük sesi ''Turnikeler tamam”. Yüzlerde, kapanan kapıların ardında yetiÅŸememiÅŸ olmanın kızgınlığı, üzüntüsü. Otobüs yada dolmuÅŸ ÅŸoförüne savrulan bir küfür. Yada gömleÄŸini ütülemekte gecikmiÅŸ olan kaşık düşmanına. Belki de çocuÄŸu yuvaya bırakma iÅŸini ona yüklemiÅŸ olan kocaya.
Karşıyaka vapur iskelesinden uzaklaşıyoruz yavaş yavaş. İskelede, günde kim bilir kaç kez halatları toplayıp, salan çımacı. İskele babaları tüm diklikleriyle bekliyorlar, halatların boyunlarına atılışını, boyunlarından sıyrılışını.
Birden babamı düşündüm. Hiç tanımadığın bir insanı düşünmek ne kadar zor. Sararmış bir fotoğrafta yaşamak, aynı havayı soluduğunu bilerek. Henüz minik bir bebekken babasız kalmış, o sıcaklığı ve güveni hissetmeyi bekleyen ellerim. O yaşarken yitirmişim onu. Ve anneannemin evini ev edinmişim kendime.
Anneannem! Ceviz sandığını her açışında mis gibi lavanta kokuları saçılan, düzelttiği her yatağın çarşafında tek kırışık kalmamasına özen gösteren, kulak hizasındaki permalı, beyaz saçlarıyla kısa boylu, tombul anneannem. Dedemle görücü usulü evlendiklerini anlatırdı hep ve ne çok seviştiklerini. Yarım asrı birlikte yaşamışlardı yoklukta, varlıkta, o fidan boylu ince adamla, kısa boylu tombul kadın.
Sevgi idiyse duyulan açlık, doyurmuÅŸlardı tıka basa. Ama yine de bir boÅŸluk vardı. Sanki bir parçası eksikti puzzle’ın. O parça bulunabilseydi tamamlanacaktı, yıllarca eksik parçasını bekleyen puzzle. Oysa evlilik bitince babalık bitmemeliydi. İlk sevdiÄŸim adam olmasını isterdim. Yıllarca bu sessiz çığlığımı kimse duymadı, ümide eÅŸlik eden çığlığı.
Her babalar gününde eksik parçanın yerini bulacağı ümidi ile geçen yıllar. Ve artık o ümidin de yok olduğunu öğrenmek. Kaybolan birinin adresini bulmak sonunda.
Bir selvi gölgesi ise bulunan adres! Artık o parça asla tamamlanamayacak demekti.
Karşıyaka vapur iskelesini ne çabuk geride bıraktık. Beyaz kuğu suları yara yara gidiyor, meydan okurcasına. Sabah serinliği ürpertti beni galiba. Yüzüme vuran dalganın bir damlası mı kaldı gözlerimde, yoksa gözyaşı mı bu?
Vapurda bir hareketlilik. İşte Konak iskelesi. Vapurdan inen babaları seyrediyorum... Sevgi dolu, sevgisiz, kumarbaz, ayyaş, hovarda, zavallı, zengin, fakir babalar. Size günaydın... Size de günaydın, Konak vapur iskelesinin boynuna halat geçmiş babaları.
Baba olmak zor deÄŸildir.
Ama babalık yapmak zordur.
Zeynep Ayşe EDİRNE
"Zeynep Ayşe EDİRNE" bütün yazıları için tıklayın...
8.15 vapurunun dışında oturuyorum. Turnikelerden telaÅŸla koÅŸuÅŸan kalabalık. ÇoÄŸu iÅŸine gitmekte. Bir düdük sesi ''Turnikeler tamam”. Yüzlerde, kapanan kapıların ardında yetiÅŸememiÅŸ olmanın kızgınlığı, üzüntüsü. Otobüs yada dolmuÅŸ ÅŸoförüne savrulan bir küfür. Yada gömleÄŸini ütülemekte gecikmiÅŸ olan kaşık düşmanına. Belki de çocuÄŸu yuvaya bırakma iÅŸini ona yüklemiÅŸ olan kocaya.
Karşıyaka vapur iskelesinden uzaklaşıyoruz yavaş yavaş. İskelede, günde kim bilir kaç kez halatları toplayıp, salan çımacı. İskele babaları tüm diklikleriyle bekliyorlar, halatların boyunlarına atılışını, boyunlarından sıyrılışını.
Birden babamı düşündüm. Hiç tanımadığın bir insanı düşünmek ne kadar zor. Sararmış bir fotoğrafta yaşamak, aynı havayı soluduğunu bilerek. Henüz minik bir bebekken babasız kalmış, o sıcaklığı ve güveni hissetmeyi bekleyen ellerim. O yaşarken yitirmişim onu. Ve anneannemin evini ev edinmişim kendime.
Anneannem! Ceviz sandığını her açışında mis gibi lavanta kokuları saçılan, düzelttiği her yatağın çarşafında tek kırışık kalmamasına özen gösteren, kulak hizasındaki permalı, beyaz saçlarıyla kısa boylu, tombul anneannem. Dedemle görücü usulü evlendiklerini anlatırdı hep ve ne çok seviştiklerini. Yarım asrı birlikte yaşamışlardı yoklukta, varlıkta, o fidan boylu ince adamla, kısa boylu tombul kadın.
Sevgi idiyse duyulan açlık, doyurmuÅŸlardı tıka basa. Ama yine de bir boÅŸluk vardı. Sanki bir parçası eksikti puzzle’ın. O parça bulunabilseydi tamamlanacaktı, yıllarca eksik parçasını bekleyen puzzle. Oysa evlilik bitince babalık bitmemeliydi. İlk sevdiÄŸim adam olmasını isterdim. Yıllarca bu sessiz çığlığımı kimse duymadı, ümide eÅŸlik eden çığlığı.
Her babalar gününde eksik parçanın yerini bulacağı ümidi ile geçen yıllar. Ve artık o ümidin de yok olduğunu öğrenmek. Kaybolan birinin adresini bulmak sonunda.
Bir selvi gölgesi ise bulunan adres! Artık o parça asla tamamlanamayacak demekti.
Karşıyaka vapur iskelesini ne çabuk geride bıraktık. Beyaz kuğu suları yara yara gidiyor, meydan okurcasına. Sabah serinliği ürpertti beni galiba. Yüzüme vuran dalganın bir damlası mı kaldı gözlerimde, yoksa gözyaşı mı bu?
Vapurda bir hareketlilik. İşte Konak iskelesi. Vapurdan inen babaları seyrediyorum... Sevgi dolu, sevgisiz, kumarbaz, ayyaş, hovarda, zavallı, zengin, fakir babalar. Size günaydın... Size de günaydın, Konak vapur iskelesinin boynuna halat geçmiş babaları.
Baba olmak zor deÄŸildir.
Ama babalık yapmak zordur.
Zeynep Ayşe EDİRNE
"Zeynep Ayşe EDİRNE" bütün yazıları için tıklayın...