Kent Arayışları / Erol ÇINAR
Erol ÇINAR

Erol ÇINAR

Kent Arayışları



Birçok insan hayallerle süslediÄŸi, tanımadığı kentlerin, yaÅŸadığı kentlerden daha güzel ve gizemli olduÄŸunu düşünür. Belki de bilinmeyene olan özlemin dayanılmaz çekiciliÄŸi böyle bir hayale insanı sürükler. Belki de Prost haklı. Bakın ne diyor. “En güzel cennetler, kayıp cennetlerdir”.

***


En çok kentte sınırlar iğfal edilmiştir. Bazen kontrolümüzde, bazen ise dışında!

***


Barcelona sürreal bir kent. Gaudi’nin izini her yerde görebilirsiniz. BudapeÅŸte görülmeye deÄŸer. Tuna nehrinin ışıltısı her mekanda. Londra güzel kent, yalnız biraz tek düze. Bütün binalar iki sütunlu, bir kapılı ve birinci katta bir balkon. Prag, hüzün ve aÅŸkın kenti. Kentin tarih içindeki sessizliÄŸi yol gösterir sanki. Kendini siluetler ardında gizleyen kentin çağıran sesidir bu. New York mimarisi ile olaÄŸan üstü zarif ifade tarzının nefes aldığı mekanlara sahip. İstanbul, görkemli ve sefil, varlıklı ve yoksul. her ÅŸeyden var. Ve Ankara. Oldukça düz ayak, yaÅŸamayı kolaylaÅŸtıran, güvenli yerleÅŸim bölgeleri. Sokakları cetvelle çizilmişçesine, belli aralarla caddelere açılır. Yaya dolaÅŸsanız bile umulmadık bir çıkmaz sokakla, birdenbire karşınıza çıkan bir deniz ya da göl görüntüsüyle sizi ÅŸaşırtma olasılıkları yoktur.

***


Tıpkı diÄŸer kentlerde olduÄŸu gibi görünürde her ÅŸey olaÄŸan ve olaÄŸana uygun. Birbirini uzaktan süzen iki sevgilidir; İstanbul. Karşıdan bakanlar için birbirlerine göz kırparlar, hatta ölesiye kıskanırlar birbirlerini. Oysa İstanbul’da aÅŸk yaşıyan yalnızca iki karşı kıyı deÄŸildir, insanlarda aÅŸkın tadını çılgınca çıkarırlar. İstanbul’da âşık olmamak, kanı kaynamamak, ÅŸiir yazmamak, ÅŸarkı söylememek, sevdadan hafifleyip rengârenk kelebekler gibi kendini kanatlanmış, uçuyormuÅŸ gibi hissetmemek... olur mu hiç?. Bu kent her ÅŸeyden ve herkesten önce davranır sevgilileri birleÅŸtirmekte.

***


Bir kenti anlatan bulmacaların ipuçları sokak aralarında görülür. Bu yüzden, ne turistlerin rotasında, ne de günlük koşuşturmaların izinde olunmalıdır. Arka sokaklarında, rehber anlatımlarının dışına düşmüş küçük ayrıntılarında dolaşarak birçok yer keşfedilir. İşte o zaman insan yaşamında ziyaret ettiği kentlerin seslerini, kokularını, renklerini sokak aralarında yakalayabilir.

***


Kent hayatı her zaman doğayı aşırı duygulu bir biçimde görme eğilimi yaratmıştır. Doğa bir bahçe, bir pencereyle çerçevelenmiş bir manzara ya da bir özgürlük alanı olarak düşünülür. Oysa doğa enerji ve savaşım demektir. Karmaşanın, koşuşturmanın girdabına mı saplanmışız, doğaya saklanırız. Doğanın tek düzeliğinden, yalınlığından mı sıkıldık, kentle buluşuruz. Sonu gelmeyen bu döngü sürer, gider.

***


İstanbul, Ankara, Stockholm, Londra, Toronto, Montreal ya da New York… Nerede olursanız olun, hepimiz aynı kuvvete, tek bir yasaya baÄŸlıyız. İşte bu kentin çekim kuvvetidir.

***


Gerçek kent bize gizliden seslenir. Görmesini, dinlemesini bilenler, kentin gizli kodlarını çözenler bu sessiz çığlığa kulak kabartırlar. Bazen kent ziyaretçilerini küçümsemekten, kendini gözler önüne sermekten asla çekinmez. Hatta şaşırtır ve sarsar. O da insanları tutkuları kadar çeşitlidir. Doymaz, kanaatkar, hayalperest, gerçekçi, gizemli, uyuşuk, sabırsız ve endişelidir.

***


Bazı kentlerin suskunluğu onun sıkıntılarını ele veriyor.

***


Kent ilk önce görüntülerle, yüzleştirir gelenleri. Gerçek kent hayalinin gerisinde, yapıların ardında gizlidir. Ona ulaştığını sanmak, kentin kendini görünmez kılma yöntemidir yalnızca. karşılaşmaları, rastlantıları algıyamayanlar, yalnızca görüntülerin peşinden gidenler, gerçek kenti asla göremeyecek olanlardır.

***


Kaldırımlarda kentin kalabalıkları telaşlı yürümekte, mağaza vitrinlerinde ise rengarenk ışıklar raks etmektedir. kentte alışverişin albenisi insanı farklı uçlara iterek yaşamdan daha fazla keyif almamıza yardım ediyor.

***


Uysal bir seviÅŸmenin sise yansıyan yüzü görünür uzaklarda. GüneÅŸin sisle seviÅŸmesi ve kentle arasında, onunla öpüşen tek ÅŸey olan siluetler. Durgun nehir göz alabildiÄŸine uzarken, sisler altındaki siluetler su üstüne yükselir. Yakın ve dost yüzlerin gölgeleri düşmüştür suya. Martılar uçar size doÄŸru, karşı tepelerden. Puslu bulutlar selamlayarak geçer. İstanbul’un cazibesi siluetlerin eÅŸliÄŸinde benliÄŸinizin kapısını usulcacık çalıverir!


Erol ÇINAR

erol.cinar@doruk.net.tr



17 Şubat 2010 Çarşamba / 2076 okunma



"Erol ÇINAR" bütün yazıları için tıklayın...