Raif ERTEM, bir güzel adam
“Ölmek önemli değil, ama bir de uçkur elde kenef kapısında ölmek var emmim“
İstanbul’da kolera salgını var. Sirkeler içiliyor, sigaralar tersten açılıyor, kolonyalar dökülüyor. Raif dedim, nasılsa öleceğiz, ne bu telaşın.
Raif uçkur elde ölecek adam değildi, olmadı da.
60’lı yıllar, TMGT’nin Tünel’deki bürosu, bir yatak dengi üzerine oturmuş ufak tefek bir genç adam, bıyıklarını kabarta kabarta anlatıyor etrafındaki gençlere. AISEC toplantısında bakanı protesto eyleminden tutuklu yatmış, o akşam salıverilmişler. Mustafa’lar, Deniz’ler, Bozkurt’lar.
Raif’i orada o akşam tanıdım, emmi olduk.
Kimi zaman TMGT’da yatardı, kimi zaman ucuz kötü bir evde. Ne politikayı bıraktı, ne Hukuk Fakültesi’ni, en çok da gazeteci olmak isterdi.
“Ne babama söz geçirebiliyorum nede Raif’e, ikisi de Arnavut inat” diyor kardeşi Refik. “İstanbul’a gelip Raif’in ağzından babama mektup atardım para göndersin diye”
Ödünsüz, dürüst, sevecen, inatçı.
Kadınları severdi, rakıyı, bir de Attila İlhan’ı.
Bekar Bekriler Grubu Tüzüğü! Raif hazırlamış, başkan kendisi. Üç meselesi var grubun; mezede tuz, rakıda buz, sofrada kız. Sofrada politika konuşulmaz, rakı masasında meze bulunur yemek değil, rakı sulu içilir rakı beyazı başka beyaza benzemez, biraderim önce dinlemesini öğreneceksin, kural çok.
Gruptakiler Raif’i evlendirmek, kurallardan kurtulmak için kız aramaya başlar, bereket eşi Mübeccel ile tanışır grup göçer.
Duygulu, coşkulu, kibar.
Genç gelin ve dostları Ankara Mamak yollarına düşerler, meğer Raif gizli örgüt üyesiymiş, istenen ceza idam. Başta Madanoğlu, dosyada kimler yok ki.
İki güzel çocuk, sanatçıların telif hakları için verilen mücadeleler, birleşecek iki partinin güvendiği tek adam.
Örgütçü, politikacı, hukuk adamı.
Büroyu aradığımda sekreter kız, önce sesimi alamamış olacak, “Raif bey yok” diyor. Raif arka odaya çekilmiş, önünde terazi, fişekler. Hafta sonu av mevsimi açılıyormuş, hazırlık. Cumhuriyet’te en sevdiği işi yapıyor, yazıyor.
Rastgele…
Doğa dostu, çevre dostu.
Balaban, dışarıda kar, Terkos gölü kıyısındaki kulübe ılık, sobada kuru fasulye kaynıyor. Beni buraya kuru yemeğe getirmediniz herhalde, hani ördekler diyorum. Sabah arkadaşlar ava gidiyorlar, Raif arkalarından bakıyor.
“ Emmi sırtımda bir ağrı var, beni halsiz bırakıyor ”
-Foça/15.Haziran
|