ISSN 1308-8483
Çocuk Mermisi Diye Bir Mermi Yok Ki! / Ataol BEHRAMOĞLU
  Yayın Tarihi: 25.2.2010    


Çocuk Mermisi Diye Bir Mermi Yok Ki!

Halim Yazıcı dostumdur.
Hem insan, hem şair olarak.
Konuşurken sesini çok fazla yükselttiğine tanık olmadım.
Sanki iç sesiyle konuşur gibidir.
Bir şey söylerken aynı zamanda da sanki bir başka şey daha düşünmektedir.
Daha doğrusu, sanki hep düşündüğü bir başka şey vardır.
“İpek Tin”i okurken bu başka şeyin şiir olduğu kanısına kesinlikle vardım.
Başka da bir şey olamayacağına.
Bu çocuk bence şair doğmuşlardan.
Yoksa bu imge bolluğu nereden gelirdi?
Onu okurken “Dalgacı Mahmut”u anımsadım.
Orhan Veli sanki Halim'i yazmış.
O, yırtılmış bulutları dikiyordu aklımda yanlış kalmadıysa.
Bu, vita tenekesinden hayallerine sarmaşık güllerini dikiyor.
Sanırsınız kısa pantolonundan henüz çıkmamış bir çocuk.
Elinde sapanıyla imge avlıyor.
Oltayı çocukluğuna atmış, oradan durmaksızın imgeler çekiyor.
Gülün ömrüne, balığın puluna kafayı takmış.
Bir de çocuklara.
“İpek Tin”in açılış şiiri, “Savaşta Ölen Çocuklar” olağanüstüdür.


“çocuk mermisi
diye bir mermi
yok ki”


Karşımızda böyle bir şair var.

Ve o çocuk babasına sesleniyor:

“şiiri durdurma baba
burnum kanıyor

beni merak etme
kan durur”


Çocukların öldürüldüğü bir dünyada şiirin işlevi ne olmalıdır?
Bunu bir şiirimde, şiir olarak sormuştum.
Halim Yazıcı’nın şiirleri için aynı soruyu tekrarlarsam şöyle yanıtlayacağım:
İnceliği, saflığı, iyiliği savunmak.
Halim Yazıcı bunu yapıyor.
Kendince, usul bir sesle.
Ama imgelerle dolup taşan.
Taştan çiçek çıkararak.
Tam da martının gökyüzünü öptüğü yerde.
Çocukluğunda işittiği akasya seslerinden şiir damıtarak...


Ataol BEHRAMOĞLU



2005










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)