Ekrem AKURGAL (Kısa özgeçmişi)
Ekrem AKURGAL (Kısa özgeçmişi)


Ekrem Akurgal, Hayfa’ya baÄŸlı Tulkarem kasabasında 30 Mart 1911 yılında doÄŸar. ÇocukluÄŸunun baÅŸlangıç yılları Sakarya – Akyazı’da baba çiftliÄŸinde geçer. Ekrem Akurgal, ilk öğrenimine 1917 yılından itibaren baÅŸlar, ilkokulun ilk dört yılını Mercan Sultanisi’nde okur.

A KUR GAL; Sümercede anlamı A: su, kur: ülke, gal: büyük olan bu üç hece bir Sümer kralının adıydı. 1935 yılında soyadı kanunu çıkınca, Ekrem Akurgal, babasının isteğiyle bu soyadını alır.

1931 yılında liseyi bitirince devlet bursuyla Almanya’ya gönderilir.

Akurgal kendisiyle yapılan bir röportajda şöyle anlatır:

"En büyük arzum edebiyatçı, şair, yazar olmak, durmadan şiirler, hikayeler yazıyorum. Bir gün Ahmet Haşim'i yakalayıp şiirlerimi gösterdim, bekliyorum ki beni tebrik edecek. 'Oğlum sen derslerine çalış' deyip beni başından savdı. Hikayelerimi Peyami Safa'ya götürdüm; 'Güzel ama sen çok oku' dedi. Hayatım boyunca hep esef etmişimdir, niye yazar olamadım diye. Liseyi birincilikle bitirmeme rağmen hiçbir üniversitenin imtihanına girmedim. Laf olsun diye hukuka yazıldım ama, sonra sonra beni sardı. Bu arada Atatürk'ün tarih teziyle de ilgileniyordum. Bir gün Cumhuriyet gazetesinde fotoğrafımı gördüm, gözlerime inanamadım. Meğer İstanbul Erkek Lisesi 1930 ve 1931 mezunlarından üç kişiyi Avrupa sınavlarına aday göstermiş. Sevinçten uçtum, belirtilen günde söylenen yere gittim. Fransızcam güzel, edebiyatım kuvvetli, genel bilgim iyi. Tarih okumaya gidecekler için 6, arkeoloji için 1 kontenjan vardı. Ben arkeolojiyi işaretledim ve kazandım."

Akurgal, Berlin Üniversitesi'nde 1940 sonuna kadar arkeolog Gerhart Rodenwaldt'ın yanında klasik arkeoloji öğrenimini yaparken aynı zamanda Helen ve Roma arkeolojisi, eskiçaÄŸ tarihi, klasik filoloji, eski Yunanca, Bizans sanatı, İslam ve Türk sanatı ve felsefe tarihi derslerine devam etti. Doktorasını tamamladıktan sonra Türkiye'ye döndü. 1941 yılında Ankara Dil ve Tarih CoÄŸrafya Fakültesi’nde asistan olarak çalışmaya baÅŸlar. Yazılı tezle doçent olan ilk kiÅŸi unvanı alır.

resmi büyültmek için tıklayın
Bayraklı Kazı Evi
    1948 yılında kazılara başlar. Eski İzmir, Foça, Sinop, Daskyleion, Pitane ve Erythrai kazılarını gerçekleştirir... 1956 yılında Türk Sanatı Tarihi Kürsüsü'nün kurulmasına öncülük etti. Akurgal, 1957 yılında ordinaryüs profesör unvanı alır.


1956 yılında "Anatolia" adlı bir dergi yayınlamaya başlar. 1961 darbesinden sonra bu yüzden solcu diye damgalanır, dergi başkasına verilir. Adı Anadolu olur. 12 Eylül yönetimi umutlarını kırmıştır... Der ki:

"1983’te Türk Tarih Kurumu’nun kapatılmasıyla, daha doÄŸrusu devletleÅŸtirilmesiyle, tarih ve arkeoloji çalışmaları niteliÄŸini kaybetmiÅŸtir. YetiÅŸtirdiÄŸimiz gençler ancak Avrupa’da yapabildikleri ile Türk ismini ve Türk ilmini sürdürüyorlar."

Çok sayıda ödül sahibi olan Akurgal'ın ödülleri arasında Goethe Madalyası, I Cavalli d'Oro di San Marco Ödülü ve Legion d'honneur Nişanı en önemlilerini oluşturur.

1981 yılında emekli olduğu zaman, her bilim adamına nasip olmayan bir onuru yaşar. Türkiye üniversitelerinde görev yapan ve onun bilimsel ilkelerini devam ettiren, yetiştirdiği 23 bilim adamı vardır ardında.

    Arkeoloji biliminin Türkiye’de de çaÄŸdaÅŸ bilimsel kaliteyi yakaladığını yazdığı kitap ve yurt dışında verdiÄŸi yüzlerce konferans, Amerika BirleÅŸik Devletleri’nde Princeton, Almanya’da Heidelberg ve Berlin, Avusturya’da Viyana ve İtalya’da Piza Üniversitelerinde verdiÄŸi derslerle kanıtlama baÅŸarısını göstermiÅŸ az rastlanan bir bilim adamıdır.


Basit ama doğru ve çok yararlı bir önerisi vardır:

- Yarı bilimsel, yarı popüler, her aydının anlayabileceği şekilde kitaplar yazılmalı. Nitekim ben de başladım böyle kitaplar yazmaya...

“Ekrem Akurgal kimdir? Ekrem Akurgal Anadolu uygarlıklarının bugünkü Batı uygarlığının özü ve kökeni olduÄŸunu doktorasını verdiÄŸi 40’lı yıllardan 1 Kasım 2002 tarihine kadar uzanan bir bilimsel yaÅŸamda, tarihsel ve arkeolojik belgelerle kanıtlayan bir filozof, Türk Arkeolojisinin çaÄŸdaÅŸlaÅŸması için önünü açan, ülkesi ve ülkesinin insanlarıyla bu ülküde bütünleÅŸen, ihtirasları olmayan gerçek bir bilim adamı, Anadolu’nun arkeoloji, tarih ve sanat alanındaki, Atatürk ilke ve devrimlerine gönülden baÄŸlı arkeolog erenidir.” (Prof. Dr. A. CoÅŸkun Özgünel)





4 Nisan 2005 Pazartesi / 6766 okunma