MURAT DİYE BİRİ / Tülin DURSUN
Tülin DURSUN

Tülin DURSUN

MURAT DİYE BİRİ



      Altı yaşın verdiÄŸi canlılıkla ele avuca sığmayan bir çocuktu Murat. Kendinden yedi yaÅŸ daha büyük aÄŸabeyi Fırat ise her zaman uysal, söz dinleyen, ailenin gözbebeÄŸiydi. Okulda da derslerinde oldukça baÅŸarılıydı. Fırat'ın içini kemiren tek ÅŸey; evdekilerin kardeÅŸine gösterdikleri hoÅŸgörünün, kendisine asla gösterilmemesiydi. İçinde bir öfke vardı kardeÅŸine duyduÄŸu. Anne ve babası Fırat'ın davranışlarını kardeÅŸini kıskanmasına yorumluyorlardı.
      Yaz sonu yaklaÅŸmaktaydı. Bu yıl Murat ilkokula baÅŸlayacaktı. Fırat orta ikinci sınıfa geçmiÅŸti. İki çocuÄŸun birden çıkan masrafları babaları Zafer Bey'i biraz düşündürüyordu. Ege'nin bu ÅŸirin kasabasında geçim derdi kolay olmasına karşın eÄŸitimdeki aksaklıklar da sorundu. Yine de çocuklara yeni bir ÅŸeyler almak gerekiyordu. Buzdolabı zamanını doldurmuÅŸtu, onca tamir görmesine raÄŸmen, artık iÅŸ göremez durumdaydı. Yenisini almalıydı. Bunların hepsini alabilmek Zafer Bey'in geliriyle ters orantılıydı. Taksitler iyice belini büküyordu. Evdeki tek üreticinin Zafer Bey olması elbette zordu. Zamanında karısını da çalıştırsaydı, bugün bu gibi sorunları olmayacaktı.
      Okullar açıldığı gün, Murat minicik yüreÄŸinde garip bir ÅŸeyler hissetti. Birden karın aÄŸrısıyla tuvalete koÅŸtu. Anne, baba gülüştüler. Fırat da kardeÅŸiyle ÅŸakalaÅŸmaya baÅŸladı.
      Murat okulda kendini kısa zamanda göstermiÅŸti. O aÄŸabeyi kadar çalışkan olmasa bile, sevimli tavırları, arkadaÅŸ canlısı, iyi bir çocuktu.
      Murat alfabeyi sökerken hiç zorlanmadı. Fırat ve annesi ona yardım ediyorlardı.
      Bir sene o kadar çabuk geçmiÅŸti ki, Zafer Bey ve karısı yaz tatilinde çocukları nasıl oyalayacaklarını düşünüyorlardı. Karısı, arkadaşının butiÄŸinde çalışacaktı. Arkadaşı yeni doÄŸum yaptığından, dükkâna çok sık uÄŸrayamayacaktı. Parası da fena sayılmazdı hani? Zafer Bey'in endiÅŸesi çocukların başıboÅŸ gezip de sahipsiz kalacakları korkusuydu. O da karısının üç, beÅŸ kuruÅŸ kazanacağına seviniyordu elbet.
      Fırat kardeÅŸine göz, kulak olacağına söz verdi. Öğleden sonraları da kardeÅŸini spora götürmek onun göreviydi.
      Anneleri iÅŸe baÅŸladığından beri, evlerindeki düzen biraz alışılmışın dışına çıkmıştı. İki çocuk uykudan öğlene doÄŸru kalkıyor, annelerinin kendilerine hazırlamış olduÄŸu kahvaltıyı yaptıktan sonra, basket oynamaya gidiyorlardı. AkÅŸamüstü eve geldiklerinde anne evde oluyordu.
      Bir gün Fırat kardeÅŸine spora gitmek istemediÄŸini söyledi. KardeÅŸinin yatağına girerek onu sevmeye baÅŸladı. Murat ÅŸaÅŸkınlıkla aÄŸabeyine sarıldı. Fırat onu hiç sevmezdi ki; nasıl oluyor da kardeÅŸine güzel sözler söylüyordu? Murat küçük olduÄŸundan boÄŸuÅŸma gibi bir oyun bekliyordu. Fırat kardeÅŸinin donunu çıkarırken, Murat gülüyordu.
      Murat nasıl olduÄŸunu anlamadı ama canının yandığı kesindi. Fırat:
      " Len, sakın annemlere deme böyle oyun oynadığımızı."
      O yaz ve daha sonraki günler Fırat kardeÅŸiyle hep bu oyunu oynadı. Arada bir canı yanan Murat anne ve babasına aÄŸabeyinin yaptıklarını anlatmaya çalıştıysa da onlar inanmadılar. Hele baba Zafer Bey bu yüzden Murat'ı dövmeye bile kalkıştı. Bu evde yalan konuÅŸulmazdı!


      Murat ilkokulu, daha sonra da ortaokulu bitirdiÄŸinde bu oyun hep devam etti.
      Murat yaz tatilinde çırak olarak baÅŸladığı bayan berberi Semih'e âşık olmuÅŸtu. Semih evli, bir çocuk babasıydı. Öyle bir zaman geldi ki; Murat'ın davranışlarından şüphelenen babası onu evden kovdu. Semih onunla beraber yaÅŸamak için ayrı bir ev tuttu. Karısı da öğrenmiÅŸti durumu. Her ne kadar kabullenmese de ayrılmak aklına gelmiyordu. Annesinin baskısı yüzünden yerinden kıpırdayacak durumda deÄŸildi. " Erkektir, bir zaman sonra bundan hevesini alıp, sana dönecektir. Sabırlı ol!" sözleri genç kadını ne kadar çileden çıkarsa da evinde oturup, kocasının kendisine döneceÄŸini bekliyordu. Semih, iki ayrı eve bakıyordu artık. Murat'ın çalışmasını istemiyordu. Kayınvalide arada bir Semih'e çıkışıyordu. Böyle ÅŸeyler hiç duymamıştı yaÅŸlı kadın. Dünyanın çivisi yerinden mi oynamıştı ne? Murat'la Semih'in iliÅŸkisi gün geçtikçe yeni boyut kazanmıştı. Murat saçlarını uzatmış, sakallarını epilasyonla aldırtmıştı. Cildi bir genç kızın cildi gibi, pürüzsüz ve taptazeydi.
      İki ayrı evin kazancına yetiÅŸmekte oldukça zorlanıyordu Semih. Kaynanasının dırdırı her geçen gün dozunu arttırarak içine oturuyordu sanki. Bu arada Murat, Semih'i ikna ederek baÅŸka bir bayan berberinin yanında çalışmaya baÅŸlamıştı. İkisinin kazandığı yetiyordu artık onlara. Semih'in genç karısı kıskançlık krizleriyle baÅŸ edemeyecek duruma gelmiÅŸti. Anne yüreÄŸi dayanamıyordu iÅŸte. Bir gün damadının dükkânından içeri hışımla girdi:
      " Bana bak oÄŸlum! Senin bu yaptığına ne denir sen benden daha iyi bilirsin. Elin erkek fahiÅŸesine para yedirdin, ses çıkarmadık. Ayrı ev tuttun. Yine ses etmedik. Ama oÄŸlun artık iyice büyüdü, her ÅŸeyden anlar oldu. Ona kötü örnek olduÄŸunu anlamıyorsan; yazıklar olsun sana!"
      " Sen karışma be kadın! Yıllarca yanımızdasın. Bıktım artık dırdırından. Karımla arama girme! O da ben de hayatımızdan memnunuz."
      " Sen öyle san! O da sana boynuzu taksın da anlarsın karının ne kadar mutlu olduÄŸunu?"
      " Ne diyorsun sen be kadın?"
      " DiyeceÄŸimi dedim iÅŸte! Ya o Murat denen pisliÄŸi bırakır karına dönersin, ya da ayrılır; karının nafakasını ödersin. Hepimiz rahat nefes alırız. ÇocuÄŸuna ne cevap vereceÄŸini var sen düşün bundan böyle!"
      " Git başımdan Allah'ın belası kadın!"
      " DoÄŸru, ÅŸimdi bela olduk. Kızımı almak için az kapımı aşındırmadın. DoÄŸru! Suç bende. Ah akılsız karı! DemiÅŸlerdi o zaman senin ne mal olduÄŸunu. Ama ben ne dedim? Yok! Dedim. Semih oÄŸul efendi çocuktur dedim. Öyle taraklarda bezi yoktur dedim. "
      İçeriye girmiÅŸ olan birkaç müşteri bu konuÅŸmaları dinle-
dikçe Semih'in kaynanası daha bir yüksek tondan konuşmaya başlamıştı. Kendine yandaş arayan biri gibi onların da konuşmalarına onay vermelerini bekler bir tutum içine girmişti. Bu aile kavgasının ne yeriydi, ne de zamanı. Semih öfkeyle kadına baktı.
      " Sus artık, bunları daha sonra evde konuÅŸuruz."
      " İşine gelmeyince sus dersin. Duysunlar senin ne karaktersiz olduÄŸunu. Duysunlar da ibret alsınlar. Gül gibi kızım senin yüzünden soldu, gitti yavrucak!"
      " Bana bak! Çek git hemen!"
      " Çek gitmiÅŸ? Yok, öyle ÅŸey! Ya dönersin evine, ya da ayrılırsın."
      " Sabrımı taşırma!"
      " Sen bizim sabrımızı çoktan taşırdın. Bu iÅŸ artık bitecek!"
      " Sana son kez diyorum! Sus ve çek git!"
      " Bir de tehdit ha! Seni rezil etmek benim boynumun borcu olsun ulan! Bunu senin yanına bırakmam, bilmiÅŸ ol!"
      Semih bir an saçını kestiÄŸi müşterisinin yanından ayrılarak, kayınvalidesine elindeki makası saplamaya baÅŸladı.
      Kadın ne olduÄŸunu anlamadan, ÅŸiÅŸman gövdesiyle kanlar içinde yere yığıldı. Müşteriler dehÅŸete kapılmışlar, Semih'e bakıyorlardı. Hiç kimse elindeki makası almaya cesaret edemiyordu. Küçük berber dükkânından çığlıklar yükseliyordu.
      Polis geldiÄŸinde ise, kadın çoktan son nefesini vermiÅŸti.
      Murat dört senedir hapisteki sevgilisine bakıyordu. Onu ölene kadar bekleyecekti. Semih'in karısı ve çocuÄŸuna da o bakıyordu. Bunun için yeni sevgilisinden gizlice para çalmaya baÅŸlamıştı. Semih'i çok sevmiÅŸti ve onu hep bekleyecekti.
      Murat'ı tanıyıp ta, öyküsünü dinlediÄŸimde önce yalan söylediÄŸini sandım. En yakın arkadaÅŸlarının anlattıkları onu doÄŸruluyordu. Murat arkadaÅŸları arasında çok saygın bir yerdeydi.
Ailesinin onu nasıl terk ettiğini, ona inanmadıklarını, Fırat'ın kardeşinden nefret ettiğini, artık onların soyadını taşımadığını anlattılar.
      Üç yıl kadar sonra geldiÄŸim bu ÅŸehirde, artık unuttuÄŸumu sandığım Murat'la karşılaÅŸtığımda, onun yeni bir kimlik aldığını, çok mutlu olduÄŸunu öğrendim. O gün neredeyse yarım günümü Murat'la geçirmiÅŸtim. Yorgun olduÄŸumu söyleyerek ayrıldım ve otelime döndüm.
      Sabaha karşı oteldeki gürültüyle uyandım. Bir karmaÅŸadır gidiyordu. Yataktan fırladım. Camdan caddeye baktım. Gün aÄŸarmaya baÅŸlamıştı. Karşı kaldırımda insanlar yere doÄŸru eÄŸilmiÅŸler, bir ÅŸeyi kaldırmaya çalışıyorlardı. Otelin camları açılır cinsten deÄŸildi. Üstüme bir ÅŸey alarak aÅŸağıya indim.
      " Ne oluyor çocuklar?"
      " Yok, bir ÅŸey hanımefendi. Travestinin tekini vurdular da!"
      " KimmiÅŸ peki, kim vurmuÅŸ, ölmüş mü?"
      " Anında ölmüş. Hapisten çıkan eski sevgilisi vurmuÅŸ diyorlar. Murat diye biri!"



Tülin DURSUN




28 Haziran 2007 PerÅŸembe / 2388 okunma



"Tülin DURSUN" bütün yazıları için tıklayın...