BİR KADIN, BİR ERKEK… İLİŞKİ! / Gürbüz SEZGİN
Gürbüz SEZGİN

Gürbüz SEZGİN

BİR KADIN, BİR ERKEK… İLİŞKİ!



      -“Sizi tanımıyorum bile”, diye karşılık verir kadın gözlerine bakmaksızın erkeÄŸin, kaçar gibi bir edayla. Kaçması bir avantaj saÄŸlamıştır her defasında. Ne de olsa bilinen bir ÅŸey vardır: ”kaçan kovalanır”. Kolay kadın yaftası da yapışmayacaktır üzerine böylece.

      -“DoÄŸduÄŸunuzda babanızı da tanımıyordunuz. Tanıma iliÅŸki içinde gerçekleÅŸir”. Bu sözler aÄŸzından çıkarken içinden “yine aynı yerden baÅŸladık” diye geçirir. Kafasına koymuÅŸtur. Kovalamaya niyeti yoktur. Kadının ağırlığının ağırlık olmadığını, ağırlık gösterisinin iliÅŸki içinde yüke dönüşeceÄŸini bilmektedir.

      Kadın bu niyet ve bilgiden habersiz oyununu sürdürür.

      -“Ne alakası var?”

      Alakasını düşünmemiÅŸtir bile. Düşünme kaçamağıdır bu kliÅŸe söz. Erkek ÅŸaşırmaz. Oyunu sürdürmeye kararlıdır.

      -“Alaka açık. Elbette birbirimizi tanımıyoruz benimki iÅŸte bu tanıma isteÄŸi. KonuÅŸmadan nasıl tanıyacağız ki birbirimizi?”

      Kadın –“Yanlış iliÅŸkiler istemiyorum artık. Uzun bir süre iliÅŸkinin adını bile anmak istemiyorum.”

      “Ceza bana mı kesildi?” demek ister ama yutar bu cümleyi. Söyleseydi bu oyun burada bitebilirdi. YaÅŸadığı yanlış iliÅŸkilerin sorumluluÄŸunu aldı üzerine yine de.

      -“Haklı olabilirsiniz ama benim onlardan farklı olabileceÄŸimi düşünmediniz mi hiç? Åžurada bir kafe var. Oturarak beÅŸ dakika konuÅŸsak, hem farklılığı anlatırım size.”

      -“Galiba sizden kurtuluÅŸ yok, ama sadece beÅŸ dakika. Yapılacak bir yığın iÅŸim var daha.”

      Kafeye doÄŸru yürürlerken ne erkek farklılığı nasıl anlatabileceÄŸini biliyor, ne de kadın ondan kurtulmak istiyordu. Üstelik yapacak baÅŸka bir iÅŸi de yoktu. Susamıştı sadece.

      Kafede garson hemen gelir masaya, erkek çay söyler ve kadına ne içeceÄŸini sorar.

      Kadın –“SoÄŸuk neler var?”

      Garson bütün soÄŸuk içecekleri sayar, kadın düşünür ve kola ısmarlar. Ne içeceÄŸini bilmektedir oysa. Bu düşünme seremonisini neden yaptığına hep ÅŸaşırır. Hemen söze girer:

      -“Erkekler güven vermiyor bana. Ne istediklerini söylemezler. AÅŸk oyunlarıyla gecelik iliÅŸkidir istedikleri aslında.”

      -“Kötü insanlar “ben kötüyüm” diyerek yanaÅŸmazlar insana. İyiler de doÄŸru olarak “ben kötüyüm” demez. Dolayısıyla insanın iyi ya da kötü olduÄŸunu anlamak, ortaya çıkarmak yine insanın kendisine düşer. Sözlerle yetinirseniz dilin kemiÄŸi yoktur. Çıkarlarınızla hareket ederseniz kimin çıkar saÄŸladığı sonra öğrenilir.”

      -“Çıkarcı olduÄŸumu kimse söyleyemez. Ama söyledikleriniz hoÅŸuma gitti. Peki, nasıl tanıyacağız karşımızdakinin niyetini?”

      - “Determinizm yöntemiyle.”

      - “Determinizm mi!”

      - “Evet, belirlenimcilik yani. Belirli koÅŸullar belirli sonuçları doÄŸurur felsefesi. Bir insanın kültürel çevresi onun kültürünü de açığa vurur. Hangi kültürlerin hangi davranış biçimlerini gösterdiÄŸi de bellidir.”

      - “Siz nereden öğrendiniz bunları? “

      - “Sokaktan ve kitaplardan. Maalesef insanlar artık sokaklara inmiyor, ev-iÅŸ arasında mekik dokuyor. Okudukları da yaÅŸam felsefesi yerine duygularını körükleyici kitaplar.”

      -“Haklısınız. Çok bilgili ve deneyimli olduÄŸunuz belli. Sizi sevdim ama insan olarak. İyi bir dost olabilirsiniz. İleride ne olacağı belli olmaz. İliÅŸki sözcüğünü zamana bırakalım.”

      - “Evet beÅŸ dakika doldu. Yine görüşürüz umarım.”

      - “Görüşürüz tabi, neden olmasın, dost olarak” der kadın, hesabı hiç sormaksızın kalkar ve uzaklaşır.

      Erkek hesabı öder, bir daha kadınla görüşmek istemediÄŸini iyi bilmektedir. Ve yine bildiÄŸine kızar içten içe. Yine de “iyi ki biliyorum” der kendine. Gülümseyerek uzaklaşır.

      Bir iliÅŸki, iliÅŸkisizlik, oyun yine baÅŸlamadan biter.


Gürbüz SEZGİN

anteros59@hotmail.com



29 Haziran 2007 Cuma / 2371 okunma



"Gürbüz SEZGİN" bütün yazıları için tıklayın...